Başbakan Recep Tayyip Erdoğan televizyonlardan yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında son dönemdeki Türkiye'nin dış politikası ile ilgili önemli mesajlar verdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim medeniyetimiz, gönüller fethetme üzerine kurulu bir medeniyettir. Bizim medeniyetimiz, her zaman, ama her zaman, kalemi, kılıçtan üstün görmüş bir medeniyettir'' dedi.
Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, Türkiye'nin tarihi dönemeçlerden geçtiği böyle bir süreçte bir kez daha vatandaşlarla birlikte olmanın, yaşananların heyecanını paylaşmanın mutluluğu içinde olduğunu söyledi.
Mayıs ayının, ekonomide ve dış politikada Türkiye'nin küresel ölçekte dikkatleri ve takdirleri üzerinde topladığı bir ay olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Küresel finans krizi karşısında ekonomimizin gösterdiği performans dünyada ilgi ve takdir toplarken, dış politikadaki atılım ve girişimlerimiz de geniş bir coğrafyada yankı buldu. Bizler, büyük bir tarihin, köklü bir medeniyetin, zengin bir kültürün mensuplarıyız. Atalarımız, dedelerimiz, bulunduğumuz bu coğrafyanın, bu toprakların tarihini yazmakla kalmadılar, bugünün medeniyetlerine ışık tutan bilim ve sanat meşalesini de ta o günlerde yaktılar. Her zaman söylüyorum, bu millete, bu toprakların insanına, Türkiye'ye asla ve asla küçük düşünmek yakışmaz. Büyük düşünen, büyük adımlar atan, büyük hedefler belirleyip o hedeflere kararlılıkla ulaşan bir neslin torunları olarak, bizler de büyük düşünmek ve milletçe büyük hedefleri gözümüze kestirmek zorundayız. Biz, tarihimiz karşısında boynumuzu bükemeyiz, tarihimizi gerçek dışı bir masal gibi göremeyiz.''
-''BÜYÜK ADIMLAR ATMAK ZORUNDAYIZ''-
''Bizler, Anadolu ve Trakya'yı gönül dilleriyle yeşertmiş ulu insanlara karşı mahcubiyet içinde olamayız'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Her alanda, ekonomide, dış politikada, iç politikada, temel hak ve özgürlüklerde, adalette, emniyette, sağlıkta, eğitimde bizler büyük düşünmek ve büyük adımlar atmak zorundayız. Tarihe yön vermiş, tarih yazmış bir milletin bugünkü mensuplarına düşen işte budur. Dikkat ediniz, bizim medeniyetimiz, gönüller fethetme üzerine kurulu bir medeniyettir. Bizim medeniyetimiz, her zaman ama her zaman, kalemi, kılıçtan üstün görmüş bir medeniyettir. Hazreti Mevlana'nın dediği gibi, bu topraklara biz, sevgiden başka hiç bir tohum ekmedik, bundan sonra da ne bu topraklara, ne de bölgemize sevgiden başka tohum ekilmesine müsaade edemeyiz. Bizim dış politika anlayışımız, öncelikle kendi bölgemizde barışı, istikrarı, refahı tesis etmeye yöneliktir. Şuraya dikkatlerinizi çekiyorum; biz Türkiye olarak, 'Irak'tan bize ne' diyemeyiz. Biz, İran'ın meselelerine bigane kalamayız. Suriye'nin, Yunanistan'ın, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Gürcistan'ın sorunları çok tabii olarak bizi de etkiler.
Karabağ kan ağlarken biz gülemeyiz, Filistin gözyaşı dökerken biz sevinemeyiz. Ortadoğu'nun, Balkanların, Kafkasya'nın kaderi bizim kaderimizle ortak çizilmiştir. Biz, onların kaderini bizimkinden, bizim kaderimizi onlarınkinden koparıp alamayız. Bütün bu coğrafyayla bizim tarihi bağlarımız, kültürel bağlarımız, akrabalık bağlarımız var. Her şeyden öte, bölgedeki bir sorun, içinde olalım ya da olmayalım, doğrudan bizi etkiliyor, bizim ekonomimizi etkiliyor.''
