Türkiye'nin yüreğine kor gibi düşecek haber

Türkiye'nin yüreğine kor gibi düşecek haber
Hükümetin 17 Aralık’tan sonra başlattığı ‘cadı avı’ dramatik sonuçlar vermeye başladı.

12 Mayıs’ta intihar eden polis memuru Emirhan Niyazi Paçacı, bu avın kurbanlarından biri. Baba Kadir Paçacı, ‘cemaatçi’ olduğu iddiasıyla tayin edilen oğlunun baskılara dayanamadığı için canına kıydığını açıkladı.

Mayısın ikinci haftasında intihar eden polis memuru Emirhan Niyazi Paçacı’nın 17 Aralık soruşturmasından sonra başlatılan ‘cadı avı’na kurban gittiği ortaya çıktı. 26 yaşında hayata veda eden polisin babası Kadir Paçacı, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda görev alan oğlunun ‘cemaatçi’ diye tayin edildiğini, yeni yerinde maruz kaldığı baskılara da dayanamadığını söyledi. Paçacı oğlu ile yaptığı son görüşmeyi şöyle anlattı: “Bir gün Niyazi eve, yüzü benzi atmış halde geldi. Ben de artık olup bitenleri anlatmasını istedim. ‘Baba, işyerinde her gün paralelci, cemaatçi, sofi, 5 vakit namaz mı kılıyorsun, arabanı Fethullah Gülen mi aldı, diyerek dalga geçiyorlar. Artık dayanacak halim kalmadı.’ diye dert yandı. Defalarca müfettiş sorgusundan geçirildi. Oğlum bu baskıyı, yaftalamaları gururuna yediremedi.” Kendisinin MHP delegesi olduğunu belirten Paçacı, Cemaat’le  de ilişkileri bulunmadığını ifade etti. Oğlunu intihara sürükleyen görevlilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağını kaydetti: “İlk başvuruyu eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Güler hakkında yapacağım.” Niyazi Paçacı, Barış Güler’in avukatını gözaltına alan ekipte yer aldığı için Mali Şube’den İstanbul Hassas Bölgeleri Koruma Müdürlüğü’ne tayin edilmişti.

  17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası başta Emniyet olmak üzere bütün kurumlarda cadı avı başlatıldı. İlk olarak soruşturmayı yürüten Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ile İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı açığa alındı. Ardından da meslekten ihraç edildi. Saygılı ve Çakallı ile birlikte aynı şubede görev yapan onlarca emniyet mensubu da benzer gerekçelerle tasfiye edildi. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Mali Şube ekiplerine baskısı ise devam etti. 17 Aralık soruşturmasında adli kolluk olarak görev yapan ya da değişik ithamlarla suçlanan emniyet mensupları hakkında sürekli soruşturmalar açıldı. Ağır suçlamalar karşısında birçok polisin psikolojisi bozuldu. İstanbul Mali Şube’de görevli genç polis memuru Emirhan Niyazi Paçacı da baskılara dayanamayarak 12 Mayıs’ta intihar etti.

Paçacı’nın annesi Selvihan ve babası Kadir Paçacı, oğlunu ölüme sürükleyen baskıyı Zaman’a anlattı. Oğullarının kucaklarında can verdiğini belirten acılı aile, yaşananlar karşısında oldukça öfkeli. Oğlunu intihara sürükleyen sürecin 17 Aralık’ta başladığına işaret eden baba Paçacı, “O sabah 05.30 sularında evden çıktı. Şubede kendisinin de içinde olduğu ekibe gözaltına alınacak kişilerle ilgili bir zarf verilmiş. Bunlar da ekipleriyle belirlenen adresten Barış Güler’in avukatını gözaltına almışlar. Avukatın, Güler’in avukatı olduğunu da gece öğrenmişler. Ancak olaydan bir gün sonra ciddi bir baskı olmuş. Oğlum bana, ‘Baba vallahi Barış Güler’in avukatı olduğunu ben de arkadaşlarım da bilmiyorduk.’ dedi. Ancak ben ‘görevinizi yaptınız’ diye kendisini teskin ettim.” diyor.

BEŞ VAKİT NAMAZ KILMAK SUÇ MU?

Ailenin verdiği bilgilere göre, soruşturmadan birkaç gün sonra Niyazi’nin Kağıthane’de bulunan Hassas Bölge’ye tayini çıktı. İlerleyen günlerde Niyazi’nin üzerindeki baskılar arttı. 17 Aralık süreciyle ilgili soruşturma yürüten müfettişler, diğer arkadaşları gibi kendisini de birkaç defa ifadeye çağırdı. ‘Hükümeti devirme’ talimatını kimden aldıkları yönünde kendilerine sorular yöneltildi. Ancak genç polis, kendilerinin sadece görevlerini yaptıklarını ve hükümeti devirme gibi bir düşüncelerinin olmadığını kaydetti.

