Geçtiğimiz günlerde biri Çorum diğeri Silivri cezaevinde olmak üzere iki mahkûm, tek kişilik hücrelerde yaşamını yitirdi. Hükümet, kaç kişinin hücrede tutulduğunu açıklamıyor. Uzmanlara göre, bu sayı 3 bini aşıyor.
"Yaşam şartlarım her geçen gün iyice kötüleşmekte ve ben kötüye doğru gitmekteyim. Yaşam hakkımın elimden alınmamasını, iyileştirilmesi için çoklu koğuşa alınmamı insaniyet namına talep ediyorum."
Bu satırlar, 27 Nisan 2019 tarihinde, Çorum Cezaevi'nde kaldığı tek kişilik hücrede yaşamını yitirdiği açıklanan KHK’lı öğretmen Muzaffer Özcengiz’e ait.
Ölümünden yalnızca birkaç gün önce, 22 Nisan’da Çorum İnfaz Hakimliği’ne mektup yazarak yardım isteyen 58 yaşındaki Özcengiz, "hiçbir gerekçe gösterilmeden" 14 aydır tek kişilik hücrede tutulduğunu anlatıyordu. Mektubunda tecrit koşullarının yarattığı sağlık sorunları nedeniyle intihar noktasına geldiğini yazan Özcengiz, bu satırları yazdıktan sadece birkaç gün sonra kaldığı hücrede can verdi.
İki yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Özcengiz, '12,5 yıl hapis cezası almıştı. Davanın Yargıtay süreci ise devam ediyordu. Yargıtay henüz söz konusu cezayı onamış değil. DW Türkçe mektuba, HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu'ndan ulaştı.
Muzaffer Özcengiz gibi tek kişilik hücrede kalan mahkûmlara ilişkin resmi bir sayı bulunmuyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, ülke genelinde tek kişilik hücrelerde bulunan mahkum sayısı tahmini olarak 3 bine yaklaşmış durumda.
Tek kişilik hücrede ölen tek mahkûm da Özcengiz değil. Son olarak 19 Nisan’da Birleşik Arap Emirlikleri adına Türkiye’de casusluk yaptığı gerekçesi ile tutuklanan emekli tuğgeneral Zaki Y.M Hasan’ın 30 Nisan'da Silivri Cezaevi’nde kaldığı tek kişilik hücrede intihar ettiği açıklanmıştı.
Yasalara göre yalnızca ağırlaştırılmış müebbet almış, 'terör örgütü yöneticiliği' ile yargılanan ya da disiplin cezası alanlara getirilen tek kişilik hücre cezasının, pek çok cezaevinde keyfi olarak uygulandığı iddia ediliyor.
Aileler sağlıklı bilgi alamıyor
DW Türkçe'nin Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği'nden (Tuhad-Der) edindiği bilgiye göre, tek kişilik hücre mahkûmlarının durumuna ilişkin, aileleri sağlıklı bilgi alamıyor. Dernek, özellikle son dönemde mahkûmlara getirilen görüş cezaları nedeniyle, mahûmların aileleriyle ilişkilerinin koptuğunu öne sürüyor. Avukatlara yönelik ise bir engelleme olmadığını belirten dernek, ancak savcılık emriyle bazı görüşmelerin kaydedilmesi nedeniyle avukat müvekkil görüşmelerinin zorlaştığına dikkat çekiyor.
Hükümet sorulara yanıt vermiyor
DW Türkçe olarak Adalet Bakanlığı Bilgi Edinme Bürosu’na başvurarak, "Ülke genelinde tek kişilik hücrede cezasını çeken toplam kaç mahkûm bulunuyor?" ve "Son dönemde tek kişilik hücrede hayatını kaybeden mahkûmlar oldu. Bu kayıpların nedeni neydi? Cezaevi koşullarının etkisi var mı?" sorularını sorduk. Ancak birkaç kez başvuruda bulunmamıza rağmen, Adalet Bakanlığı’ndan herhangi bir yanıt alamadık.
AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Usta Şahin’in Meclis’teki ofisi ile bağlantı kurduk ve cezaevi koşulları ile tek kişilik hücrede kalan mahkum sayısına ilişkin bilgi almak istedik. Ancak çabalarımıza rağmen, Şahin’in yoğun programı nedeni ile görüşme yapamayacağı yanıtını aldık.
"OHAL sonrası tek kişilik hücrede kalanların sayısı arttı"
Meclis’te cezaevi koşullarının iyileştirilmesi konusunda yoğun çalışmalar yürüten milletvekillerinden biri, HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu.
DW Türkçe'ye konuşan Gergerlioğlu, hükümet yetkililerinin cezaevindeki koşullar ve özellikle tek kişilik hücre uygulaması konusunda son birkaç yıldır hiçbir soruya yanıt vermediğine işaret ediyor. Özellikle OHAL sonrasında tek kişilik hücrelere konanların sayısında büyük bir artış olduğunu dile getiren Gergerlioğlu, "Ancak tam sayıyı bilmiyoruz. Adalet Bakanlığı bu konuda açıklama yapmıyor" diyor.