-''UYUŞMAZLIKLARIN EN AZA İNDİRİLMESİNİ İSTİYORUZ''-
Komşu ülkelerde ve bölgede huzuru, istikrarı, barış ve refahı çok önemsediklerini vurgulayan Erdoğan, ''Hem o ülke halkları, hem de kendimiz için bir an önce tüm uzlaşmazlıkların en aza indirilmesini istiyoruz. Aktif dış politikamızın, sıfır sorun anlayışımızın temelinde, barıştan başka hiç bir gaye yoktur, olamaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Mayıs ayı içinde dış politika alanında atılan adımlara da değinerek, şunları kaydetti:
''Mayıs ayı ortalarında, Rusya Devlet Başkanı Sayın Medvedev'i ülkemizde ağırladık. Sayın Medvedev'in Türkiye ziyareti esnasında, başta enerji olmak üzere, birçok alanı kapsayan tam 17 anlaşmaya imza koyduk. Bu 17 anlaşma içinde Rusya ile Türkiye arasındaki vizelerin kaldırılması da karara bağlandı. Böylece, vizeleri karşılıklı kaldırdığımız ülkeler arasına Rusya'yı da dahil etmiş olduk.
Sayın Medvedev'in ziyaretinin ardından, 14?15 Mayıs tarihlerinde Yunanistan'a 10 bakanım ve 300'den fazla iş adamıyla birlikte tarihi bir ziyarette bulunduk, orada da komşumuz Yunanistan'la ilişkilerimizde yeni bir dönemi başlatarak 22 Anlaşma imzaladık. Yunanistan'la, bu döneme kadar, bütün Cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılan anlaşma sayısı 35 iken, biz, bir kalemde tam 22 anlaşma imzaladık. Yunanistan dönüşümüzde Manisa ve İzmir'de açılışlar yaptıktan sonra İran'a geçtim. İran'da, bölgesel barışı, küresel barışı çok yakından ilgilendiren, dünyanın da dikkatle izlediği bir anlaşmaya imza koyduk. İran, Türkiye'nin ve Brezilya'nın öncülüğünde, bin 200 kilogramlık düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum karşılığında nükleer tesislerinde kullanmak üzere yakıt alacak ve takas işlemi, altını çiziyorum, Türkiye'de gerçekleşecek.''
-24 SAATTE 4 ÜLKE-
Başbakan Erdoğan, bu anlaşmanın, bölgeyi tehdit eden risklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çok ciddi bir adım olmanın ötesinde, Türkiye'nin küresel ve bölgesel meselelerde nasıl güçlü ve öncü bir rol üstlendiğinin de kanıtı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''Bütün dünya bu anlaşmaya dikkat kesildi, uluslararası basın Türkiye'nin başarısını manşetlerine taşıdı. Bu anlaşmayla ilgili olarak Sayın Putin ve Sayın Obama başta olmak üzere birçok ülke liderini aradım ve kendilerini bilgilendirdim. İran'da atılan imzaların, bölgesel ve küresel barış adına umut verici gelişmeler olduğunu belirttim. Görüştüğüm liderler, Türkiye'nin ve Brezilya'nın bu çabasını takdirle karşıladıklarını ifade ettiler. Ayrıca 26 ülkenin devlet başkanı ve hükümet başkanlarına da birer mektup yazdım. Bu tarihi adıma da öncülük ettikten sonra Azerbaycan'a geçerek orada Yukarı Karabağ sorununa ilişkin gelişmeleri ele alma fırsatımız oldu. Bunun yanında yine aynı şekilde Azerbaycan'ın değerli Cumhurbaşkanı kardeşim İlham Aliyev'le enerji ile ilgili konularımızı ele alma fırsatımız oldu. Azerbaycan'ın hemen ardından da Gürcistan'ı ziyaret ederek, orada da önemli bir Türk yatırımının açılışını yaptık. Gürcistan'dan sonra ise İspanya'da AB, Latin Amerika ve Karayipler Zirvesi'ne katılarak, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecini, bu süreçle birlikte ülkemizin Avrupa Birliği'nin küresel vizyonuna yapacağı katkıları dile getirdik.
