Türkiye yazılım konusunda hangi noktada?

Türkiye yazılım konusunda hangi noktada?
Türkiye yazılım konusunda dünyayla kıyaslandığında hangi noktada yer alıyor? Hala yabancı yazılımcılarla çalışan Türk firmaları var mı?
İşte röportajımız; Şenol Balo'yu daha yakından tanıyabilir miyiz ? Twitter: @senolbalo 1980 Yozgat Sorgun doğumluğuyum. İlk-orta-ve lise öğrenimlerimi Yozgat'ın Sorgun ilçesinde tamamladım. 1997 yılında İstanbul'a geldim ve İstanbul Üniversitesi'nde Kontrol Sistemleri okudum. 1999 yılında bilgisayar satış ve servis hizmetleri üzerine ilk şirketimi açtım ve 2000 yılına geldiğimizde bugünkü şirketlerimizin de temelini oluşturan ve aynı zamanda aile şirketimiz olan EMS Şirketler topluluğunun temelini atmış olduk . Evli ve 1 çocuk babasıyım. UGK (Uluslararası Girişimciler Kulübü) üyesiyim. Nasıl başladı yazılım sektörüne girişiniz ? Nerelerden geldiniz ? 1999 yılında ilk şirketimizde bilgisayar donanım ve servis hizmetleri veriyorduk. O tarihlerde ülkemizde bir bilgisayarcı müşterisinin teknolojik açıdan neredeyse bütün ihtiyaçlarını karşılıyordu. Kamera, telefon, yazıcı vs. 2001'den sonra durum değişmeye başladı ve bilgisayarcılar hem donanım, hem yazılım, hem güvenlikten aynı anda anlayamaz oldu. Çünkü teknoloji hızla gelişti ve ayak uydurulamadı. 2005 yılına geldiğimizde ise özellikle yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte bu sektörde satış kanalları da değişmeye başladı. Karşımıza neredeyse her köşe başında Gold, Teknosa, Vatan Computer gibi firmalar çıkmaya başladı. Bizim gibi şirketler piyasadan rekabet edemedikleri gerekçesiyle yavaş yavaş çekildi. Bu büyük şirketler biz katalogdan ürün satarken kendileri müşteriye dokundurarak ve ürünü ellerine vererek satmaya başladı, ayrıca yüksek taksit imkanları da müşteriyi cezbeden ayrı bir durum oldu. Biz de bu değişimi görerek şirketimizin rotasını tamamen değiştirerek bilgiye daha çok değer verilen yazılım sektörüne giriş yaptık. EMS Şirketler Grubu'nun temeli bu büyük değişimle beraber atıldı yani ? Evet böyle söyleyebiliriz. Özellikle YTL ile birlikte ülkemizde muhasebe yazılımları değişmeye başlarken biz de bir şeyin farkına vardık. Türkiye'de kurumsal kaynak planlaması yapan ve bununla ilgili yazılımlar kullanan birçok firma olduğunu gördük. 2002'de Marmara 2000 isimli ilk şirketimizle bu sektöre giriş yaptık 2006 yılında şirketimizin 3 te birini yazılım sektöründe çalışmaya ayırdık ve 2008'e kadar bu firmamız altında çözümler üretmeye çalıştık. 2008'de ikinci şirketimiz olan EMS Yazılım, 2010'da üçüncü şirketimiz olan EMS Teknoloji ve 2012'de de dördüncü şirketimiz olan EMS Baskı Evi'ni kurduk. Marmara 2000 yıllarında yaklaşık 6 ay kadar tabir yerinde ise kendimi odama kilitledim ve bütün yurtdışı-yurtiçi kurumsal kaynak planlaması yazılımlarını detaylıca inceledim. Kim ne yapıyor, ne yazıyor ve bunlar ne işe yarıyor… 2006 yılından itibaren ülkemizin muhasebe yazılımları alanında önemli firmalarından biri olan Mikro Yazılım Evi ile anlaşarak Çözüm Ortaklığı'na başladık ve bugün halen Mikro Yazılıevi ile stratejik iş ortaklığımız devam ediyor. Mikro' ya entegre kurumsal yazılım çözümleri geliştiriyoruz ve Mikro Ürünlerinin firmalara implementasyonunu yapıyoruz. Firmaların ihtiyaçlarını belirliyor ve yazılımlarımızı o firmanın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde entegre ediyoruz. Çalıştığımız firmaların %70'i yabancı ortaklı firmalar ya da yurtdışı ile çalışan Türkiye firmaları. Bu konuya özellikle vurgu yapıyorum. Çünkü Dünya'da SAP-MICROSOFT-ORACLE gibi çok güçlü rakiplerimiz varken ülkemize ait bir değer olan EMS Yazılımın oralarda mücadele etmesi çok önemli bir ayrıntı… Türkiye ile Dünya Ülkelerini kıyasladığımızda biz neredeyiz ? Bir yönüyle geride fakat bir diğer yönüyle de yakalamış durumdayız. Dünya'nın bu sektörde ki tartışmasız en büyük firması Bir alman Şirketi olan SAP . 