TUSKON toplantısında Türkiye'ye övgüsü

TUSKON toplantısında Türkiye'ye övgüsü
Kriz içindeki Avrupa'nın iki önemli isminden Türk ekonomisine övgüler geldi.
AB Komisyonu'nun ekonomik ve parasal işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Olli Rehn ve AB Genişleme Komiseri Stefan Füle, Türk ekonomisinin son 10 yılda adeta mucize gerçekleştirerek göz kamaştırdığına işaret etti. Ali Babacan ise, "2008'de kriz patladığında Yunanistan ve İspanya ne yaptıysa biz tersini yaptık." dedi. AB Komisyonu'nun ekonomik ve parasal işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Olli Rehn ve AB Genişleme Komiseri Stefan Füle'den Türk ekonomisine övgüler geldi. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) Brüksel ofisinin 5. yaş günü için düzenlenen "Ekonomik Gerçeklerle Yüzleşme Zamanı: AB ve Türkiye İçin Zorluklar ve Beklentiler" panelinde konuşan Olli Rehn, Türkiye'nin son 10 yıldaki ekonomik performansının mucizeyi andırdığını ve kamu borç yükünü azaltmada büyük başarı gösterdiğini söyledi. Rehn, 2001 krizinde bankaları kurtarırken milli gelirinin üçte birini feda eden ve kamu borcu katlanan Türkiye'nin takip eden yıllarda gerçekleştirdiği kararlı reformlar ve uyguladığı mali programla küresel ekonomik krizi "olağanüstü şekilde kolayca savuşturduğunu" belirtti. Olli Rehn, "Türkiye 2001 krizinin ardından bugün bazı AB üyelerinin içinde bulundukları süreçle benzeşmeyen şekilde çok iddialı bir mali ve yapısal uyum programı uyguladı. Türkiye örneğinde ekonomik açıdan göz kamaştırıcı bir son 10 yıl görüyoruz. Krizin ardından hızlı büyüme potasına giren Türkiye ekonomisi dünyanın 16'ncı büyüğü haline geldi ve bu sonuç G-20 üyeliğini getirdi. 1990'lı yıllarda ortalama yüzde 75'lerde gezen enflasyon oranı bugün yüzde 11'lerde, kamu borç yükü yarı yarıya azaldı ve bankacılık sektörü tamir edildi." şeklinde konuştu. Türkiye'nin artık sadece kalkınmakta olan ülkelerin başarılılarından biri olmadığına, aynı zamanda iktisadi ve siyasi çekim merkezi haline geldiğine işaret eden ve bir önceki dönem genişleme komiseri olarak Türkiye'nin üyeliğine kuvvetli destek veren Rehn, adaylık sürecine de değindi. Komisyon Başkan Yardımcısı "Çok kutuplu dünyada herkes öncelikle menfaatlerinin peşinden gidecek, ama karşılıklı fayda için, ortaklarımızla ve özellikle Türkiye gibi aday ülkelerle güçlerimizi birleştirmeliyiz." dedi. ANAYASA şeffaf süreçte hazırlanmalı AB Genişleme Komiseri Stefan Füle ise, Türkiye'nin temel sorunlarının çözümü için yeni anayasanın ehemmiyetine vurgu yaptı. TBMM'deki 4 siyasi partinin yapıcı işbirliğinin umut verici bir başlangıç olduğunu işaret eden Füle, "TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kritik aşama olan anayasa yazımına başladığını anlıyorum. Şu ana dek gözlemlediğimiz kapsayıcı sürecin muhafaza edileceği zengin ve yapıcı bir tartışma bekliyorum. Eğer yeni anayasa tüm Türk vatandaşlarına hizmet edecekse uzlaşmaya dayalı demokratik katılım süreci son derece mühim. Yeni anayasayı hazırlamak sadece siyasetçilerin işi değil ve bu tartışma kapalı kapılar ardında olamaz. Mümkün olduğunca şeffaf bir süreçte hazırlanmalı. Sadece bütüncül bir süreçte toplumdaki farklı fikir ve hayat tarzlarına saygılı bir mutabakat sağlanabilir." diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da Türkiye'nin küresel krizden Avrupa'nın 'yaptığının tersini yaparak' çıktığını vurguladı. AB'nin şu an zorda olan üyeleri Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya'da uygulanan reçetenin kamu harcamaları ile büyümeyi teşvik etmeye yoğunlaştığına, Türkiye'nin ise kamu harcamalarını kısmayı benimsediğine işaret eden Babacan, "Bizim görüşümüz, kamu borçları endişe kaynağı olacaksa mali teşviklerin işe yaramayacağı yönündeydi. Çünkü kamu harcamalarıyla sağlayacağınız büyümeyi artan borcunuz nedeniyle yaşayacağınız güven kaybıyla kıyasladığınızda muhtemelen bu işten kazancınız olmaz. Zaman bizi haklı çıkardı." şeklinde konuştu. TUSKON Başkanı Rızanur Meral de "Türkiye son 10 yılda önemli kazanımlar sağladı ve şimdi sıra AB normlarına uygun bir anayasaya geldi. Toplumdaki bütün farklılıkları hoşgören bir anayasadan yanayız. Her bir Türk vatandaşının eşit olması ve etnik, dini, cinsiyet veya diğer kimliklerden bağımsız olarak hak ve özgürlüklerden eşitçe faydalanabilmesi için anayasa tartışmasına elimizden geldiğince katkı yapıyoruz. Böyle bir anayasa Türkiye'de sosyal barışı, ekonomik ve sosyal verimliliği muhakkak takviye edecektir." şeklinde konuştu.
17 Mayıs 2012 10:48
DİĞER HABERLER