Türkiyenin Kırgızistandaki yatırımları tarihteki yerini alıyor

Türkiyenin Kırgızistandaki yatırımları tarihteki yerini alıyor -TİKA Bişkek Koordinatörü Hakan Ergün: -TİKA, ortak değerlere sahip olduğumuz ülkeler başta olmak üzere birçok bölge ve ülkede Türk dış politikasına yardımcı bir aracı
ESKİŞEHİR (A.A) - Mürsel Çetin - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Bişkek Koordinatörü Hakan Ergün, Türkiyenin Kırgızistandaki yatırımlarının şehir tarihine altın harflerle yazıldığını belirterek, TİKA, ortak değerlere sahip olduğumuz ülkeler başta olmak üzere birçok bölge ve ülkede Türk dış politikasına yardımcı bir aracı haline gelmiştir. 21 yıl içerisinde Orta Asyada gösterdiğimiz başarıdan dolayı, kurumun, ulaştığı coğrafya her geçen gün gelişti dedi.
     Ergün, Eskişehirin 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti hazırlıkları kapsamında Kırgızistanda temaslarda bulunan Eskişehir Valisi Kadir Koçdemirin ziyareti sırasında AA muhabirine yaptığı açıklamada, TİKA Bişkek Program Koordinasyon Ofisinin 21 yıldır Bişkekde faaliyet gösterdiğini ve en eski koordinasyon merkezlerinden birisi olduğunu bildirdi.
     TİKAnın kuruluş amacının Orta Asyadaki 5 Türk Cumhuriyetinin batılı sisteme entegre olması, çağdaş demokrasi seviyesine ulaşması, serbest piyasa ekonomisinin oluşması konusunda yardım etmek olduğunu anımsatan Ergün, şöyle konuştu:
     TİKAnın, 1992de, bağımsızlığını yeni kazanmış Türk cumhuriyetlerinin dünyayla entegrasyonunu desteklemek için 6 ülkeyle sınırlı kuruldu. Ülkemizin 1990lı yıllarda Orta Asya konusundaki ilk önceliği genç Türk devletlerinin uluslararası toplum tarafından kabul edilmesi olmuştur. Türkiye, Orta Asyada yeni kurulan ülkelerde yaşayan soydaşlarımız için sosyal, ekonomik ve kültürel alanda birçok çalışma yapmıştır. İlk başta yapılan yardımlar zaman içinde uzun soluklu projelere, kalkınma merkezli işbirliği çalışmalarına dönüşmüştür. Bölgede yapılacak faaliyetleri ve dış politika önceliklerini uygulayacak, koordine edecek bir organizasyon ihtiyacı doğmuş ve bu doğrultuda TİKA, 1992 yılında kurulmuştur. Dış politikamıza aktif politika anlayışının yerleşmesiyle TİKA, ortak değerlere sahip olduğumuz ülkeler başta olmak üzere birçok bölge ve ülkede Türk dış politikasına yardımcı bir aracı haline gelmiştir. 21 yıl içerisinde Orta Asyada gösterdiğimiz başarıdan dolayı, kurumun, ulaştığı coğrafya her geçen gün gelişti. TİKA, Orta Asyadan sonra Balkanlar, Ortadoğu, Afrika ve Asyaya yöneldi.
    
