Ukrayna'daki savaş, neden Ortadoğu ile bağlantılı?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin etkileri sadece Doğu ve Batı Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmıyor. İşgalin siyasi ve ekonomik yansımalarının, farklı sorunlarla başa çıkmaya çalışan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini de etkilemesi bekleniyor.

VOA'dan Dilge Timoçin'in haberine göre, Özellikle iç savaşın sürdüğü Suriye’de Rusya’nın varlığı, Moskova’ya uygulanan yaptırımların Ortadoğu ülkelerinin ithalatına etkisi, petrol ve doğalgazı ile enerji tedarikinde Körfez’in Rusya’nın yerini alması olasılığı, İran’la Batı arasındaki nükleer müzakerelerin geleceği ve ABD’nin bölgedeki nüfuzunun derinliği, Ukrayna’daki savaşın geleceğine bağlı. VOA Türkçe, olası senaryoları uzmanlara sordu.

Rusya’nın prova sahası Suriye

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale başlaması ve taktikleri, daha ilk günden “Moskova’nın Suriye’deki politikalarını mı uyguladığı” sorularını gündeme taşıdı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba birkaç hafta önce “Rusya, Ukrayna'yı Suriye'ye benzetmeye çalışıyor. Taktikleri de Suriye'deyken mükemmelleştirdikleri taktiklere çok benziyor’’ dedi. Peki bu ne anlama geliyor?


Düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü’nde Rusya’nın bölge politikaları üzerine çalışan Anna Borshchevskaya’ya göre, Rusya’nın Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da da hava kuvvetlerini kullanması ve ayrım yapmaksızın sivilleri de hedef alması bu taktiklerin örneklerinden.

Rusya’nın “insani koridorları”, Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da da kendi çıkarları için kullandığına dikkat çeken Borshchevskaya, ‘’Çatışmalara ara vererek, ateşkesi, insani yardım koridorlarını, gerilimi azaltma anlaşmalarını kullanarak, Rusya aslında stratejik avantaj kazanmaya, askeri kuvvetlerini yeniden konumlandırmak için mesafe katetmeye çalışıyor’’ diyor.

Suriye’de Putin’in, iktidardaki Beşar Esat’ı desteklemesi, Ukrayna’da iktidarın Putin karşıtı olması ise aradaki en büyük fark. Rusya'nın Esat rejimiyle birlikte sivil nüfusu nasıl bombaladığını hatırlatan Washington Enstitüsü uzmanı, ‘’Halka boyun eğdirmek için bombalıyorlardı. Önümüzdeki günlerde Ukrayna'da bunu çok daha fazla göreceğimizi düşünüyorum’’ ifadelerini kullanıyor.

Suriye’nin, Rusya’nın daha kapsamlı bir askeri harekatı bir bakıma test ettiği, savaş deneyimi kazandığı bir saha olduğunu söyleyenler de var. Düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin Ortadoğu uzmanlarından Joze Pelayo, ‘’Rusya’nın Suriye'deki taktik kitabı, bugün Ukrayna'da şahit olduğumuz şeyle karşı karşıya olmamızın ana nedenidir’’ diyor; gelinen noktada Moskova’nın Ukrayna’da Suriyeli paralı askerleri kullandığını da söylüyor.

Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre Esat rejiminin kontrolu altındaki bölgelerde açılan ofislerde 40 binden fazla Suriyeli, Ukrayna’da Rusya adına savaşmak için kayıt yaptırdı, 22 bininin başvurusu kabul edildi. Ancak şu ana kadar Ukrayna’da savaşan Suriyeliler belgelenmiş değil. Şam da bu iddiaları reddediyor.

Rusya, Ukrayna'nın kıyısı olan Karadeniz ve Azak Denizi ile Doğu Akdeniz’i, güney topraklarını korumak için hayati görüyor. Moskova, Suriye’nin Tartus şehrinde bir deniz limanı ve hava üssüne sahip. Joze Palayo bu üslerin rolüne, ‘’Rusya'nın üsleri hiç bu kadar önemli olmamıştı, özellikle de Türkiye'nin Rusya'nın Rus savaş gemilerinin İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı'nı kullanmasına kısıtlama kararından sonra’’ sözleriyle dikkat çekiyor.

İran ve nükleer müzakereler

Putin’in Şam yönetimiyle yakın bağları, Suriye’nin 2 Mart’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan geçen ve Ukrayna saldırılarının kınandığı tarihi karar tasarısına Rusya ile birlikte karşı çıkan dört ülke arasında yer almasında da kendini gösterdi. Rusya’nın bölgedeki diğer müttefikleri ise Suriye kadar açık taraf almadı.

Aynı BM Genel Kurulu olağanüstü toplantısında İran çekimser kaldı. Yine de NATO'yu kınaması ve Rusya'yı kınamayı reddetmesi, İran'ın Ukrayna krizindeki yaklaşımını ortaya koyuyor.