Baba Paçacı, baskılar artınca, kafasını dinlemesi için oğlunu bir hafta izin aldırarak İstanbul’dan Ankara’ya getirdiğini belirtiyor. Ancak izin dönüşü baskılar bitmedi. Baba Paçacı, sonraki süreci ise şöyle aktarıyor: “Bir gün Niyazi eve yüzü benzi atmış halde geldi. Ben de daha fazla dayanamayarak onu karşıma aldım ve olup bitenleri anlatmasını istedim. Kendisi, ‘Baba her gün ben ve arkadaşlarımla ‘paralelci, cemaatçi, sofi, 5 vakit namaz mı kılıyorsun? Arabanı sana Fethullah Gülen mi aldı?’ diyerek dalga geçiyorlar. Saygımdan bir şey diyemiyorum. Artık dayanacak halim kalmadı.’ diyerek dert yandı. Allah aşkına namaz kılmak bu ülkede suç mu? Oğlum bu yaftalamaları gururuna yediremedi. Açık söyleyeyim, benim oğlum cemaatçi memaatçi değil. Ben MHP Yenimahalle üst kurul delegesiyim. Allah Kur’an aşkına ne benim ne de evladımın ne Fethullah Gülen ile ne de Cemaat’le bağımız söz konusu.”

Kadir Paçacı, tek amacının ise oğlunun itibarının iadesi olduğunu vurgulayarak, “İftiralarla insanlar mağdur ediliyor. Şayet birilerinin hükümeti yıkma gibi bir düşüncesi varsa, bu kişiler belirlenip acilen yargıya teslim edilmeli.” talebinde bulunuyor. Anne Selvihan Paçacı da son dönemde gündeme gelen ‘paralel yapı’ yaftalamalarına tepki gösteriyor. Kendisinin resmî bir kurumda yıllarca temizlik elemanı olarak çalıştığına ve evladını da buradan kazandığı helal parayla büyüttüğüne vurgu yapan acılı anne, oğlunun intiharına sebep olan kişilere hakkını helal etmediğinin altını çiziyor.

PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRDÜĞÜ YALANLANDI

Öte yandan Emirhan Niyazi Paça-cı’nın intiharına ilişkin bazı internet siteleri ile sosyal medyada bir hesapta psikolojik tedavi gördüğü yönünde mesajlar yer aldı. Ancak, bu bilgiyi ailesi gibi emniyet kaynakları da yalanladı. Psikolojik tedavi gören ve ağır ilaç kullanan emniyet mensuplarının silahlarının el konularak idari göreve alındığını aktaran kaynaklar, “Niyazi, Mali Şube’den alınarak Hassas Bölge’ye verildi. Orada da koruma birimindeydi. Şayet bu şahıs orada silahıyla görev yapıyorsa ciddi bir psikolojik sorun yoktur.” değerlendirmesinde bulunuyorlar.

Polis memuru Paçacı ile birlikte Mali Şube’de görev yapan idareciler de bu bilgiyi yalanladı. Psikolojik tedavi gören ve ağır ilaç kullanan şahısların mutlaka takip altında tutulması gerektiğini aktaran üst düzey emniyet yetkilileri şunları aktardı: “Söz konusu olaylarda ilaç kullanan ve tedavi gören personelle ilgili Personel Şube ve Sağlık Şube’ler gerekli çalışmayı yapar. Yapılan tetkiklerde personelin hastalığının ağır olması durumunda silahına anında el konulur. Ve kendisi pasif bir göreve getirilir. Masa başında görev verilir. Özellikle psikolojik tedavi gören bir kişi asla koruma birimlerinde de görevlendirilmez.”

Aileye ‘konuşmayın’ baskısı

Emirhan Niyazi Paçacı’nın intiharının ardından aile, bazı gazete ve televizyonlara çıkarak seslerini duyurmak istedi. Bu kapsamda Zaman’a konuşan aile, yakınları tarafından baskıya maruz kaldı. Akrabaları, Paçacı ailesinin konuşmasının AKP’ye zarar vereceği endişesiyle sessiz kalmaları yönünde telkinlerde bulundu. Anne Selvihan Paçacı, “Konuşman oğlunu geri mi getirecek? Bunlar senin oğlun üzerinden rant elde etmeye çalışıyorlar.” diyerek susturulmaya çalışıldı. Acılı baba ise konuşması gerektiği yönünde görüş beyan etti. Oğlunun yaşadığı mağduriyeti gündeme getirdi. Ancak Zaman’a konuşan Kadir Paçacı, görüşmenin üzerinden daha birkaç saat geçmeden aile üyeleriyle yaptıkları görüşme sonucunda haberin yayımlanmamasını istedi. Yaşanılan bu durum, siyasetin, acıların bile önüne geçtiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

03 Haziran 2014 08:45
DİĞER HABERLER