1950-1960'lar dan bu yana oluşmuş çok büyük bir knowhow'ları var. Dünyaya yayılmış durumdalar . Binlerce yazılımcıları ve danışmanları var. Biz bu noktada henüz kendi ülkemizdeki firmaların yazılımsal ihtiyaçlarını çözme noktasındayız ülke olarak. Maalesef yasa ve mevzuatlarımız gereği bizler daha çok muhasebe yazılım çözümleri üretmeye yöneldiğimizden dolayı bizde asıl operasyonel süreçleri patronlar kafaları ile yürütüyor. Bu büyük bir yanlış ve eksiklik. Kabul ediyorum, karlılığın çok yüksek olduğu ve rekabetin neredeyse hiç olmadığı zamanlarda bu durumu idare edebildiler ama artık böyle değil. Geçtiğimiz hafta Balıkesir'de önemli firmanın patronunun halen büyük bir ajanda ile müşterileri borç ve alacaklarını takip ettiğini görünce çok şaşırdım. Çok net söylüyorum; ARTIK BU SÜREÇ BİTTİ. Yakaladığımız nokta ise; ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması) dediğimiz bu sektörde artık gelinebilecek son noktaya gelindi. Bir şirketin kurumsal kaynak yönetiminin planlanması konusunda neredeyse her şey belli ve biz de o büyük firmaların yapabildiklerini yapıyoruz. Meselenin yine tabir yerindeyse At ile Deve olmadığı iyice aşikar oldu. Buna rağmen halen yabancı firmalarla çalışan çok şirketimiz var değil mi ? Maalesef durum söylediğiniz gibi. Bizim çok çok daha makul fiyatlara sunabileceğimiz çözümleri firmalarımız bu konuda çok bilgi sahibi olmadıkları için kat ve kat paralar ödemek suretiyle yabancı şirketlere yaptırıyorlar. Milyonlarca dolarlık ödemeler yapılıyor ve bizim ülke olarak bu oranda ihracat yapmamız söz konusu değil. Şu anda tam rakamları veremeyeceğim ama bu konuda millileşme sürecine girilmesi gerekli. Çünkü bu sektörde maalesef çok gereksiz paralar içimizi yaka yaka yurtdışına ödeniyor. Bunun en önemli sebebi de organizasyon eksikliği ve iletişimsizlik. Verebileceğiniz bir örnek var mı ? Tek kelime THY (Türk Hava Yolları) Ülkemizin en büyük markası olan THY bugün operasyonel süreçlerini ERP'ye (Enterprise Resource Planning - Kurumsal Kaynak Planlaması ) geçirmek için 4 yıldır uğraşıyor ve 300 kişi ile bu projeyi yönetiyor. Proje bir Alman yazılımı ile yapılıyor ve Lisans bedelini dışarıya veriyoruz. En büyük markamızın kaynaklarının planlanmasını bir yabancıya teslim ediyoruz. Yaklaşık 15-20 milyon dolar parayı da mutlu bir şekilde ödüyoruz. Bu konuda bir millileşme politikası olsaydı, bir devlet politikası olsaydı keşke… Bu alman şirketinin Türkiye ofisi uzun süre bu konuda çözüm üretemediği için proje şu anda Almanya'dan gelen yeni bir ekibe devredilmiş durumda ve orada çözüm üretilmeye çalışılıyor. Sizin de içiniz yanmıyor mu? Sizin yurtdışı faaliyetleriniz var mı ? Yabancı ortaklı firmalarla çalışmak işin bir yönü ama diğer yönünde biraz önce bahsettiğiniz büyük yabancı firmalar gibi yurtdışı operasyonları da yönetmek gerekli değimli ? Almanyanın en büyük aydınlatma şirketinin Türkiye operasyonunu 6 yıldır Mikro ERP ürünleri ile sorunsuz şekilde biz yönetiyoruz. Kimya sektöründe Türkiye'de yatırım yapan bir ABD şirketinin kullandığı yabancı yazılımlardaki bütün operasyonel süreçleri devralarak kendi yazılımlarımızı entegre ettik ve projeyi başarıyla tamamladık. Artık Türkiye'den bir yazılım kullanıyorlar. Firmanın İngiliz yöneticisinden teşekkürlerle dolu mektuplar aldık. Süreç bizi Orta Doğu'ya taşıdı ve orada çözümler üretmeye başladık. Geldiğimiz noktada ise bu firmaların Güney Afrika'daki süreçlerinin yönetilmesini konuşuyoruz. Yani yazılım ihracatı yapıyoruz. Röportaj: Sarper Erkılınç Twitter: @ersarper
11 Aralık 2012 12:12
DİĞER HABERLER