TR724.com internet sitesinde yer alan Türkiye'nin işkence raporu serisinde 4. gün ...
İşkence nedeniyle her geçen gün yeni ölümlerin yaşandığı Türkiye’de, geçmiş dönemlerden farklı olarak işkenceci polisler, sosyal medya üzerinden yaptıkları işkenceleri ifşa ediyorlar. IŞİD’ın vahşi yöntemlerini kamera kaydına alıp sosyal medya hesaplarından paylaşmasına benzer bu durum, pek çok işkencecinin kimliğinin de deşifre olmasını sağlıyor.
15 Temmuz’la birlikte başlayan işkenceleri anlattığımız yazı dizimizin dördüncü bölümünde işkenceciler ve kimlikleri üzerinde duracağız.
İşkence ekibinde öne çıkanlar Ankara ve İstanbul’da iki başkomiser. İkisi de askerlere işkence yapmak için özel olarak görevlendirilenlerden. Ankara Emniyeti’nde görevli Komiser U. Ö., gözaltına alınan generallerin işkenceli sorgusunu yönetti. Org. Akın Öztürk’ün işkenceli seansına katılan Komiser U.Ö., gözaltına alınan generallere şişe soktuğunu bizzat kendisi anlatıyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Başkomiser A.K. ise, gözaltına alınan SAT komandolarını Emniyet Müdürlüğü yerine ormanlık bir alana elleri arkadan kelepçeli ve birbirlerine bağlı biçimde götürdü. SAT komandolarına ormanda günlerce ağır işkence yaptı. Pek çok komandonun vücudunda iyileşmesi mümkün olmayan hasarlar meydana geldi.
Tecavüzcü Polisler
Gözaltına alınan E.B.’nin makatına sert bir cisim sokarak bağırsaklarının patlamasına ve yoğun bakıma kaldırılmasına neden olan Antalya KOM Şube Görevlileri: C.T., R.A.T., M.B, S.Y., M.T.G., T.K.
Emniyet Müdürü E.P.: Şanlıurfa’da gözaltına alınanları günlerce 40 derecenin üzerinde sıcakta toplu halde spor salonunda tutulmaları emrini verdi. Banyo, tuvalet ve yiyecek kısıtlaması getirildi ve yatak, battaniye gibi ihtiyaçlar karşılanmadı.
Emniyet Müdürü V.Ö. (Kars Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü): Gözaltına alınan Emniyet Amiri E. K.’ye keyfi biçimde ağır spor hareketleri yaptırarak kalp spazmı geçirmesine neden oldu.
Emniyet Amiri Ö.F.G. (İstanbul Emniyet Müdürlüğü): Gözaltına alınan asker, hakim ve savcılara ağır işkence uyguladı.
GÖKHAN AÇIKKOLLU’YU ÖLDÜRENLER
İstanbul’da özel bir işkence ekibi kuruldu. Terörle Mücadele, Narkotik gibi farklı şubelerden “trol” zihniyetli polisler bir araya getirildi. Yetkileri olmadığı halde gözaltına alınanlardan istediklerini sorguya alıyorlar. Tek sorgu yöntemleri ise işkence. İşkence ekibinin belli başlı isimleri şunlar:
Emniyet Amiri F.A. (İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü): Gözaltında hayatını kaybeden öğretmen Gökhan Açıkkollu başta olmak üzere gözaltını alınan asker, hâkim ve savcılara işkence işkence yaptı.
Polis komiseri A.S. (İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü): Gözaltında hayatını kaybeden Gökhan Açıkkollu başta olmak üzere İstanbul’da gözaltını alınan çok sayıda isme işkence uygulamıştır.
Polis Memuru İ.G. (Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü): Gözaltında hayatını kaybeden Gökhan Açıkkollu’ya işkence yaptı. İşkence ekibinin parçasıydı.
Başkomiser M.S. (İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü): Gözaltında hayatını kaybeden Gökhan Açıkkollu’ya işkence uygulayan bir diğer polisti.
HAKİM VE SAVCILARA İŞKENCE EKİBİ
Emniyet Amiri H.K. (İstanbul Mali Şube Müdürlüğü): Gözaltına alınan asker, hakim ve savcılara ağır işkence uyguladı.
Başkomiser C.A. (İstanbul Emniyet Müdürlüğü): Gözaltına alınan asker, hakim ve savcılara ağır işkence uyguladı.
KADINLARA ZORLA BAŞLARINI AÇTIRDILAR
Çanakkale Organize Şubeden S.G., Polis Memuru G.G., Polis Memuru E.A., Çanakkale’de gözaltındaki kadınlara zorla başlarını açtıran isimler. Ayrıca bu ekip Akademisyen S. T.’ye işkence yaparak zorla ifadesini aldı.
KAYIP ÖĞRETMEN İŞKENCE EDİLMİŞ OLARAK BULUNDU
Coğrafya Öğretmeni D. K., İzmir Aliağa Jandarma Karakolu’nda avukat dahil hiç kimse ile görüştürülmeden 14 gün boyunca tutuldu. Ardından ailesine bilgi verilmeden Aliağa Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Ailesi dördüncü günün sonunda D.K.’yla görüşebildiğinde, gözleri ve suratının çeşitli noktaları dayaktan morarmış vaziyetteydi. Darp raporu verilmesin diye bu süre boyunca doktorla görüştürülmemişti ve avukatsız olarak saatler boyu işkenceli sorgudan geçirilmişti. D.K.’dan haber alabilmek için emniyete her gidişinde ağır hakaretlere maruz kalan 9 aylık hamile eşi doğum öncesi eşinin hayatından endişe ederek bekleyişini sürdürüyor.