Golan Tepeleri konusunda Türkiye'nin barış görüşmelerini başlatmak için devreye girmesi bölge için yeni bir umut oldu.
Amerikan yönetiminden açık bir destek gelmese de taraflar, Türkiye'nin arabuluculuk çabalarına olumlu bakıyor.
İhtilafın merkezindeki Golan Tepeleri bölgesinde ise durum farklı. Zaman, İsrail'in 1967'de işgal ettiği bölgede Türkiye'nin girişimleriyle başlayan yeni sürecin yansımalarını yerinde gözlemledi. İsrail'in önde gelen akademisyenleri ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Türkiye'nin Golan konusunda en ideal arabulucu olduğunu belirtmelerine karşın 40 bin kişinin yaşadığı Golan'da bölgenin Suriye'ye verilmesini içeren herhangi bir plana soğuk bakılıyor. Golan Tepeleri'nin merkezi durumundaki Katzrin yerleşim birimi Belediye Başkanı Sami Ber-Lev, Suriye'nin bölge üzerinde hak iddia etmesi için hiçbir gerekçe bulunmadığını öne sürüyor. Ber-Lev, "Eğer kriter yönetmekse Türkler, burayı 400 yıl yönetti. O zaman Türkler daha fazla söz söyleme hakkına sahip." diyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'a bölgeden yazılan mektubun altında imzası bulunan iki liderden biri olan Ber-Lev, Şam'ın Hatay'da yaptığı gibi Golan'ı artık unutması gerektiğini iddia ediyor.
Kirazdan elmaya, üzümden pek çok meyve ve sebze çeşidine adeta İsrail'in besin ve su deposu olan Golan'da Türkiye'den göçen Yahudiler de bulunuyor. Bunlardan olan Shlomo Sadok ve Rafi Sadi, Türkiye'nin arabuluculuk yapmasına seviniyor. Çünkü onlara göre Türkiye, adaletli davranacak tek ülke. Ancak buraları terk etmeleri akılları- nın ucundan bile geçmiyor.
'Golan'ı Esad'a vermektense Türkiye'ye veririz!'
İsrail'in 1967'deki 6 Gün Savaşları'nda işgal ettiği Suriye toprağı olan Golan Tepeleri, Türkiye'nin yürüttüğü arabuluculuk çabalarıyla yeniden gündemde. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Şam'a yaptığı son ziyaretin ardından Ankara taraflar arasındaki girişimlerini sürdürerek, İsrail'in "Bazı şartlar karşılığı Golan'dan çekilebiliriz" teklifini hayata geçirtmeye çalışacak. Şam ve Tel Aviv yönetimleri, Türkiye'nin çabalarına yeşil ışık yakıyor. Zaman, Türkiye'nin son çabalarının yansımalarını, tartışmaların göbeğindeki Golan Tepeleri'nde yerinde gözlemledi. İki başkentin aksine, Golan'da yaşayanlar çekilme formülünü içeren bir çözüme sıcak bakmıyor.
Golan Tepeleri'nin merkezi durumundaki Katzrin yerleşim birimi belediye başkanı Sami Ber-Lev, Suriye'nin Golan üzerinde hak iddia etmesi için hiçbir gerekçe bulunmadığını öne sürüyor. Suriye'nin bağımsızlığını kazandığı 1943'ten 1967'ye kadar bölgede kaldığını söyleyen Ber-Lev, "Eğer kriter bir dönem yönetmekse Türkler, burayı 400 yıl yönetti. O zaman Türkler daha fazla söz söyleme hakkına sahip." diyor.
Şakayla karışık, "O zaman biz de Golan'ı Esad'a vermektense, Türklere gelin burası sizin hakkınız deriz. Esad'a vermektense burayı Türklere teslim ederiz." diyen Ber-Lev, Suriye'nin tıpkı Hatay'da yaptığı gibi Golan'ı da artık unutması gerektiğini savunuyor. Hatay'ın Golan'a göre hem çok daha büyük hem de daha stratejik olduğunu öne süren Ber-Lev, Hatay'da verilen tavizin Golan'la kıyaslanamayacağını iddia ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazılan ve Golan'da Hatay modelinin takip edilmesini isteyen mektubun altında imzası bulunan iki liderden biri de olan Ber-Lev, Suriye'nin aslında Golan'ın İsrail'in bir parçası olduğunu fiili olarak kabul ettiğini de ileri sürüyor. İsrail'in komşularıyla en sakin sınırının Suriye ile bulunduğunu belirten Ber-Lev, iki ülke arasındaki sınırın tamamen oturduğunu, işin sadece imzaya kaldığını da öne sürüyor.
