IMF Türkiye Direktörü Mark Lewis, Türkiye'nin IMF içerisindeki rolünün büyümeye devam edeceğini söyledi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Direktörü Mark Lewis, Türkiye'nin IMF içerisindeki rolünün büyümeye devam edeceğini belirterek, "Türkiye Alternatif İcra Direktörlüğüne başkanlık eden Türkiye, 2014 yılı itibariyle de tam anlamıyla İcra Direktörlüğü başkanlığını üstlenecek" dedi.
Lewis, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) Türkiye'nin borcun son dilimini dün ödemesiyle Türkiye ile IMF ilişkilerinde 19 yıllık standbye anlaşmaları ve borç ilişkisinin sonuna gelinmesinin ardından bu yeni dönemde Türkiye - IMF ilişkilerinin seyrinin ne şekilde gerçekleşeceğine yönelik sorularını cevapladı. Lewis, "Türkiye Alternatif İcra Direktörlüğüne başkanlık eden Türkiye, 2014 yılı itibariyle de tam anlamıyla İcra Direktörlüğü başkanlığını üstlenecektir. İlaveten, gelecek aylarda tamamlanması beklenen, IMF;nin oy ve sermaye reformu ile Türkiye IMF'nin en büyük 20 üyesinden biri olacaktır" dedi. Lewis'e göre önümüzdeki aylarda IMF içerisindeki yeni kota düzenlemesiyle tüm ülkeler genelindeki sermaye artışıyla birleşerek Türkiye IMF'deki kotasının dört kat civarında artması bekleniyor.
Türkiye'nin IMF içerisindeki rolünün daha da artacağının sinyallerini veren Lewis, "Daha ileriye baktığımızda, iki yıl içinde sermaye payları yeniden kontrol edilecek ve Türkiye'nin payının artmaya devam edeceğini bekliyorum" şeklinde konuştu.
IMF'nin oy ve sermaye ya da kota paylarıyla ilgili olarak devam eden reformu sonucunda yüzde 6'nın üzerinde bir oy hakkı, gelişmiş ülkelerden dinamik yükselen piyasalara ve gelişmekte olan ekonomilere kaydırılacak.
Türkiye, 1947'de üye olduğu, 1961'de ilk kaynak sağladığı Uluslararası Para Fonuna (IMF) borcunun son dilimi olan 412 milyon doları ödeyerek ilişkilerde yeni bir dönemin kapılarını açtı.
Lewis, ayrıca Türkiye'nin IMF'ye olan borcunun son dilimin ödemesine ilişkin olarak IMF'in resmi internet sitesinden yazılı bir açıklama yaparak şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye IMF'ye olan borcunun son taksitini ödemiştir. IMF ve IMF Ankara Ofisi, 1947 yılından bu yana IMF'nin üyesi olan Türkiye ile işbirliğinin önümüzdeki dönemde de devamını beklemektedir. Özellikle tüm üyelerimizle ekonomik ve finansal politikalar üzerine düzenli şekilde sürdürdüğümüz görüşmelerimizin, araştırma ve diğer projelerdeki işbirliğimizin, eğitim ve teknik konulardaki desteğimizin önümüzdeki dönemde de devamını beklemekteyiz. Ayrıca Türkiye'nin IMF;de giderek daha etkin bir rol alması ile birlikte mevcut küresel ekonomik zorlukların çözümüne yönelik uluslararası düzeydeki yakın çalışmalarımızın önümüzdeki dönemde de devam edeceğini umuyoruz."
-Türkiye IMF'ye katkıda Singapur ve Malezya'yı geçti-
2008 yılında küresel ekonomik krizin yarattığı potansiyel risklere rağmen IMF ile yeni bir standby anlaşmasını imzalamama kararı alan Türkiye, 2003 yılında yaklaşık 23,5 milyar dolar olan borcun tamamını 10 yıl içerisinde ödeyerek borçsuz bir dönemi başlattı.
Bu yeni dönemde IMF Türkiye Temsilciliği'nin verilerine göre, Türkiye krizle mücadele fonuna katkıda bulunmayı taahhüd ederek, 39 ülke içerisinde en çok katkı sağlayacak 23. ülke oldu.
Geçen yıl Temmuz ayına kadar Fonda toplam 456 milyar dolar birikmişti.Son olarak ekim ayında Cezayir'in 5 milyar dolar, Brunei'nin de 300 milyon dolarlık taahhüdünün ardından, katkı sağlayan ülke sayısı 39'a yükselirken, fonun büyüklüğü 461,3 milyar dolara ulaştı.
Şu ana kadar fona en büyük katkıyı sağlayan ülke, 60 milyar dolarla Japonya oldu. Fona, Almanya 54,7 milyar dolar, Çin 43 milyar dolar, Fransa 4,4 milyar dolar, İtalya 31 milyar dolar, İspanya 19,6 milyar dolar, Hollanda 18 milyar dolar ve İngiltere 15 milyar dolar taahhütte bulundu.
Türkiye, IMF'nin kurtarma fonuna 5 milyar dolar katkıyla Singapur, Lüksemburg, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Güney Afrika, Kolombiya, Slovenya, Malezya'yı geride bıraktı.
-Kota Sistemi-
IMF kaynaklarından derlenen bilgiye göre, IMF'nin her üyesine, dünya ekonomisindeki nispi büyüklüğüne bağlı olarak bir kota verilmekte, bu kota o ülkenin, IMF kaynaklarına azami katkısını belirlemektedir.
IMF;ye katıldıktan sonra bir ülke genellikle kotasının çeyreği kadarını genel olarak kabul görmüş yabancı para birimleriyle (Amerikan doları, Avro, Yen veya Sterlin gibi) ya da Özel Çekme Hakları (SDRs) ile ödüyor. Kalan dörtte üç de ülkenin kendi para birimiyle ödeniyor.
Kotalar, en az her beş yılda bir gözden geçirilirken, iki yıllık kota ve söz sahipliği reform programlarının ilk adımı olarak, 2006 yılında, bir defalığına mahsus olan kota artışlarının oranının yüzde 1,8 olmasına karar verilmişti. Daha fazla geçici kota artışları Guvernörler Kurulu tarafından Nisan 2008'de onaylandı, bu da toplam olarak yüzde 11,5 oranında bir artışla sonuçlandı. IMF;nin oy gücünün yüzde 85'ini temsil eden 117 üye ülke tarafından IMF Ana Sözleşmesi;nde değişiklik yapılmasının onaylanmasını takiben, Mart 2011'de 2008 reformu yürürlüğe girmişti.
IMF içerisinde yeni ve kapsamlı bir reformun hazırlıkları halen devam ediyor.