Türkiye ilk kez halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçmek için sandık başına giderken toplumun farklı kesimleri demokrasi ve hukuk çağrısı yaptı.
Siyasetçi, yazar, aydın, işadamı, sanatçı ve sporcular, kimsenin ötekileştirilmediği, hukuk ihlallerinin yaşanmadığı, demokratik ve özgür bir Türkiye arzusunu seslendirdi. Ortak temenni ise ülkenin bir an önce huzura kavuşması.
Bugün Türkiye tarihî bir dönüm noktasında. Yaklaşık 53 milyon seçmen sandık başına gidiyor. Gergin geçen bir propaganda döneminin ardından, üç aday, Çankaya Köşkü’ne çıkmak için ilk kez halktan vize istiyor. Sandık başına giderken SP lideri Mustafa Kamalak’tan gazeteci-yazar Cengiz Çandar’a, sanatçı Belkıs Akkale’den sinema eleştirmeni Atilla Dorsay’a, her kesimden demokrasi ve hukuk çağrısı geldi. Geçmişte sancılı süreçler yaşayan Türkiye’nin demokratik kazanımlarının korunması ve daha da ileriye götürülmesi için herkesin, özellikle cumhurbaşkanı seçilecek adayın üzerine düşen görevi yapması gerektiğini hatırlatan siyasetçi, işadamı, yazar, sanatçı, sporcu ve aydınlar, kimsenin düşünce ve inancından dolayı kınanmadığı, hak ve özgürlüklerin alanının genişletildiği, insanların gelecek endişesi duymadığı, hukuk ihlallerinin yaşanmadığı demokratik ve özgür bir Türkiye arzusunu seslendirdi. Seçim sürecinde oluşan kutuplaştırıcı dilin bir an önce terk edilmesi gerektiği vurgulanan çağrıda, toplumdaki korku ve kaygıların giderilerek huzurun sağlanması, Türkiye’nin hak ettiği evrensel demokrasi ve hukuk kriterleriyle yoluna devam etmesi gerektiği dile getirildi.
Mustafa Kamalak (SP lideri): Türkiye’nin birliğe, bütünlüğe, kardeşliğe ve huzura ihtiyacı var. 11 Ağustos itibarıyla da böyle bir Türkiye özlediğimi belirtmek isterim. Belli bir imza ile halkın da aday gösterme hakkının olması lazımdı. Önümüzdeki dönemde bu tür eksikliklerin giderilmesi öncelikli temennimizdir.
Burhan Özfatura (Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı): Mutlaka oy vermek lazım. Ve oy verirken de iyi düşünmek lazım. Gerçek demokrasiyi mi istiyoruz, yoksa tek adam yönetimini mi istiyoruz? Ona göre karar vereceğiz. Durum çok açık ve net. Biri, huzuru ve demokrasiyi vaat ediyor, diğeri ise devamlı olarak intikam senaryolarını dile getiriyor. Hukuk dışı uygulamaları sürdürüyor.
Ümmet Kandoğan (Eski DYP Milletvekili): 12 yıldan beri Türkiye çok gerildi. Vatandaşların önünde büyük bir imkan var. Bu imkanı kullanırken tercih edecekleri en önemli husus kim hangi cumhurbaşkanı adayıyla huzur bulur, sükunet bulur, 76 milyonu kim kucaklar? Herkesin bu özellikteki kişiyi tercih ederek kullanacağı inancındayım.
Altan Tan (HDP Diyarbakır Milletvekili): Türkiye’nin sorunları, çözümlenmemiş bir şekilde ortada duruyor. Kazanan kim olursa olsun, neticede yeni bir anayasada bir toplumsal uzlaşma sağlanması lazım. Bunu yaparsa Türkiye rahatlar, yapamazsa sıkıntılar giderek devam eder.
Mahmut Duyan (Eski CHP Mardin Milletvekili): 11 Ağustos’tan sonra demokratik ve insan halklarından yana tavır koyan bir Türkiye istiyoruz. Ama maalesef bunların olması biraz zor görünüyor. Özgürlükler için mutlaka adım atılması gerekir.
Muzaffer Sayın (CHP Diyarbakır İl Başkanı): Ortadoğu’da saygınlığı artan bir Türkiye olmalı. Hiçbir ülkede büyükelçilik personelinin esir düşmediği ve hayatlarının tehlikede olmadığı bir Türkiye istiyoruz.
Abdullah Demirbaş (Eski Diyarbakır Sur Belediye Başkanı): 12 Eylül Anayasası ile yönetilmek Türkiye için ayıptır ve kara bir lekedir. Parlamento zaman kaybetmeden yeni bir anayasa yapmalıdır. Çünkü Türkiye’nin artık sabrı yok. Ayrıca çözüm süreci mutlaka geliştirilmelidir.