Tek kişilik hücrede kalan mahkûmlara yasalardaki tarifi aşan bir tecrit uygulandığını, havalandırma ve spor gibi haklarının bile ellerinden alındığını dile getiren Gergerlioğlu, "Cezaevlerindeki doluluktan dolayı, rahatsızlananların hastaneye sevkleri bile 6 ay gecikebiliyor. Yasaya göre bir mahkûmu disiplin cezası nedeniyle en fazla 20 gün tek kişilik hücrede tutabilirsiniz. Ama 25-26 aydır hücrede tutulan yüzlerce kişi olduğunu biliyoruz. Devlet eliyle, cezaevinde insan hakları askıya alınmış durumda" diye konuşuyor.
"Hücredekilerin sayısı 3 bini geçmiş olabilir"
Tek kişilik hücre cezasının en çok uygulandığı "ağırlaştırılmış müebbet" hükümlüleri üzerine çalışmalar yapan Sosyolog Ezgi Yusufoğlu, söz konusu uygulamanın idam cezasının 2002’de kaldırılmasının ardından, 2005 yılında uygulanmaya başladığını söylüyor. DW Türkçe’ye konuşan Yusufoğlu, tek kişilik hücrede kalanların günde 1 saat havalandırma hakkına sahip olduğunu, diğer mahkûmlar ile temaslarının yasak olduğunu ve yalnızca birinci derece akrabaları ile görüşebildiklerini anlatıyor.
Yusufoğlu’nun verdiği bilgiye göre, hücrede kalan mahkûmlar ile ilgili Adalet Bakanlığı tarafından yapılan son açıklama 21 Şubat 2014 tarihine ait. 5 yıl önce yapılan bu açıklamada 1327’si adli, 126’sı ise 'terör' suçlarından olmak üzere 1453 mahkûmun tek kişilik hücrelerde kaldığı bilgisinin verildiğini kaydeden Yusufoğlu, şöyle konuşuyor: "Son 2 yılda bu sayının kaça çıktığı ilgili yaptığımız hiçbir başvuruya yanıt alamadık. Eylül 2018’de İstanbul Başsavcılığı sadece İstanbul’da 700 kişinin ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandığını açıkladı. Bu da gösteriyor ki, şu anda ülke genelinde yaklaşık 3 bin, belki ondan da fazla mahkum tek kişilik hücrede tutuluyor."
"Toplu koğuşlardan da şikayetler artıyor"
Hapishanelerdeki hak ihlallerini araştıran Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) verilerine göre, son dönemde cezaevi koşulları nedeniyle mahkûmlardan gelen şikayetlerin sayısında büyük artış var. DW Türkçe’ye konuşan CİSST Yönetim Kurulu Üyesi Berivan Korkut, Elazığ Cezaevi’nde tutuklu bir mahkûmun üç yıldır tek kişilik hücrede tutulduğunu, ancak başvuru yaptıklarında cezaevi yönetiminin bunu 'tecrit' değil, 'tek başınalık' olarak tarif ettiğini söylüyor. Korkut, yalnızca tek kişilik hücrelerde değil, toplu koğuşlarda da ağır hak ihlalleri yaşandığını öne sürüyor..
Korkut, mektuplara el konulmasından, görüş ve telefon hakkının kısıtlanmasına, tuvalet ve banyo gibi ihtiyaçların karşılanamamasından dönem dönem şiddet kullanılmasına kadar pek çok şikayet aldıklarını söylüyor. Uygulamalara aykırı olarak havalandırmaların üzerine bile tel örgü çekildiğini, temiz havanın engellendiğini dile getiren Berivan Korkut, "Adalet Bakanlığı, bu konularla ilgili hiçbir başvurumuza ve bilgi talebimize yanıt vermiyor" diyor.
Tutuklu ve hükümlü sayısında patlama
Türkiye’de özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlü sayısında patlama yaşandı. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2018 sonu itibariyle ülkede 303’ü kapalı olan toplam 385 cezaevinde 258 bin 660 mahkûm bulunuyor.
Cezaevlerinin mevcut kapasitesi ise 111 bin iken, ranzalara kat çıkma ve yer yatağı gibi düzenlemelerle kapasite 220 bin civarına çıkarıldı. Ancak mevcut durumda hala kapasiteyi aşan yaklaşık 40 bin mahkûmun koğuş ve hücrelerde nasıl kaldığına dair net bir açıklama bulunmuyor. Hükümet üyelerinden dönem dönem yapılan açıklamalarda ise yaklaşık 100 yeni cezaevi yapımının hızla sürdüğü belirtiliyor.