Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, Türkiye'nin ikiye bölündüğünü kaydetti.
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, Türkiye’nin “Erdoğan’a tapanlar ve Erdoğan’ı hiçbir şekilde sevmeyenler” olarak ikiye bölündüğünü söyledi.
24 Haziran erken seçimler bitti ancak sonuçlarla ilgili değerlendirmeler devam ediyor. Seçim sonuçlarını Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Çağaptay, “Erdoğan'ı sevenler Erdoğan'ı sevmeye devam etmekle beraber, AKP’yi sevmiyorlarsa Erdoğan'ı destekleyen başka bir partiye oy verdiler, MHP'ye. CHP tabanı içinde de CHP'yi sevmeyenler karşı tarafa geçmek yerine Erdoğan'ı sevmeyenlerden oluşan İYİ Parti ya da HDP'ye, başka partiye oy verdiler” dedi.
Türkiye'nin yüzde 52'sinin Erdoğan’a taptığını, yüzde 48'inin ise onu hiçbir şekilde sevmediğini dile getiren Soner Çağaptay şöyle devam etti:
“Ama ona tapan yüzde 52'nin içindeki gruplara baktığımızda Erdoğan'a muhalif kampa geçmek yerine Erdoğan'ı destekleyen bir partiden diğerine göç ettiklerini görüyoruz. Şunu söyleyebiliriz: ‘Siyasi olarak ya da gönül dünyası olarak ikiye bölünmüş bir Türkiye var ve bu ikiye bölünmüş Türkiye'nin farklı partileri arasında geçişlilik var ama bu iki grup arasında geçişlilik yok artık.”
Çağaptay’a göre, Türkiye'ye 1980 askeri darbesinden beri en renkli meclisi ortaya çıkacağını söyledi ve “Bütün önemli siyasi akımların temsil edildiği bir meclis olacak” dedi.
Şimdiye kadar barajdan dolayı pek çok siyasi akımın meclise giremediğini hatırlatan Çağaptay, şunları söyledi:
“İlk defa bu seçimde halk iradesinin yüzde 99'u meclise yansıdı, bu çok güzel bir gelişme. Bütün siyasi fikirler mecliste kendi seslerini bulabilecekler. Bu demokratik olgunluk açısından da iyi bir gelişme.”
Gündemdeki bir diğer konu da ABD ile Türkiye ilişkileriydi. Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, MHP faktörü nedeniyle şimdi Amerika’yla ilişkilerde özellikle YPG sorununun daha da büyüyebilmesi riskinin bulunduğu görüşünü dile getirdi.
“Amerika'nın YPG'yle yaptığı işbirliğine şimdiye kadar Türkiye çok ses çıkartıyordu” diyen Çağaptay, şöyle devam ediyor:
“Bu konuda bir uzlaşma zemini oluşmuştu Menbiç'teki anlaşmadan dolayı. Oradan YPG çekilecekti ve yavaş yavaş oranın idaresi başkalarına verilecekti. Bu süreç hala sürebilir fakat şu anda şöyle bir dinamik ortaya çıktı; MHP, AK Parti'nin YPG konusundaki siyasetini daha da katılaştırmasını isteyecek. PKK konusundaki mücadelesini daha da derinleştirmesini isteyecek. Amerika'ya karşı olan tepkisini daha da sert ve daha yoğun aralıkla dile getirmesini isteyecek. Dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde YPG sorunu daha da büyüyecek, küçülmeyecek.”
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde PKK'ye bakış açısının da oldukça MHP açısından belirleneceği görüşünü dile getiren Soner Çağaptay, “Neden? Çünkü eğer MHP olmasaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan her iki seçimi de kaybedecekti. Cumhurbaşkanı da olamayacaktı, AK Parti hükümet kuracak çoğunluğu da elde edemeyecekti. MHP'ye çok borcu var demek ki. MHP sadece seçimin en büyük kazananı değil, en karlı çıkan partisi aynı zamanda. MHP’den üyeler hükümete girebileceği gibi, ayrıca başkan yardımcılıklarından bir ya da birkaç tanesini parti yöneticilerinin, Sayın Bahçeli dahil olmak üzere, alması mümkün. Bu da demektir ki Türk siyasetinde AK Parti’nin siyasi ideolojisinin yanısıra Türk milliyetçiliği bir orta güç olarak ortaya çıkacak” dedi.