Belediye Başkanı, Golan'ı pazarlık konusu yapan İsrail Başbakanı Ehud Olmert'e de sert tepki gösteriyor: "Olmert eğer Golan'ı vermek istiyorsa, şunu bilsin ki burası onun babasının malı değil. Tüm İsrail halkı buna karşıyken Olmert'in böyle bir konuyu masaya getirmesi bile saçmalık. Golan ancak referandumla elden çıkabilir. Ancak kimse buna cesaret edemez. Zaten Olmert önce kendisini kurtarmaya baksın, ondan sonra Golan'la ilgilensin. Kendisi bir sürü problemle boğuşuyor." "Golan'da plebisite de varız." diyen Ber-Lev, Golan nüfusunun yarısını oluşturan Dürzilerin de İsrail'de kalmak istediklerini öne sürüyor.
Golan'daki Türkiye Yahudileri: Türkiye, adaletli davranacak tek ülke
Golan'da yaşayan İsrail Parlamentosu eski milletvekillerinden Yehuda Harel de tıpkı Belediye Başkanı Ber-Lev gibi espriyle karışık Golan'ı Türkiye'ye vermeye hazır olduklarını, İsrail ve Suriye'den bıktıklarını söylüyor. Başarılı görüşmelerin gizli yapılanlar olduğunu öne süren Harel, Suriye ve İsrail arasında bir arabuluculuk problemi olmadığını, tek yapılması gerekenin gizli görüşmelerle iki tarafın birbirini anlaması olduğunu belirtiyor.
Golan'daki 20 bin Yahudi yerleşimci de bölgeden ayrılmaya sıcak bakmıyor. Golan'da çalışan bir gönüllü olan Rachel Namimi Saban (45), "Biz çok küçükken buraya geldik. Golan, bizim bir parçamız. Hiç kimse bizi buradan söküp atamaz." diyor. Yerleşimcilerin, Gazze Şeridi'nden 2005'te çekildiklerinin hatırlatılması üzerine, "Buranın statüsü Gazze gibi değil. Gazze'de Filistinlilerin arasında çok küçük bir azınlıktık. Ama burada öyle değil." diye ekliyor. Rusya'dan 15 yıl önce göç ederek Golan'a yerleşen Tamara Arabisky (44) de, "Bu sorunun siyasi olarak çözülmesi çok zor. Görüldüğü gibi burada yeniden bir ülke oluşturulmuş. Her şey sil baştan yapılmış. Kimse burayı terk eder mi?" diye konuşuyor.
Golan'da, Türkiye'den giden Yahudiler de yaşıyor. Bunlardan Rafi Sadi, 40 yıl önce İsrail'e gelmiş ve Golan'da çalışıyor. Ona göre Türkiye halen bir vatan. Eşi de Türkiye Yahudi'si. Çocuklarına Türkçe öğretemedikleri için çok üzgünler. Shlomo Sadok ise Golan şarap fabrikasında çalışıyor. Türkçede çok zorlanıyor artık. Her ikisi de Türkiye'nin Golan gibi bir konuda arabuluculuk yapmasına seviniyor. Çünkü onlara göre Türkiye adaletli davranacak ve çözüm bulabilecek tek ülke. Ancak onlara göre durum hiç de zor değil, çünkü burası artık kendi vatanları. Buraları terk etmeleri akıllarının ucundan bile geçmiyor.
Türkmenler de geri dönebilir
İsrail'in 1967'deki işgali ile birlikte Golan'ı terk edenler arasında Türkmen Yörükleri de bulunuyor. Golan'ın tarihini araştıran arkeolog Dodi Ben Ami, Türkmenlerin bölgeye 19. yüzyıl- da yerleştirildiklerini, 1967'de Araplar ve Çerkezler gibi Suriye'ye geçtiklerini söylüyor.