     -Kırgızistan, Türkiyenin kalkınma yardımları içerisinde birinci ülke-
    
     Ergün, TİKAnın bütçesinin, çalışan sayısının, etkinliğinin her geçen arttığına dikkati çekerek, Kırgızistan Ofisi olarak son iki yıldır Orta Asyadaki en yoğun faaliyet gösteren ofis konumundayız. Şu anda Kırgızistan, Türkiyenin kalkınma yardımları içerisinde birinci ülke. Bundan önce Afganistan birinci ülkeydi, son iki yıldır Kırgızistan, Afganistanın önünde. Bunun da sebebi, Türkiye ile Kırgızistanın ilişkilerinin her geçen gün artarak devam etmesi dedi.
     1990lı yıllarda UNESCOnun bir öngörüsünü hatırlatan Ergün, şöyle devam etti:
     Kırgızcayı, 20 yıl içinde kaybolacak diller arasına koymuştu. Çünkü, Sovyetler Birliği döneminde ortak bir Sovyet insanı yaratmak için bütün Sovyet coğrafyasında Rusçanın anadil olarak kabul edilmesine yönelik bir çalışma olmuş. Ruslar, Kırgızistan ve Kazakistanda bunda da çok ciddi yol almış. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ülkedeki bütün entellektüel, bürokratik kesim, iyi derecede Rusça konuşan, Kırgızcayı neredeyse bilmeyen insanlardan müteşekkildi. 1990lı yıllarda ciddi bir tehlike vardı. Türkiye ve Kırgızistan, bu konuda çok ciddi akıllı bir yatırım yaptı. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi kuruldu. Kırgızca, yok olmuş bir dil değil. Kırgızcanın çok saygın üniversiteleri var. Kırgızca, bir eğitim, bir bilim dili. Bizim kalkınma yardımlarımızada özellikle Manas Üniversitesi aracılığıyla ülkeye yapmış olduğumuz bu transferlerin çok ciddi etkisi var. Bu yıl Türkiye, Manas Üniversitesi eliyle Bişkekte 30 milyon dolarlık bir yatırım yapıyor. Yeni fakülteler inşa ediyoruz, yeni yurtlar inşa ediyoruz.
    
     -Türkiyeden Kırgızistana eğitim ve sağlık desteği-
    
     Türkiyenin Kırgızistanda, TİKA aracılığıyla hayata geçirdiği proje sayısının geçen yıl 40 olduğunu vurgulayan Ergün, Türkiyenin Kırgızistana eğitimden sağlığa, temiz içme suyundan inşaata kadar pek çok alanda destek veren TİKAnın, Kırgızistanda hayata geçirdiği projelerden eğitim ve sağlık için olanlarının dikkati çektiğini aktardı.
     TİKAnın Oş şehrinde 150 kişilik hastane inşaa ettiğini dile getiren Ergün, şunları söyledi:
     TİKA, Kırgızistanın bazı köylerinde de temiz su temini konusunda çalışmalar yaptı. TİKAnın 2012 yılında Kırgızistanda yaptığı projeler içerisinde büyük çoğunluğu eğitim yardım ve yatırımları oluşturuyor. Oş kentinde 850 kişilik devlet okulu inşa eden TİKA, tam donanımlı okulun tefrişat ve teknik ekipmanlarının da teminini sağladı. Kırgızistanda birçok okulun ve yurt binasının tadilatını ve tefrişatını gerçekleştiren TİKAnın Polis Eğitim Projesi kapsamında Kırgız polisi için iki ülkede verdiği eğitimler devam ediyor. Geçen yıl ofis olarak ciddi yatırımlarımız oldu. 1000 kişilik bir okul inşaa ettik, hastane inşaa ettik. Pek çok uzmanı Türkiyede eğittik. Çok sayıda okula destek verdik. Pek çok hastaneye ekipman sağladık. Bunların da yaklaşık tutarı 10 milyon doları buldu. Bir önceki yılda bu kadar yatırım yapıldı.
    