Bülent Şarlan (Çanakkale Baro Başkanı): Pazartesi ilk turda seçilecek kişi, tüm Türkiye’yi kucaklayan, her zaman hukukun üstünlüğüne saygı gösterecek bir Türkiye oluşturmalı. Türkiye hukuk devleti ise hukukun işletilmesinden yanayız.
Ahmet Faruk Ünsal (Mazlumder Başkanı): Bizim görmek istediğimiz cumhurbaşkanı özgürlükleri genişleten ve kuvvetler ayrılığına sıkı sıkıya bağlı olmalıdır. Türkiye’yi rahatlatacağı ve Ortadoğu’da rol model bir cumhurbaşkanı olacağını düşünüyorum.
Prof. Dr. İzzettin Doğan (Cem Vakfı Başkanı): Şeffaflık içinde, yönetimlerin riya kullanılmadan, ikiyüzlülük sergilemeden samimiyetle, söylediklerinin arkasında duran yöneticilerin bir demokratik anlayış içerisinde yönetecekleri bir Türkiye’yi görmek istiyorum.
Cengiz Hortoğlu (Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı): Türkiye’de seçim sürecine girildiğinden beri herkes birbirine çok kırıcı, çok ağır söylemlerde bulundu. Seçimlerden sonra seçilecek cumhurbaşkanının kesinlikle Anayasa’nın belirlemiş olduğu çizgi içerisinde, parlamenter rejiminin gereğinin yerine getirilmesi ve demokrasiye sahip çıkılması gerekiyor.
Cafer Solgun (Yüzleşme Derneği Başkanı): Gidişat açısından 11 Ağustos’tan itibaren Türkiye’nin yakın geleceğinin parlak görünmediğini düşünüyorum. Fakat uzun vadede de Türkiye’nin geleceğini karartan nedenlerin mutlaka aşılacağını düşüyorum. 10 Ağustos’ta halk ilk kez cumhurbaşkanını seçecek ama böyle eşitsiz ve adil olmayan şartlarda bir seçim, demokrasi iddiasındaki bir ülkede görülmemiştir.
Tek adamlık değil, demokrasi kazanmalı
Oktay Vural (MHP Grup Başkan Vekili): Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü koruyacak, onu tehdit etmeyecek bir cumhurbaşkanı. Hukuk devletine, demokrasiye, özgürlüklere ve insan haklarına sahip çıkan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden, sadece kendi seçmenini değil milletin tamamını temsil eden bir cumhurbaşkanı olması en büyük temennimiz.
Mehmet Bekaroğlu (Eski Refah Partisi Rize Milletvekili): Halkın yüzde ellisi tek adam yönetimini kafasına koymuş. Sert, toplumu kutuplaştıran bir adamı Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne taşıyacak gibi gözüküyor. İnsanlar sandığa gitmeli ve oy kullanmalı.
Cengiz Çandar (Gazeteci-yazar): Türkiye son yıllarda giderek otoriterleşti. İnşallah bu seçim Türkiye’yi daha fazla otoriterleştirmez ve demokrasi kazanır.
Ali Bulaç (Gazeteci-yazar-sosyolog): Sosyal ve toplumsal barışın korunduğu, Ortadoğu ve İslam dünyasında iyi ilişkilerin kurulduğu bir Türkiye arzu ediyorum. Fakat çok fazla bu konuda ümitvar değilim. Daha ağır bir sınavdan geçeceğimiz anlaşılıyor. Ama inşallah Türkiye toplumu, ferasetiyle, dinamiğiyle aşacak. Bu konuda da ümitsiz değilim.
Şahin Alpay (Yazar): Türkiye’nin önünde bir demokrasi mücadelesi açılıyor. Tek adamlık değil demokrasi kazanmalı.
Yavuz Baydar (Gazeteci): Avrupa Birliği doğrultusundaki reformların var gücüyle tüm hızıyla devam ettiği, hak ve özgürlüklerin iyice genişletildiği, toplumun farklı kesimlerinin taleplerine, beklentilerine ve umutlarına karşılık verildiği, hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancın eskiye göre çok daha güçlü olduğu bir Türkiye bekliyorum.
Kazım Güleçyüz (Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Türkiye’de demokrasinin, hukukun nefes aldığı bir güne uyanmayı diliyorum. Bir tarafta devletin ve iktidarın bütün imkanlarını kullanarak yürütülen bir kampanya var. Öbür tarafta bu imkanlardan mahrum olarak kampanyalarını yürütmeye çalışan adaylar var. Umarım bu adaletsiz seçimden sessiz milyonlar adil bir sonuç çıkarabilir.