Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) ikisi de işadamlarının kurduğu dernekler olarak biliniyor.
Peki, bu iki işadamları derneği arasında ne fark var? İkisi de kâr etmek amacıyla üretim faktörlerini biraraya getiren girişimciler olup aralarında hiçbir fark yok diyebilirsiniz. Ama son günlerde yaptıkları açıklamalar aralarında önemli bir fark olduğu gösteriyor. Çünkü, TÜSİAD, IMF ile anlaşma yapılması Türkiye ekonomisi için faydalı olur diyor. MÜSİAD ise IMF ile anlaşma yapılması, Türkiye ekonomisine zarar verebilir diyerek yılın son gününde “IMF ile anlaşma yapmak istiyoruz” diyen hükümeti uyarıyor.
MÜSİAD Başkanı Ömer Cihat Vardan hükümeti uyarırken şunları söylüyor... “Hükümet, olası bir IMF anlaşmasının, ülkeye sıcak para akışına sebebiyet vereceğini ve akabinde ihracatımızı menfi etkileyebilecek, rekabet gücümüzü azaltacak kur düşüşlerinin oluşacağını iyi hesap etmelidir. Hatta hükümet, bu konuda karar vermeden önce özel sektör ile bir ortak akıl platformu oluşturmalıdır.”
Peki, MÜSİAD Başkanı sıcak para girişinden niye korkuyor? Çünkü, ihracat yapabilmek için rekabetçi döviz kuruna ihtiyaç var. Oysa IMF ile anlaşma yapılınca hem IMF’den alınan borç hem de beraberinde gelecek sıcak para, Türk parasını, değerlendirecek. Böylece ihracatçı, zaten zayıf olan rekabet gücünü iyice kaybedecek. İthalat ucuzlayacak. İhracat kârlı olmaktan çıktığı için, yatırımlar, dış ticarete konu olmayan mal ve hizmetlere yapılacak. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi, uzun dönemli sürdürülebilir yüksek büyüme hızına ulaşamayacak. İşsizlik sürekli yüksek seyredecek. Dış ödemeler dengesi sürekli kırılgan olacak. İşte bu nedenle IMF’den alınacak borç, kısa dönemde ekonomide iyi bir hava yaratacak, ama uzun dönemde ekonomiye zarar verecek.
Gelelim TÜSİAD görüşüne... Onlar, hükümete “IMF’den borç al” diyorlar. Eğer, IMF parası gelirse, devlet, piyasalardan daha az borçlanacağı için özel sektöre fazla para kalacak, onlar da bu parayla yatırım yapacaklarmış. TÜSİAD haklı mı? Bakalım. Türkiye, 2000-2008 yıllarını IMF’den para alarak geçirdi ve toplam yatırımların ulusal gelire oranı yüzde 21 seviyesinde kaldı. Oysa, Türkiye, 1984-1991 yılları arasında IMF’den para almadı. Buna rağmen toplam yatırımların ulusal gelire oranı yüzde 24 seviyesinde gerçekleşti. Ve o dönemde, ekonomi, cari işlemler açığı da vermedi. Demek ki, TÜSİAD’ın görüşü doğru değil.
Sorumuza tekrar dönersek... İki işadamları derneği arasında ne fark var? TÜSİAD, Ankara’nın kararlarıyla para kazanmaya alışmış. Teşvikler, kotalar, yüksek gümrük duvarları, IMF’den alınan borçları kullanarak zenginleşmiş. Ahlaki bir zafiyet oluşturmuş. Rekabet etmek ve zorlu yarışa girmekten kaçıyor. MÜSİAD ise küresel rekabet içinde üretim yapıyor. Ankara’dan bir şey istemiyor. Sadece gölge etme diyor. IMF parasına ihtiyaç duymuyor. Yaptığı işin tüm risklerini kendi başına yükleniyor. İşte bu ekonomik talepler Türkiye’de devlet yapısını zorluyor. Siyaseti geren de bu tartışma herhalde.
SÜLEYMAN YAŞAR-TARAF