İran ve Rusya ilişkileri yalnızca ABD liderliğindeki dünya düzenine karşı bir dünya görüşüne değil ortak çıkarlara da dayanıyor. İki ülke 2015’ten beri Suriye’de işbirliği yapıyor. Ancak aynı yıl İran, Batı ile imzaladığı nükleer anlaşmadan istediği ekonomik karşılıkları alamayacağını da görerek, Rusya ile ticari ve askeri ilişkilerini derinleştirmeyi hedefliyordu.


Washington Enstitüsü’nden Anna Borshchevskaya, Rusya’nın İran nükleer anlaşmasıyla ilgili müzakereler sırasında sık sık Tahran'ı desteklese de, Ukrayna işgalinin ortasında tamamen farklı davrandığının altını çiziyor.

Borshchevskaya, ‘‘İran anlaşması görüşmelerini durdurdular ve Rusya-İran ticaretinin engellenmeyeceğine dair yazılı garantiler talep ettiler. Bu talebin, Rusya'nın şu anda hissettiği eşi benzeri görülmemiş izolasyonla ilgisi var’’ diye konuşuyor.

Ağır yaptırımlara uğrayan Rusya’nın, “İran ile ticaretinin kesintiye uğramaması için Viyana Anlaşması kapsamında garanti alınması gerektiği” açıklaması, Tahran’da şaşkınlıkla karşılansa da Rus desteğinden vazgeçeceğe benzemiyor.

2020 yılında Ukrayna’ya ait bir uçağın, İran hava sahasında Devrim Muhafızları’nca düşürülmesi ve 176 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmamasından bu yana da Tahran-Kiev hattında gerilim zaten yüksek kaldı.

İsrail denklemin neresinde?

ABD’nin Ortadoğu’daki bir numaralı müttefiki İsrail, özellikle Suriye’deki İran destekli grupları hedef alan askeri hareket serbestisine göz yuman Rusya’ya açık şekilde tavır almaktan kaçınıyor.

Ancak Borshchevskaya Tel Aviv’in ince bir çizgide yürüdüğüne dikkat çekiyor ve ‘’ İsrail kendisini belki de diğer ülkelerden daha çok zor bir durumda buluyor çünkü İsrail bir demokrasi ve Sovyetler sonrası Ukrayna'dan ve diğer bölgelerden gelen çok sayıda göçmene evsahipliği yapması dahil birçok düzeyde Ukrayna ile özdeşleşiyor’’ diyor.

Tahminlere göre, İsrail’in Rusça konuşan nüfusu yaklaşık 1 milyon 200 bin. Bu nüfusun 900 bininin de Yahudi olduğu sanılıyor. Son 30 yılda eski Sovyetler Birliği’nden İsrail’e gelen bu nüfusun yaklaşık üçte birinin Rusya’dan, bir o kadarının da Ukrayna’dan göçtüğü belirtiliyor.

Rusya, Ukrayna’yı Naziler’den temizlemek için ‘özel operasyon’’ düzenlediğini iddia ederken, ülkenin Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, Yahudi. İsrail, diaspora Yahudileri’nin İsrail'e göçünü teşvik eden 5 Temmuz 1950 tarihli ‘’Geri Dönüş Kanunu’’ ile en az 150 bin Ukraynalı’ya kapılarını açmak da istiyor.

"Ukrayna'dan göç etmesi beklenen Yahudiler’e kucak açacaklarını" söyleyen İsrail Başbakanı Naftali Bennett, bir yandan taraflar arasında diyaloğu sağlamak için geçen hafta gizlice Moskova’ya gitti.

İsrail’in, Türkiye gibi arabuluculuğa soyunduğunu söyleyen Borshchevskaya, ‘’Ancak bu çabaların hiçbiri meyve vermeyecek çünkü nihayetinde Rusya, tıpkı stratejik ve taktik avantajlar için ateşkes ve çatışmalara ara verilmesini nasıl kullanıyorsa görüşmelere de öyle yaklaşıyor. Bu aşamada gerçek barış görüşmeleri ile ilgilenmiyorlar’’ dedi.


Körfez ülkeleri ve enerji piyasaları


Ukrayna'daki savaşın enerji piyasalarını etkilemesi ve petrol fiyatlarında ciddi artışa neden olması kaçınılmaz.

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’nin 2020 verilerine göre Rusya, ABD ve Suudi Arabistan'dan sonra dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi ve doğalgaz üretiminde de ABD’den sonra ikinci sırada geliyor.

Dünya Bankası Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Başkan Yardımcı Ferid Belhaj, “Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Libya ve Cezayir gibi hidrokarbon ihraç eden ülkeler, hem mali denge hem dış ekonomik dengede iyileşmeler ve daha yüksek büyüme görebilir. AB yetkilileri enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ilgi duyduklarını açıklarken, özellikle gaz ihraç edenlerin Avrupa'dan gelen talepte yapısal bir artış görmesi muhtemel’’ diyor.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki devletlerin, tek başına Avrupa'nın ana enerji sağlayıcısı olarak Rusya'nın yerini alması beklenmese de Atlantik Konseyi’nden Joze Pelayo, Arap ülkelerinin ABD ve Batılı müttefikler karşısında daha fazla koz sahibi olduğuna dikkat çekti.

