“Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi? Allah’a ve elçisine inanır, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak sizin için çok hayırlıdır.” (Saf Suresi, 61/10-11).
Rahmeti Sonsuz Rabbimiz, bizlerin önüne, değerlendirildiğinde şu fani dünyayla ebedi hayatları peyleyebileceğimiz, günahlardan arınıp tertemiz bir gönül iklimine ulaşacağımız, her anında yudum yudum huzur içeceğimiz üç aylar gibi bereketli bir zaman dilimi koymuştur. Yeni bir aşk ve şevkle ibadete koşacağımız, Allahımızı, Peygamberimiz’i, Kur’ânımızı, dinimizi yeniden tanıyacağımız, tanıyıp seveceğimiz, birbirimizi tekrar bir kere daha sımsıcak duygularla kucaklayacağımız bir zaman dilimi.. geçmişin muhasebesini yapıp ümitli geleceğe yelken açacağımız, kendimizi kontrol ederek, içimizi keşfetme yolculuğuna çıkabileceğimiz bir zaman dilimi.. yersiz hırsları, anlamsız çekişmeleri bırakıp, hoşgörünün o kuşatıcı iklimine dalabileceğimiz bir zaman dilimi.
Bu kutlu zaman diliminde en çok yapılan ibadetlerden biri de Oruç tutmaktır.
İşte Hikmet.net internet sitesinde yayınlanan sorunun cevabı
Sünnet olan oruçları şu şekilde sıralayabiliriz:
Savm-ı Da^vu^d
Peygamberimiz (aleyhissalatu vessela^m) farz orucun dışında nafile olarak tutulan en faziletli orucun Savm-ı Da^vu^d olduğunu bildirmiştir: Abdullah b. Amr rivayet ediyor:
“Resulu¨llah’a (aleyhissalatu vessela^m) benim, yaşadığım mu¨ddetc¸e mutlaka geceleyin namaz kılacağım ve gu¨ndu¨zu¨n oruc¸ tutacağım, dediğimi haber vermişler. Bunun u¨zerine Resulullah (aleyhissalatu vessela^m), ‘Bunu sen mi so¨ylu¨yorsun?’ diye sordu. Kendisine, evet, bunu ben so¨yledim ya Resulallah, dedim.
Resulu¨llah (aleyhissalatu vessela^m), “Ama senin buna gu¨cu¨n yetmez. Sen bazen oruc¸ tut, bazen tutma, ka^h uyu, ka^h namaz kıl. Bir de her aydan u¨c¸ gu¨n oruc¸ tut. C¸u¨nku¨ yapılan bir hayırlı amele mukabil on misli sevap verilir. Bu u¨c¸ gu¨n oruc¸ bu¨tu¨n senenin orucu gibidir.” buyurdu. Ben, bundan daha fazlasına takat getirebilirim, dedim.
Resulu¨llah (aleyhissalatu vessela^m): “Bir gu¨n oruc¸ tut, iki gu¨n oruc¸suz dur.” Buyurdu. Ben, “Bundan daha fazlasını yapabilirim.” dedim. Bunun u¨zerine, “Bir gu¨n oruc¸ tut, bir gu¨n tutma. Bu en dengeli oruc¸tur.” buyurdular. Ben bundan daha iyisini yapabilirim.” deyince “Bundan daha iyisi daha faziletlisi yoktur.” buyurdular.(Buhari^, enbiya, 37; Mu¨slim sıyam, 181; Ebu Davud, savm, 53; Nesai, sıyam, 86)
Başka bir hadislerinde de Allah Rasulu¨ (aleyhissalatu vessela^m): “En faziletli oruc¸, Davud’un (aleyhissalatu vessela^m) tuttuğu oruc¸tur. Davud (aleyhissalatu vessela^m) bir gu¨n oruc¸ tutar, bir gu¨n tutmazdı.”(Buhari^, savm, 56; Mu¨slim, sıyam, 189; Ebu Davud, sıyam, 76) buyurmakla bu orucun faziletine işaret etmiştir.