İsrail'in tarım deposu
Kirazdan elmaya, üzümden pek çok meyve ve sebze çeşidine kadar, adeta İsrail'in besin ambarı olan Golan'da yüksek verim alabilmek için her türlü sulama tekniği ve bilimsel yöntem kullanılıyor. Golan'da teknik ve bilimsel araştırma yapmak amacıyla kurulan Golan Araştırma Enstitüsü'nün iki akademisyeni Prof. Moshe Reuveni ile Prof. Amos Naor, bölgede dünyanın en son teknolojileri ve bilimsel verilerini kullandıklarını belirtiyor. Çevresel fizyoloji ve sulama programlaması uzmanı Prof. Naor, kibutzlara bağlı arazilerde sulama deneyleri yaptıklarını ve en uygun sulama yöntemleri üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Enstitü Başkanı ve Plantasyon Pataloğu Prof. Reuveni ise yetiştirdikleri meyve ve sebzelerin bilimsel verilere dayalı reaksiyonları üzerinde çalıştıklarını ifade ediyor. Türkiye'nin arabuluculuk girişimleri konusunda yorum yapmalarının söz konusu olmadığını; ancak sınıra 500 metre mesafede kurdukları plantasyonlarda şu ana kadar hiçbir tacize maruz kalmamalarının, aslında Golan'da fiili bir durumu gösterdiğini iddia ediyor.
Hem sulama hem içme suyu çok pahalı
İsrail işgali altındaki kısmı yaklaşık 1.400 km² olan Golan'da 15 su bendi oluşturulmuş. Sulama amaçlı kullanılan su bentlerinin yanı sıra bölgenin farklı yerlerinde eşilen kuyulardan ise bölgenin içme suyu tedarik ediliyor. Su bentlerinin korunmasından sorumlu Shimon Malul, kuraklıktan bentlerin de nasibini aldığını belirtiyor.
Bentlerin neredeyse sularının yarısını kaybettiğini belirten Malul, her yıl nisan sonunda bentlerden su vermeye başlarken, bu yıl sulama mevsimini kuraklıktan dolayı şubat başına almak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Malul, çiftçilerin bu yıl hem verim hem de rekolte konusunda yarıya yakın kayba uğrayacaklarını söylüyor.
Golan'da hem sulama hem içme suyu çok pahalı. Sulama amaçlı suyun metreküpü yaklaşık 40 ABD centi iken, içme suyunun metreküpü ise 1 dolar civarında. Golan'ın Hizbullah'ın gönderdiği Katyuşa füzelerinin tehdidi altında olduğunu söyleyen Malul, bölgeyi terk etme gibi düşünceyi bile akıllarına getirmediklerini ifade ediyor. Ona göre Suriye ile barış için Golan'dan çekilme masaya getirilemez.
Taberiye Gölü Evanjeliklerin akınına uğruyor
1990'lı yıllarda fazla sudan dolayı kapakları açılan İsrail'in en önemli su kaynağı Taberiye Gölü, bu yılki kuraklıktan büyük zarar görmüş. Gölün güvenlik sorumlusu Rami Calderon, Yahudilerin Knerret ya da Galile Gölü olarak adlandırdığı Taberiye Gölü'nün sularının yaklaşık 15 metre çekildiğini ifade ediyor.
İbranice 'violin' anlamına gelen Knerret, İsrail için tam bir turizm merkezi. Bölgeyi her yıl yaklaşık 2,5 milyon turist ziyaret ediyor ve turistlerin önemli bir bölümünü de Evanjelik Hıristiyanlar (Siyonist Hıristiyanlar) oluşturuyor. Hz. İsa'nın ömrünün önemli bir bölümünü gölün etrafında geçirdiğine inanan Evanjelikler, gölün bu yüzden kutsal olduğunu belirterek, bebeklerini gölde vaftiz ediyor. Golan Tepeleri'ne hakim Cebel Şeyh'ten (Yahudiler Mount Hermon diyor) gelen kar ve kaynak sularıyla beslenen Taberiye Gölü, deniz seviyesinin yaklaşık 209 metre aşağısında bulunuyor ve bu yönüyle de Ölü Deniz'den sonra dünyada ikinci sırada yer alıyor. Fakat Ölü Deniz'den farklı olarak Taberiye tatlı suya sahip.
