Üniversite hastaneleri borç batağında

Üniversite hastaneleri, döviz kurundaki dalgalanma ve artan maliyetler nedeniyle borç batağına sürükleniyor. Hastanelerin başhekimleri bazı rutin işlerin yapılamadığına dikkat çekerek, “Böyle bir durumun sürdürülebilir olmayacağı, sıkıntıların daha çok artacağı yönünde öngörümüz var” dedi.
SGK’nin 14 yıldır güncellemediği SUT fiyatları, döviz kurundaki değişim ve artan maliyetler nedeniyle üniversite hastanelerinde borçlar artıyor. Ankara Üniversitesi’ne bağlı İbni Sina Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Küçükdeveci ve Cebeci Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Akar, borcu olmayan üniversite hastanesinin bulunmadığına dikkat çekerek, “. Şu anda geldiğimiz noktada hizmet durmuş değil. Böyle bir durumun sürdürülebilir olmayacağı, sıkıntıların daha çok artacağı yönünde öngörümüz var” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet gazetesinden Ozan Çepni’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ayşe Adile Küçükdeveci ve Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, yaptıkları açıklamalarda şu ifadeleri kullandılar.

“Hastanelerimizde çok üst düzeyde işler yapılıyor ve bunların da yüksek maliyetleri var. Bir yandan araştırma, bir yandan eğitim. Dünyadaki tıp düzeyinin üzerinde bir birikim varsa bu da üniversitelerde. Devlet üniversitesi hastaneleri içinde kâr eden, borcu olmayan bir üniversite hastanesi yok. Bütün büyük üniversite hastaneleri aynı durumda ve büyük bir özveri ile hizmetleri sürdürmeye çalışıyorlar. Devletin fiyatlandırma problemleri, eğitim ve araştırmanın da hastanelerin üstüne yüklenmesi ile gelir gider dengesizliği belli bir süre içinde borç olarak yansıyor. Bir süre sonra da firmalar artık buraya mal vermekten çekiniyor yada yüksek fiyattan vermeye çalışıyor. Şu anda geldiğimiz noktada hizmet durmuş değil. Böyle bir durumun sürdürülebilir olmayacağı, sıkıntıların daha çok artacağı yönünde öngörümüz var.”

“RUTİN İŞLERİN YAPILAMADIĞI ALANLAR VAR”

“Kalp pilleri takılamıyor zorunlu durumlar dışında. