Aylardır tartışma konusuydu, ABD ve NATO üyesi ülkeler karşıydı, Ankara ise kararlıydı. Ve o gün geldi. Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sisteminin ilk parti sevkiyatı yapıldı.
ABD'den konuyla ilgili şu ana kadar bir açıklama henüz gelmiş değil. NATO üyesi 'kaygı verici' olduğunu duyurmakla yetindi. Düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Max Hoffman, Rus yapımı S-400 hava savunma sisteminin ilk parti sevkiyatını, Türk – Amerikan ilişkilerinde gerçek bir dönüm noktası olarak niteledi.
VOA'ya konuşan Hoffman, Ankara’nın realiteden koptuğunu savundu, ABD’ninse yıkıcı yaptırımlar uygulamayacağı görüşünde.
Merkezi Washington’da bulunan Center for American Progress’in Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcısı Max Hoffman, şöyle dedi:
"Türk – Amerikan ilişkilerinde gerçek bir dönüm noktasına geldik. İki tarafın da hali hazırdaki krizi tırmanmasını engelleme ve krizi parçalara ayırmaya çalışması beklenir ancak Amerikalı yetkilile daha uzun yıllar Türkiye’ye aynı gözle bakmayacaktır. Ankara’nın bir NATO üyesi olarak temel güvenilirliği sarsılmıştır”
"ABD siyasetini belirleyenlerin bölgede güvenlik mimarisinde değişiklikleri hızlandırmaları ve Türkiye’ye itimadı azaltması’’ olduğunu söyleyen Türkiye uzmanı Hoffman devam etti:
“Kısa vadede Kongre, Ulusal Savunma Yetki Yasası çerçevesinde Türkiye’yi F-35 programından çıkarma tehdidini yerine getirecektir. Türkiye’ye savaş uçağı gönderilmesini ve sistemde görevli Türk askeri personelinin eğitimini yasaklayacaktır. Bu da Türk askeri kapasitesine ve stratejik ağırlığına büyük darbe olur. Trump da bu konuda, anayasal bir krizi körüklemeden hiçbir şey yapamaz”
ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası CAATSA yaptırımlarıyla ilgili de, Türkiye’nin Trump’ı ulusal güvenlik bürokrasisinden uzaklaştırma stratejisinin işe yarayabileceğini belirten Mx Hoffman, “Tahminim Trump en zayıf yaptırım seçeneğini tercih edecek ve o seçeneğin uygulanmasına da ayak direyebilir. Ancak Trump aceleci ve öngörülemez bir Başkan, o nedenle emin olamayız’’ ifadelerini kullandı.
Hoffman ABD’nin bundan sonra atabileceği adımları da sıraladı. Zayıf CAATSA yaptırımı seçeneğinin, muhtemelen belli vize kısıtlamaları, ithalat-ihracat kredilerinin yasaklanması ve uluslararası mali örgütlere girişin engellenmesini kapsayacağını belirten Hoffman, şu uyarıda bulundu:
“Ancak bu bile, yatırımcı güveninin kırılgan, döviz kurunun hassas olduğu Türkiye için hasar verici olacaktır. ‘’Nükleer opsiyon’’ ise Türk kurumlarını, Amerikan maliye araçlarından dışlamak, silah ihracatı izni verilmesini yasaklamak ve Amerikan mali kurumlarından yararlanmalarını engellemek şeklinde bir karma yapı olabilir. Böyle güçlü bir yanıt, Türk savunma sanayi için yıkıcı olabilir ve Türk ekonomisine büyük hasar verir. Türk lirasında değer kaybı ve ödemeler dengesinde krizi tetikleyebilir. Ancak bu seçenek sadece Türkiye için değil bağlantılı tüm ülkeler için kötü olacaktır. ABD’nin Türk ekonomisini batırmak gibi bir arzusu yok. Avrupa bankaları Türk ekonomisine açık durumda. Bu nedenle bunun olmasını beklemiyorum. Ancak hasmane bir hükümetten alınan başarısı ispatlanmamış bir sistem için böyle bir riske girmek, Ankara’nın realiteden koptuğunun göstergesi”