Dürziler, casus muamelesi görmekten muzdarip
Golan'da 20 bin Yahudi'yle birlikte 1967'deki İsrail işgalinden kalan 20 bin Dürzi yaşıyor. Suriye'ye geçme ve öğrencilerini Suriye'nin değişik üniversitelerinde okutma hakkına sahip olan Dürziler, hem Suriye hem de İsrail tarafından her an casus muamelesi görmekten korktuklarını ifade ediyor. Masada'da yaşayan ve anaokulu öğretmenliği yapan Bayan Itır Batheesh, artık Golan'da yeni bir durum olduğunu, kendisinin İsrail sınırları içinde yaşamaktan mutlu olduğunu ifade ediyor. İsrail vatandaşlığı da bulunan Batheesh, eşinin bu hakka sahip olmamasından dolayı Golan dışına çıkamadığını ifade ediyor. Bölgenin Suriye'ye geçmesi durumunda sahip oldukları pek çok hakkı kaybetmekten korktuklarını belirten, ismini vermek istemeyen bir Dürzi işyeri sahibi ise Golan Dürzilerinin şu anda çok büyük bir zenginliğe sahip olduğunu öne sürüyor. Başka bir işyeri sahibi ise Golan'daki belirsizliğin kendi psikolojilerini bozduğunu; çünkü hem Suriye hem de İsrail tarafından her an casus muamelesi görmekten korktuklarını ifade ediyor.
Türkmenlere de Golan yolu görünebilir
Golan'daki tarih öncesi çalışmalarıyla ünlü arkeolog Dodi Ben Ami, bölgede bir dönem Türkmen Yörüklerin yaşadığını belirtiyor. Ben Ami, Türklerin bölgeye gelmesinden sonra Çerkezler ve Kürtlerin yanı sıra Türkmen Yörüklerin de bölgede iskan edildiğini ifade ediyor. Türkmenlerin bölgeye 19. yüzyılda yerleştirildiklerini söyleyen Ben Ami, 1967'deki 6 Gün Savaşları'yla birlikte Araplar ve Çerkezler gibi Türkmenlerin de Suriye'ye geçtiklerini söylüyor. Ben Ami, bölgedeki Türkmen ve Çerkezlerin, iddiaların aksine 6 Gün Savaşları'ndan önce Golan'ı terk ettiklerini öne sürüyor. İsrailli bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de Türklerin 1831'den sonra bölgeye yerleştirildiklerini belirtiyor.
Yahudiler dışında bölgenin tek sakini olan Dürziler ise diğer milletlerle birlikte yaşadıkları dönemleri unutmadıklarını belirtiyor. Bölgenin her zaman yoğun bir yerleşim birimi olduğunu söyleyen Dürzi köylüsü Yusuf Ebu Nidal, Golan'ın pek çok yerinde Türkmenlerin yaşadığını; ancak savaşın çıkmasıyla birlikte herkesin topraklarını terk etmek zorunda kaldığını belirtiyor. Bölgede onlarca köyün İsrail tarafından boşalttırıldığını ve yıktırıldığını belirten Masada köyü sakinlerinden Samir Fevzi ise özellikle Çerkezlerin, Suriye'nin en güvendiği savaşçılar olduğunu; fakat diğer Arap ülkeleri gibi Suriye'nin de İsrail karşısında bir varlık gösterememesi üzerine Çerkezlerin bölgeyi terk ederek sınırdaki Kuneytra kasabasına yerleştiklerini ifade ediyor.
Fevzi'nin verdiği bilgilere göre, bölgenin en mümbit yerlerinden biri olan Golan, sahip olduğu su kaynaklarından dolayı 300 binden fazla nüfus barındırıyordu. Savaştan sonra pek çok köyün yerle bir edildiğini ve izlerinin silindiğini ifade eden Fevzi, halen Suriye'de yaşayan akrabalarının yanı sıra Türkmen, Kürt, Çerkez komşularıyla da haberleştiklerini; ancak iletişimlerinin son zamanlarda iyice zayıfladığını söylüyor. İsrail'e göre ise savaştan sonra yaklaşık 70 bin kişi Golan'ı terk etti.
ZAMAN