Tutuklu gazeteciler artık dünya gündeminde

Tutuklu gazeteciler artık dünya gündeminde
Türkiye'de, aralarında Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, yazar Gültekin Avcı, Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu, Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Müdürü Murat Çapan gibi isimlerin yer aldığı 29 gazeteci hâlâ hapiste.
Tutuklu gazeteciler için harekete geçen Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, dün İstanbul'da bir araya gelerek toplantı düzenledi. Basın özgürlüğünün üzerindeki baskıların ele alındığı toplantıda, tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması için uluslararası kamuoyuna çağrı yapıldı, uluslararası alanda imza kampanyası başlatıldı.

Toplantı sonunda ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hitaben yazılan bir mektup dağıtıldı. Mektupta ‘Cumhuriyet çalışanları ve tutuklu tüm gazetecileri serbest bırakın' çağrısı yapıldı. Toplantıya, ABD, İngiltere, Hollanda, Fransa, İtalya, Macaristan, İsveç, İspanya, Kanada büyükelçilikleri ve konsolosluklarından temsilciler de katıldı.

Toplantıda konuşan katılımcıların değerlendirmeleri özetle şöyle:

Bu saldırı bir gazeteye değil Türk medyasına
RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire: Şu an Türkiye'de yaşananlar sadece bir gazeteye değil Türk medyasına saldırı niteliğindedir. Tutuklamalar sadece Can Dündar ve Erdem Gül'ü hedef almamaktadır. Murat Çapan, Mehmet Baransu ve Muhammed Resul gibi birçok gazetecinin karşılaştığı uygulamalar arasında sayılabilir. Cumhurbaşkanı, hepimizi şaşırtacak şekilde Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu. Diğer gazeteler için de yargı sürecini başlatmak için girişimde bulundu. Bizim gözümüzde bu yargısal işlemlere ve girişim absürt olduğu kadar olayın siyasi niteliğini de gözler önüne seriyor. Türkiye, 2015 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması'nda 180 ülke içerisinde 149. sırayı işgal etmektedir. Türkiye'de yaşanan ihlaller haber çoğulculuğunu açıkça tehdit eder bir nitelik kazanmıştır. Gazetecilerin işten çıkarılmaları, hükümet söylemiyle gazetecilerin baskı altına alınması çoğulculuğu yok eden uygulamalardan birkaçı olarak göz önüne geliyor. RSF, tutuklu gazetecilerin tahliye olması için dünya kamuoyuna seslenerek uluslararası bir çağrı başlatmış oluyor. Siyasi kişiliklerden bu tutuklamaya tepki vermeleri isteniyor ve bu amaçla da çok sayıda kişiden biz destek almış bulunuyoruz.

Tutuklu gazetecilerin hepsi serbest bırakılsın
TGC Başkanı Turgay Olcayto: Türkiye basını çok sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Hiç bu kadar baskı altında bu kadar hem mali açıdan sıkıştırılan hem gazetecileri işsiz bırakılan bir dönem yaşamamıştık. Yalnız Can'la Erdem Gül'ün değil aynı zamanda bugün 30'a yaklaşan tutuklu gazeteci var ve gözaltında. Arkadaşlarımızın serbest kalmasını istiyoruz. Bize, Türkiye'deki gazetecilere destek olacak uluslararası meslek örgütleri bu konuda iktidara da bir tür baskı yapmış olacaklar.

Devlet suç işliyorsa bunu bilmek vatandaşın hakkı
TGS Başkanı Uğur Güç: 29 gazeteci hâlâ cezaevinde. Sadece Erdem Gül ve Can Dündar değil 27 gazeteci daha var cezaevinde. Hâlâ cezaevinde sosyalist ve Kürt gazeteciler, cemaatçi diye adlandırılan gazeteciler ve muhalif gazeteciler maalesef cezaevinde. Devlet suç işliyorsa bunu bilmek vatandaşın hakkıdır. Gazetecileri casuslukla yargılamak yerine, topluma hakkı olanı vermek bilinmesini sağlamak gerekiyor.

AB üzerine düşen görevi yapmıyor
GÖP Dönem Sözcüsü ve IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel: Maalesef Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasında uluslararası kayıtsızlık, boşvermişlik, bir Ortadoğu ülkesi olarak kabul etme hali önemli rol oynadı. AB, Türkiye'nin bir aday ülke olma vasfını fiilde artık kabul etmiyor. Türkiye'yi bir komşu ülke olarak görüyor. Kendi basınını ezen, gazetecileri tutuklayan, insan hakları ihlallerine devam eden bir Türkiye'nin Avrupa'nın iyi bir komşusu olması mümkün değildir. Türkiye'deki insan hakları ihlalleri, basın özgürlüğü ihlalleri hakkında üzerine düşen uyarıcı ve eleştiri görevini yapmıyor maalesef.

Mahkemeler siyasî baskı altında
Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar: Gazetecilik mesleğini onurlu, vicdanlı bir meslek olarak gördüm. Bir gazeteciyle yaşıyor olmak da bana onur verdi her zaman. Maalesef, Türkiye çok uzun zamandır siyasi gücün etkisi altına girdi. Türk hukuk sistemi, mahkemeleri maalesef siyasi gücün altında. Türk mahkemeleri siyasi baskı altında.

Tutukluluğa itiraz reddedildi
Geçtiğimiz perşembe akşamı tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Can Dündar ve Erdem Gül'ün avukatları, tutukluluğa itiraz etti. Tutuklama kararını veren İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne bu kararı kaldırması için dilekçe verdi. Sadece üç cümle yer alan dilekçede, “Biz üzerimize düşeni yapıyor anayasa, yasalara, AİHS'ye, AİHM kararlarına aykırı olan tutuklama kararlarına itiraz ediyoruz. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Tercih ve sorumluluk sizindir.” ifadeleri kullanıldı. Mahkeme, kararının yerinde olduğunu belirterek, itirazı İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderdi. İtirazı değerlendiren hakim Atila Öztürk, dilekçenin itiraz ve tahliye gerekçeleri içermediğini, hukuki üslupla yazılmadığını ileri sürerek Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutukluluğunun devamına karar verdi.

02 Aralık 2015 07:29
DİĞER HABERLER