Gazeteci Ruşen Çakır, en güçlü dönemine yaşıyor gibi görünse de İslamcılığın Türkiye’de bittiğini ve temsilcisi olan AKP’nin de kuruluşundan bu yana en zayıf dönemini yaşadığını söyledi.
Viyana’da okurlarıyla buluşan Çakır, bugün AKP iktidarının ve medyasının önde görünen, İçişleri Bakanı Soylu ve Sabah yazarı Ergin Ardıç gibi isimlerinin İslamcılıkla hiç bir ilişkisinin olmadığını öne sürerek “Hatta aynı okuldan mezun olduğumuz Engin Ardıç’ın İslam’la da bir ilişkisi yok. Ama Erdoğan’ın en büyük destekçisi. Çünkü bugün Türkiye’de İslamcı bir iktidar yok, hatta AKP iktidarı bile yok, bir tek adam yönetimi var. Sadece Erdoğan var. Erdoğan da sadece iktidarını koruma, hayatta kalma mücadelesi veriyor” dedi.
Türkiye’de İslamcılığın taşıyıcısının Milli Görüş Hareketi olduğunu dile getiren Çakır, “İslamcılık AKP iktidarında bitti. Milli Görüş yok artık. İlk başlarda AK Parti’li ve AK Parti’ciler vardı. Artık onlar da kalmadı. Bu Türkiye İslamcılığının sonudur. İslamcılık bitti çünkü, o güne kadar veren (el) olan İslamcılar AKP döneminde alan (el) oldu. Milli Görüş döneminde insanlar Erbakan’ı ya da partiyi maddi, manevi destekliyordu. Altınını, takısını götürüp Milli Görüş’e veriyordu insanlar. Seçim çalışmaları, mitingler bu paralarla yapılıyordu. Şimdi AKP’li belediyeler mitinglere otobüs kaldırıyor, meydanda kumanya dağıtıyor. O kumanyalar olmasa birçok insan gitmez mitinge. AKP tabanı veren değil alan durumunda artık. Bir şey almazsa destek de vermez, vermiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de son birkaç yılda AKP iktidarı ile Gülen cemaati arasında bir savaş yaşandığını belirten Ruşen Çakır, “Bu savaşı AKP kazanıyor gibi görünse de iki tarafı da aşağı çekti. AKP büyük zarar gördü. Bugün Türkiye’de İslamcılığın bitmesi hatta son dönemde başlayan deizm tartışmalarında bu çatışmanın etkisi büyük” görüşünü dile getirdi.
Ruşen Çakır bir soru üzerine “Ben Fethullahçılığın bir Amerikan projesi olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Bana onların arkasında CIA’nın olduğunu düşündüğünü söyleyen ilk kişi sonra gitti Zaman’da yazar oldu. Türkiye’nin bir ilinde 3 öğrenci yetiştireceksiniz, o öğrenciler 30 öğrenci yetiştirecek, sonra yüzbinlerce insana ulaşacak… İstihbarat örgütleri bunlarla uğraşmaz, uğraşamaz. Ha ama, belli bir güce ulaştığı zaman da her istihbarat örgütü buna ilgi duyar, yararlanmaya çalışıyor. Bu aşamada da aslında kim kimi kullanıyor, ya da kullandı, hemen anlayamazsınız.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun hiç bir dönemle kıyaslanamayacağını dile getiren Ruşen Çakır, “Facebook’ta 20 takipçisi olan bir adamın mesajını beğenirseniz, kapınıza polis gelebilir. Bu, pencereden dışarıya bağırdığında seni kaç kişi duyarsa o kadar kişi, demektir. Ama bundan dolayı tutuklanabilirsin. Diğer yandan her dönemde doğru ve yalan arasında bir sınır vardı. Herkes doğruyu söylediğine insanları ikna etmeye çalışırdı. Şimdi herkes yalan olduğunu bildiği şeylere inanıyor. Ne olacak canım’ diyor, geçiştiriyor” şeklinde konuştu.
Kronos Haber