24 saatte 4 ülke; İran, Azerbaycan, Gürcistan ve İspanya. Bunun yanında, Madrid Avrupa Üniversitesinin şahsıma tevdi ettiği fahri doktora unvanını aldım ve orada bir konuşma yaptım. Geçtiğimiz hafta da, Türkiye'de eğitim gören 53 ülkenin 53 genç diplomatıyla görüştüm. Bu genç diplomatlar, beş hafta boyunca, Dışişleri Bakanlığımızın misafiri olarak ülkemizde kendileri için özel olarak düzenlenmiş etkinliklere katıldılar. Türk dış politikasının temel parametreleri konusunda birinci elden bilgilendirildiler.''
-KAMU DİPLOMASİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ-
Erdoğan, Başbakanlık bünyesinde Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünün faaliyete geçirildiğini de anımsatarak, bundan böyle dünya kamuoyunu doğru bilgilendirmek için etkinlikler gerçekleştireceğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, ''Böylece, özellikle Avrupa kamuoyundaki pek çok temelsiz önyargıyı da bertaraf etme imkanını bulacağız. Bütün bu çalışmalar, Avrupa Birliğine tam üyelik hedefine ulaşmamızda önemli katkılar sağlayacaktır'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu ay içerisinde, Irak Eski Başbakanı ve seçimlerden birinci olarak çıkan Irakiye'nin Lideri Sayın Allavi ile Ankara'da bir görüşmesi olduğunu anımsatarak şunları kaydetti:
''Bu görüşmemizde, Irak'ın istikrarlı bir demokrasiye bir an evvel kavuşması için zaruri gördüğümüz hususları kendileri ile kardeşçe paylaştık. Yine bu ay içerisinde, Kosova Başbakanı Sayın Haşim Taçi ile Suriye Devlet Başkanı Sayın Esad, KKTC'nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu gibi liderleri ülkemizde ağırladık. İstanbul, Mayıs ayında da, tarihi bir toplantıya ev sahipliği yaptı, İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği İcra Komitesi, "Kudüs" konulu toplantısını burada gerçekleştirdi. Bu toplantı vesilesiyle İslam dünyasının parlamento başkanlarını ülkemizde ağırladık. Bu arada, Brezilya, Arjantin ve Şili'de, başta Medeniyetler İttifakı Üçüncü Zirvesi olmak üzere, karşılıklı işbirliğimizi artıracak temaslarımıza da devam ediyoruz. Sadece bir ay içinde gerçekleşen ve benim size özet olarak bir kısmını aktardığım tüm bu yoğun trafik, Türkiye'nin artık nasıl bir ağırlık merkezi haline geldiğinin bariz göstergesidir.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İran'ın, uluslararası toplumla olan problemleri çözüldüğünde, bütün bölge, dolayısıyla biz de rahat bir nefes almış olacağız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, yedi buçuk yıl önce, iktidara geldiklerinde ülke ihracatının 36 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatarak, 2008 sonunda ihracatı 132 milyar dolara çıkardıklarını söyledi.
Küresel krizin etkisiyle tüm dünyada ticaret hacmi azalırken, Türkiye'de ihracatın 102 milyar dolar civarında kaldığına işaret eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'nin dış ticaretinde, özellikle ihracatındaki bu rekor düzeydeki artış, dış politikadaki aktif tavrımızın somut bir eseridir. Ulaşabildiğimiz her ülkeye ulaşıyoruz, serbest ticaret anlaşmaları imzalıyoruz. İş adamlarımızla, uzak yakın demeden her yere gidiyoruz, ticaret imkanlarını çoğaltıyoruz. Komşularımızla aramızdaki sorunları, birer birer gideriyor, bu sorunların yerine ticareti koyuyoruz. Daha 10 yıl önce savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye ile bugün vizeleri kaldırmış durumdayız. Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa gibi sınır illerimizde adeta bayram havası yaşanıyor. Turizmde ve ticaretteki artış bu illerimizde yakinen hissediliyor.''
Tüm dünyada turizm gelirleri ciddi oranlarda düşerken, Türkiye'yi ziyaret eden turist sayısının arttığını, turizm gelirinin ise bir önceki yılla aşağı yukarı aynı düzeyde kaldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin imajı değiştikçe, itibarı arttıkça, istikrarı pekiştikçe daha fazla insan güvenle ülkemizi ziyaret ediyor ve bundan hep birlikte kazançlı çıkıyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin komşularıyla mevcut sorunları çözüldüğünde, ihracat ve turizm gelirleriyle uluslararası yatırım miktarlarının çok daha artacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bölge ülkelerinin, Irak'ın, Filistin'in, Azerbaycan'ın, Ermenistan'ın sorunları çözüme kavuştuğunda, bütün bölge ülkeleriyle birlikte Türkiye'nin de de bundan olumlu etkileneceğini dile getirdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''İran'ın, uluslararası toplumla olan problemleri çözüldüğünde, bütün bölge, dolayısıyla biz de rahat bir nefes almış olacağız. İşte bu gayeyle, bu niyetle aktif bir dış politika yürütüyoruz. Türkiye'nin güvenilir bir ülke olduğunu, iyi niyetli bir ülke olduğunu, adaletten ve hakkaniyetten yana olduğunu her fırsatta dile getiriyor, bunu somut girişimlerle destekliyor ve neticelerini de alıyoruz.
Hiç şüpheniz olmasın... Türkiye kendisine yakışanı yapıyor, kendisinden bekleneni gerçekleştiriyor. Bu aziz milletin vizyonu neyse, ufku neyse, bizim de vizyonumuz ve ufkumuz odur. Attığımız her adım, başta milletimizin, yani sizlerin refah ve huzuru içindir. Biz, bu dünyanın her neresine gidersek gidelim, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak oralarda başımız dik, alnımız ak şekilde, ülkemizle gurur duymak istiyoruz. Başardığımız da işte budur. Bu ülkenin her bir vatandaşının, dünyanın neresinde olursa olsun, büyük bir ülkenin vatandaşı olarak saygı görmesini istiyoruz, başardığımız da işte budur. Bu başarıya yenilerini ekleyerek yolumuza devam edeceğiz.
Ekonomimizi büyütecek, ekmeğimizi, aşımızı büyütecek, ülkemizle birlikte bölgemizin refahını, huzurunu, barış ve istikrarını güçlendirecek adımları cesaretle atmaya devam edeceğiz.''
-''EKONOMİDE SON DERECE OLUMLU SİNYALLER''-
Ekonomi alanında da son derece olumlu sinyaller alındığını ve dünyanın ilgisinin çekildiğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin, tüm dünyada ağır etkileri olan küresel finans krizini hızla aştığını, krizin etkilerinden hızla kurtulunduğunu vurguladı.
Nisan ayında ihracatın 9,4 milyar dolar olarak gerçekleşerek, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25.4'lük artış kaydettiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, yılın ilk 4 ayındaki ihracatın 35 milyar dolar gerçekleştiğini, geçen yılın ilk 4 ayına göre ihracatın yüzde 23 arttığını kaydetti.
Bütün bu olumlu gelişmelerin, gündelik hayata, çarşı pazara, aile bütçelerine, mutfaklara daha geniş bir ferahlık, bir canlılık, bir bereket olarak peyderpey yansıdığını belirten Erdoğan, ''İnşallah daha da yansıyacak'' dedi.
İhracattaki bu hızlı artışa paralel olarak işsizlikte de düşüş eğiliminin devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Geçen yıl Şubat ayında yüzde 16,1 olan işsizlik oranı, bu yılın şubat ayında 1,7 puan azalarak yüzde 14,4 olarak gerçekleşti'' diye konuştu.
Bu ay içinde Manisa'da gerçekleştirilen toplu açılışların ekonominin nasıl olumlu bir noktada seyrettiğine güzel bir örnek oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, Manisa'da, özel sektörün eliyle, kamu eliyle yapılan tam 22 büyük tesisin, büyük yatırımın toplu açılışını yaptıklarını hatırlattı.
Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde, özel sektörün tamamladığı 18 yatırım, Alaşehir'de Sarıkız Petrol Üretim Tesisi, Manisa Organize Sanayi Bölgesi Lojistik Merkezi, Manisa Organize Sanayi Bölgesi Dördüncü ve Beşinci Kısım Altyapı Tesisleri ve Manisa Gümrük Müdürlüğü Hizmet Binası'nın bu toplu açılış töreniyle resmen hizmete girdiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bir kalemde tam 491 milyon 255 bin liralık, yani yarım milyar liralık yatırımı Manisa'ya ve ülkemize kazandırdık. Toplamda 2 bin 332 vatandaşımız buralarda istihdam imkanı buluyor. Bu, en az 2 bin 332 ocağın daha şenlenmesi, 2 bin 332 sofranın daha bereketlenmesi, en az 10 bin 000 kardeşimizin, evladımızın huzur ve saadeti, hayır duası demektir.''
-''MALİ KURAL YASASI DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR İLK''-
Avrupa'da birçok ülkenin küresel finans krizi nedeniyle çok ağır faturalar öderken, zor dönemlerden geçtiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Türkiye tam tersine bu süreçten, işte böyle böyle, hızla çıkıyor'' değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası kuruluşların yanı sıra, uluslararası basın kuruluşlarının da Türkiye'nin krizden en az etkiyle sıyrıldığını teyit ettiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, 2010 ve 2011 yıllarının Türkiye'nin dünyada en hızlı büyüme kaydedeceği yıllar olacağına işaret etti.
Türkiye'de ekonomi alanında çok önemli, adeta devrim niteliğinde bir ilki gerçekleştirerek, Mali Kural Yasa Tasarısı'nı hazırladıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Mali Kural, Türkiye'nin ekonomi politikalarının uzun vadeli olarak belirlenmesi ve bu hedeflere sıkı sıkıya bağlı kalınması anlamına geliyor. Yani biz, uzun vadeli hedefler belirliyoruz, bu hedeflere bağlı kalacağımızı taahhüt ediyoruz.
Geçmişte günlük olarak, hatta saatlik olarak değişen ekonomi politikalarına yedi buçuk yıldır getirdiğimiz disiplini, şimdi artık daha uzun vadeli, daha öngörülebilir bir perspektife kavuşturuyoruz. Mali Kural Yasa Tasarısı işte bu perspektifin yasal altyapısını hazırlıyor.
Biz kendimize güveniyoruz, kendimize inanıyoruz, koyduğumuz hedefleri birer hayal olarak değil, birer niyet olarak değil, ulaşılabilecek gerçekçi birer seviye olarak koyuyoruz. İnşallah Mali Kural da yasalaştığında, Türkiye ekonomisi çok daha farklı bir boyut kazanmış olacak. Böylece ülkemiz, gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar için daha istikrarlı, daha güvenli ve dolayısıyla daha da cazip bir yatırım alanı haline gelecek.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, halkı enflasyona ezdirmediklerini ve ezdirmeyeceklerini belirterek, vatandaşlara ''Emanetiniz emin ellerdedir, emanetiniz ehil ellerdedir. Sizin emanetinize yedi buçuk yıl boyunca gözümüz gibi baktık ve o şekilde yolumuza devam edeceğiz'' diye seslendi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, tarım ve hayvancılık alanında yaşanan gelişmelere de değindi.
Tarım sektörünün milli gelire katkısının 2002 yılında, AK Parti iktidara gelmeden önce 36 milyar TL olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, 2009 yılında bu katkının 78.5 milyar TL seviyesine yükseldiğine işaret etti.
Tarım ürünleri ihracatının 4 milyar dolardan 11.2 milyar dolara ulaştığını, çiftçi kredileri üzerindeki faiz yükünün yüzde 59'dan yüzde 13'lere kadar düşürüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dikkat edin, yüzde 59, yüzde 13. Şu rakamlara özellikle dikkatinizi çekiyorum, 2002 yılında 550 bin çiftçiye 529 milyon TL kredi kullandırılmışken, biz 2009 yılında 1 milyon 215 bin çiftçiye 10 milyar TL'nin üzerinde kredi kullanma imkanı sağladık. Dikkatinizi çekerim. Kredi kullandırılan çiftçi sayısı, 550 binden 1 milyon 215 bine, yani iki katından fazla, verilen kredi miktarı da 529 milyon liradan 10 milyar liraya yükseldi, yani 20 kat arttı.''
Hükümetleri döneminde, tarımsal desteklerde de birçok ilke imza atıldığını vurgulayan Erdoğan, 2003 yılında çiftçilere ilk kez mazot desteği verdiklerini, tarımsal kalkınma kooperatiflerine ilk kez faizsiz kredi imkanını tanıdıklarını söyledi. Erdoğan, 2006 yılında yine ilk kez devlet destekli tarım sigortası uygulamalarını başlattıklarını belirtti.
Özel sektör, üniversite ve sivil toplum örgütleri için bu dönemde yine ilk kez AR-GE desteği yani araştırma geliştirme desteği vermeye başladıklarını dile getiren Erdoğan, ''2007 yılında kuraklıktan zarar gören çiftçilerimize ilk kez nakdi destek biz verdik. 2008 yılında yine ilk kez olmak üzere baklagilleri prim desteği kapsamına aldık. Bunlar Türk tarımının tarihinde ilk kez şahit olduğumuz uygulamalardan yalnızca birkaçı'' diye konuştu.
-''YEDİ YILDA, TAM YÜZDE 434 ARTIŞ...''-
AK Parti hükümetlerinin hayvancılık konusunda da ilklere imza attığını belirten Erdoğan, hayvancılık desteklerinin bütçe içindeki payını büyük oranda artırdıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Hayvancılıkla uğraşan kardeşlerim lütfen dikkat etsinler, 2002 yılında 83 milyon TL iken, bu rakam 2010 yılında 1 milyar 250 milyon TL'ye ulaştı yani tam 15 kat artış kaydetti, 15 kat... Süt üretimi 2002 yılında 8,5 milyon ton iken, 2008'de 12,2 milyon tona ulaştı. Artış, yüzde 45... Kırmızı et üretimi yıllık 420 bin tondan 482 bin tona çıktı. Artış, yüzde 15. Beyaz et üretimi 726 bin tondan 1 milyon 120 bin tona yükseldi. Artış, yüzde 54.
2002'de 50 baş üstündeki işletme sayısı, burası çok önemli, 4 bin 300 iken 2009'da 18 bin 670'e yükseldi. Bakınız bu çok önemli gelişmeyi, altını çizerek, bir kere daha dikkatinize sunmak istiyorum, 2002'de yani biz iktidara geldiğimizde, bütün Türkiye'de 50 baş üstünde hayvanı olan İşletme sayısı 4 bin 300'dü. Yedi yıl içinde, bu büyüklükte, yani en az elli baş hayvanı olan işletme sayısı 2009 sonu itibarıylae 18 bin 670'e yükseldi. Yedi yılda, 4 bin 300'den, 18 bin 670'e... Oranlarsan tam yüzde 434 artış. Hayvancılığa nasıl destek verdiğimizi görüyor musunuz?''
Küresel kriz şartlarına rağmen çiftçiyi, üreticiyi korumak için her türlü imkanı seferber ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, ''Ne çiftçinin ne üreticinin ne de halkın spekülatif hareketler nedeniyle mağdur olmasına izin veririz. Gerektiği yerde, gerektiği zamanda önlemlerimizi alır, serbest piyasa koşullarında pazarın dengelenmesi için üzerimize düşeni yaparız'' diye konuştu.
-''EMANETİNİZ EMİN VE EHİL ELLERDE''-
Yaş çay alım fiyatının da açıklandığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, 2010 yılında yaş çayın alım fiyatını yüzde 12 artışla 1 TL olarak belirlediklerini söyledi.
Fiyatın enflasyonun çok üzerinde olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, bunun da çay üreticilerimize hayırlı olmasını diledi.
Başbakan Erdoğan, imkanlar arttıkça, Türkiye'nin şartları düzeldikçe, Türkiye büyüdükçe, bu imkanları halkın her kesimine adil şekilde paylaştırmaya, kademe kademe şartları iyileştirmeye devam edeceklerini belirterek, ''Enflasyona halkımızı hiçbir zaman ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Buradan şunu bir kez daha hatırlatmak isterim. Emanetiniz emin ellerdedir, emanetiniz ehil ellerdedir. Sizin emanetinize yedi buçuk yıl boyunca gözümüz gibi baktık ve o şekilde yolumuza devam edeceğiz'' sözleriyle Ulusa Sesleniş konuşmasını tamamladı.