Pazartesi-Perşembe Gu¨nlerinde Oruc¸
Rasulu¨ Ekrem (aleyhissalatu vessela^m) bazı zamanlarda ibadet u¨ taata daha c¸ok o¨zen go¨sterir, diğer vakitlerdekinden daha hassas davranırdı. Hz. Aişe de bu mevzu ile ala^kalı olarak: “Allah Rasulu¨, Pazartesi- Perşembe gu¨nleri oruc¸ tutmaya c¸okc¸a o¨zen go¨sterirdi.”(Tirmizi, savm, 44; Nesai,sıyam, 36; İbn Mace, sıyam, 42; Ahmed b. Hanbel 6/80.) buyurmaktadır.
Allah Rasulu¨’nu¨n hususiyle bu gu¨nlerde oruc¸ tutmasının sebebi ise, bu gu¨nlerin insanların amellerinin Cenab-ı Hakk’a arz edildiği gu¨nler olmasıdır. U¨same b. Zeyd (r.a.) şo¨yle rivayet etmektedir: Ben Peygamber Efendimizin, Pazartesi-Perşembe gu¨nleri oruc¸ tuttuğunu go¨ru¨nce, O’na bunun sebebini sordum. Bana şu cevabı verdiler: “Ameller, Cenab-ı Hakk’a Pazartesi-Perşembe gu¨nleri arz olunurlar. Cenab-ı Allah’a amelim arz olunurken oruc¸lu, olmayı arzu ediyorum.”(Tirmizi, savm, 44; Nesai, sıyam, 70)
Başka bir rivayette de Resulu¨llah’a, Pazartesi gu¨nu¨ tutulan oruc¸tan sordular. Peygamber Efendimiz: “Ben o gu¨n du¨nyaya geldim ve o gu¨n peygamberlik verildi veya bana vahiy indirilmeye başlandı.”(Mu¨slim, sıyam, 197) buyurmuşlardır.
Eyyam-ı Bi^yz veya Her Aydan U¨c¸ Gu¨n Oruc¸ Tutmak
Her ay u¨c¸ gu¨n oruc¸ tutmak, Resulu¨llah’ın gu¨zel a^detlerindendir. Oruc¸ tutulan bu gu¨nlerin kameri^ ayın 13, 14, 15. gu¨nlerinde olması daha faziletlidir. İşte bu gu¨nlere “eyyam-ı biyz” denilir. Bu ismin verilme sebebi, bu zaman dilimlerinde gecelerin ay, gu¨ndu¨zlerin de gu¨neş ile aydınlatılmış olmasıdır. Bu gu¨nlerde tutulan oruc¸ların sevabı, katlanmak suretiyle yıl boyu tutulan orucun sevabı kadardır.
Bir iyiliğe karşı on sevap verildiğine go¨re, -kim bir iyilik yaparsa, ona o yaptığının on katı vardır ( En’am 6/160.)- ayda u¨c¸ gu¨nu¨ on ile c¸arparsak otuz gu¨n eder. Yani bu gu¨nlerde oruc¸ tutan kişi, her gu¨n oruc¸ tutmuş sevabını elde eder. Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor: “Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vessela^m) bana u¨c¸ şeyi tavsiye buyurdu. Bunlar: 1. Her ayda u¨c¸ gu¨n oruc¸ tutmak, 2. İki reka^t kuşluk namazı kılmak 3. Yatmadan o¨nce vitir namazı kılmak.”(Buhari^, savm, 60; Nesai, sıyam, 81.) Ebu Zer (r.a.)’in rivayetine go¨re ise, Resulu¨llah şo¨yle buyurmuşlardır: “Ey Eba Zer! Aydan u¨c¸ gu¨n oruc¸ tuttuğun zaman 13, 14 ve 15. gu¨nlerinde tut.”(Nesai, sıyam, 84; Ahmed B. Hanbel, 5/152.)
Arefe Gu¨nu¨ ve Zilhicce Ayında Tutulan Oruc¸
Hacı olmayanlar, arefe gu¨nu¨ oruc¸ tutabilirler. Bu gu¨n, kameri^ aylardan Zilhicce’nin 9. gu¨nu¨du¨r. Peygamber Efendimiz, bu gu¨n tutulan orucun, gec¸miş ve gelecek birer yıllık gu¨naha kefaret olacağını bildirmiştir.(Mu¨slim, sıyam, 196.) Bu gu¨nu¨n faziletiyle ala^kalı olarak da: “Arefe gu¨nu¨nden daha c¸ok Allah’ın cehennem ateşinden insanları a^zad ettiği bir gu¨n yoktur.”(Mu¨slim, hac, 436.) buyururlar.