‘’Bunu petrol fiyatları ve enerji piyasaları ile ilgili tartışmada gördük. Önümüzde ABD’nin stratejik ortakları olarak görülen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Piyasaya daha fazla petrol pompalayabilirler ama buna pek istekli görünmüyorlar’’ diyen Pelayo, ABD tarafından ‘NATO dışı önemli müttefik’ statüsü verilen Katar’ın da elini güçlendirdiğine dikkat çekti.

Rusya, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ile Moskova-Riyad ilişkilerini yıllar için güçlendirdi. Son olarak Riyad ve Moskova, 2021’in Ağustos ayında askeri işbirliği anlaşması imzaladı.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Batı'nın fiyatları dizginlemek için petrol üretimini arttırma baskısına direndi ve Riyad ve Moskova'nın önderlik ettiği OPEC+ petrol üreticileri ittifakına bağlılıklarını vurguladı. Birleşik Arap Emirlikleri, geçici üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi'nde, 26 Şubat’ta Ukrayna'nın işgalini kınayan karar tasarısında çekimser kaldı.

Bölgedeki en büyük ABD hava üssü olan El Udeyd’e evsahipliği yapan Katar ise Rus gazına bağımlı olan Avrupa’ya daha fazla gaz ihraç edebileceğini açıkladı. Rusya’nın Ukrayna işgali konusunda tarafsız bir duruş sergilemeye çalışsa da, yakaladığı diplomatik ve ticari fırsatlar, 10 Mart’ta ABD tarafından NATO dışı önemli bir müttefik ilanıyla sonuçlandı. Bu statü, ne BAE ne de Suudi Arabistan'a verilmiş durumda.

Buğday fiyatları bölgeyi istikrarsızlaştırabilir mi?

Krizin bazı bölge ülkelerinde gıda güvenliğini tehlikeye atabileceği ve bölge genelinde istikrarsızlığa neden olabileceği ise en büyük endişe. Washington Enstitüsü uzmanı Anna Borshchevskaya’ya göre bu kriz başlamış durumda.

Rusya ve Ukrayna’nın son yıllarda buğday ihracatında lider konuma geldiğine dikkat çeken Borshchevskaya, ‘’Her iki ülkenin ihracatının büyük kısmı Ortadoğu'ya gidiyor. Yani başta Mısır, Lübnan, Suriye, İsrail, belki Libya gibi ülkeler kesinlikle bunu hissedeceklerdir. Tarihsel olarak geçmişte, gıda özellikle ekmek kıtlığı o kadar şiddetli hale geldi ki, bölge protestolara ve ayaklanmalara sahne oldu’’ ifadelerini kullanıyor.

Atlantik Konseyi’nden Jose Pelayo da, dünyanın en büyük buğday ithalatçısı Mısır’ın ithalatının yüzde 80’inin Rusya ve Ukrayna’dan olduğuna, Lübnan’ın buğday ihtiyacının yüzde 60’ının da Ukrayna’dan geldiğine dikkat çekiyor ve ‘’Artan gıda fiyatlarının, özellikle de artan ekmek fiyatlarının bölgenin istikrarı üzerindeki yıkıcı etkilerini zaten, Arap Baharı ile birlikte gördük. Artan ekmek fiyatları çalkantıların önemli bir katalizörüydü. Bu ne yazık ki Arap Baharı'ndan bu yana değişmeyen bir şey’’ uyarısında bulunuyor.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Gıda Programı’nın raporuna göre Ukrayna limanlarının kapatılması ve yaptırımlar nedeniyle Rus tahıl anlaşmalarının duraklaması ile birlikte, şu anda Rusya ve Ukrayna'da 13,5 milyon ton buğday ve 16 milyon ton mısırın ithalatı beklemede.

ABD’nin Ortadoğu politikaları nasıl etkilenecek?

Uzmanlara göre bölge ülkelerinin liderleri şu anda ABD'ye büyük bir belirsizlikle bakıyor ve bu nedenle de dış politikalarını çeşitlendirmeye çalışıyor.

Anna Borshchevskaya’ya göre ülkelerin, taraf olmakta temkinli davranması, BAE’nin Güvenlik Konseyi’nde çekimser kalması, Suudi Arabistan’ın petrol vanalarını açmaması, bölgedeki Amerikan politikalarının eksikliklerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle de sadece ABD ile bağlara güvenmekle kalmayıp Rusya hatta Çin’le de ilişkileri geliştirmek istiyorlar.

Jose Pelayo ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin benzeri bir senaryoyu Çin’in Tayvan’da uygulaması olasılığına dikkat çekerek, ‘’Arap devletleri, özellikle petrol üreten ülkeler, başlıca güvenlik ortağı olan ABD ile bölgedeki en büyük ticaret ortağı olan Çin arasında verilecek korkunç ve zor bir kararla karşı karşıya kalabilirler. Arap devletleri bu meseleyle yakın zamanda yüzleşmek zorunda’’ ifadelerini kullandı.

23 Mart 2022 07:30
DİĞER HABERLER