     -Türkiyenin Kırgızistandaki yatırımları-
    
     Ergün, Kırgızistanın son 7 yıl içinde iki devrim geçirdiğini, bir etnik çatışmaların ardından iç çatışmanın eşiğinden dönmesinin ardından Türkiye vatandaşlarının hızlı çalışmalarından ötürü halkın sevgisini kazandıklarına değinerek, Türkiyenin Kırgızistandaki yatırımlarının şehir tarihine altın harflerle yazıldığına işaret etti.
     TİKA, Kırgızistanın güneyindeki Oş eyaletinde Nookat ilçesindeki 6 köyün içme suyu ihtiyacını karşılayan bir projeyi tamamladığını hatırlatan Ergün, şunları kaydetti:
     Kırgızistana yatırımlarımızın çeşitlenmesi, Türkiyenin Kırgızistana ayırtmış olduğu 106 milyon dolarlık krediyle birlikte, TİKAnın yatırımlarında, Kırgızistan ikinci sıradan birinci sıraya çıktı. Kırgızistan ve Türkiye ilişkileri de Orta Asyada birinci seviyede. Maalesef diğer cumhuriyetlerimizde bu kadar yoğun, bu kadar kardeşçe ilişkilerimiz henüz istediğimiz seviyeye ulaşmış değil. Kırgızlar bu konuda açıklar. Bugün, köylü Kırgıza da sorsanız, okumuş Kırgıza da sorsanız söyleyeceği şey şudur; Biz Türkiyedeki kardeşlerimizle Türk atanın çocuklarıyız, Biz Türk Dili halklarız, hepimiz. Türkistan bizim atayurdumuz. Bu konuda hiçbir itirazları olmaz. Bu bilinç Kırgızistanda var. Kırgızistanda bugün birinci dil Kırgızca, sonra Özbekçe ve Rusça geliyor. Bunun ardından en çok bilinen dil şu anda Türkçe. Her yıl Türkçe Dil Öğretimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÖMER) yaklaşık 600 öğrenci mezun ediyor. Türk okullarından şu anda 15 lise, 7 ilkokul var. İki üniversite var. Burada çok sayıda küçük ve orta ölçekli Türk işletmesi var, bunların oluşturduğu bir istihdam var. Türkçe, Kırgızistanda en çok bilinen dil haline geldi. İnsanların talebi var, öğrenmek istiyorlar. Kırgızca, Türk Dil Kurumuna göre Türkçenin şivesi, lehçesi değil. Çok uzak da diller değil.
    
     -Eskişehirin 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği-
    
     Eskişehirin 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliğinin bir fırsat olduğunu dile getiren Ergün, şu ifadeleri kullandı:
     Aslında bizim kültürlerimiz bir. Kırgızistandan ötede Uygurlar var. En doğu da Kırgızistan, en batı da Anadolu Türklüğü var. Bu iki topluluk arasında çok büyük bir fark yok. Ama Türkiyede yanlış bilinen pek çok doğru, doğru bilinen pek çok yanlış var. Bunun için Eskişehirde, Türk Dünyasının bir nüvesi. Türk Dünyasının bir çok bölgesinden göç almış bir şehir. Bu yıl içerisinde gerçekleştirilecek faaliyetlerle ortak kültürel değerlerin yüceltilmesine yönelik bir fırsat olacağını düşünüyorum. Özellikle Türkistan dediğimiz bu coğrafyada Ruslar, uzman eliyle, ciddi, titizlikle, bir olan, beraber olan bu milleti bölmüşler. Hepsine farklı farklı tarihler, kültürel öğeler oluşturmuşlar. Örneğin, Kırgız ve Kazak kültürleri birbirlerine çok yakın, aynı millet. Ama Kırgızlara demişler ki; kopuz senin sazın, Kazaklara demişler ki; dombra senin sazın. Bunu kabullendirmişler. Aslında kopuz da, dombra da, bağlama da bütün Türk dünyasının ortak sazları, ortak değerleridir. Manas sadece Kırgızın değil, bizim de atamız. Oğuzhan sadece bizim değil, Kırgızın da atası. Bunların yeniden neşet etmesi, yeniden hayat bulması için bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Kırgızistandaki bütün kurum ve kuruluşlara bundan bahsettiğimiz zaman heyecanla bekliyorlar. İnşallah 2013 çok verimli geçer, hem Eskişehirin tanıtımına hem de Türk dünyasında ortak kültürel bir yapının kavuşmasına vesile olur.
    
     Yayıncı: Mürsel Çetin
14 Şubat 2013 11:30
DİĞER HABERLER