Hacceden insanların arefe gu¨nu¨ oruc¸ tutmaları Resulu¨ Ekrem tarafından yasaklanmıştır. Zira bu gu¨n oruc¸lu olan kimse hac mena^sikini yapmakta zorlanır, belki tam manasıyla ifa edemez. O zaman da o¨ncelikle yapması gereken vazifeyi, ikinci dereceye atmış olur ki, bu da doğru bir şey değildir.
Şevval’de Tutulan Altı Gu¨n Oruc¸
Kameri^ aylardan olan Şevval, Ramazan’dan sonra gelen ayın adıdır. Bu ayda da altı gu¨n oruc¸ tutmak su¨nnettir. Zira Efendimiz (aleyhissalatu vessela^m) bir hadislerinde: “Her kim Ramazan orucunu tutar da sonra buna Şevval ayından altı gu¨n ilave ederse, bu¨tu¨n yılı oruc¸lu gec¸irmiş gibi olur.”(Mu¨slim, sıyam, 204; Tirmizi, savm, 52; İbn Mace, sıyam, 33.) buyurmuştur.
Aşu^re Gu¨nu¨ Tutulan Oruc¸
Aşu^re gu¨nu¨, kameri^ ayların birincisi olan Muharrem ayının 10. gu¨nu¨du¨r. Aşu^re gu¨nu¨nu¨n orucu hakkında İbni Abbas (r.a.) bize şu malumatı aktarır:
“Resulu¨llah (aleyhissalatu vessela^m) Medine’ye hicret ettiğinde Yahudilerin Aşure gu¨nu¨nde oruc¸ tuttuklarını go¨rdu¨ ve: “Bu oruc¸ nedir?” diye sordu. Kendisine şo¨yle cevap verildi: “Bu gu¨n iyi bir gu¨ndu¨r. Allah Tea^la^ bu gu¨nde Musa (aleyhissalatu vessela^m) ile İsrailoğullarını du¨şmandan kurtarmıştır. Bu sebeple Musa (aleyhissalatu vessela^m) bu gu¨nde oruc¸ tutmuştur.” Peygamber Efendimiz de (aleyhissalatu vessela^m): “Ben Musa’ya sizden daha yakınım.” buyurdu ve bu gu¨nde oruc¸ tutulmasını emretti.”(Buhari^, savm, 69; Mu¨slim, sıyam, 127; Ebu Davud, savm, 63.)
Bu durum Ramazan orucu farz kılınıncaya kadar devam etti. Daha sonra ise Rasulu¨ Ekrem (aleyhissalatu vessela^m) Aşure orucu mevzuunda insanları muhayyer bıraktı. Şu hadis-i şerif bu muhayyerliği ifade eder: “Bu gu¨n Aşure gu¨nu¨du¨r. Bu gu¨nde oruc¸ tutmak sizlere farz olmamıştır. Dileyen oruc¸ tutsun, dileyen tutmasın.”(Buhari^, savm, 69; Mu¨slim, sıyam, 116; Muvatta, sıyam, 34.)
Şaban Ayında Tutulan Oruc¸
Rasul-u¨ Ekrem’in tuttuğu oruc¸lardan birisi de, Şaban ayında tuttuğu oruc¸tur. Resulu¨llah (aleyhissalatu vessela^m) bu ayda oruca kendini daha c¸ok verir, hatta Ramazan’la bitiştirirdi. U¨mmu¨ Seleme validemizin rivayet ettiği bir hadiste:
“Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalatu vessela^m) yıl ic¸inde Şaban ayı dışında tam bir ay oruc¸ tuttuğu olmamıştır. Şaban ayını Ramazan’a bitiştirirdi.”(Ebu Davud, savm, 57.) denmektedir. Hz. Aişe (r.anha) de bu mevzuda şu haberi bize nakleder: “Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vessela^m) Şaban ayından daha fazla hic¸bir ayda oruc¸ tutmazdı. Şaban ayının tamamını oruc¸lu gec¸irirdi.” (Buhari^, savm, 52; Mu¨slim, sıyam, 176; Ebu Davud, savm, 59.)
*Bir Müslümanın Yol Haritası, s. 444-447.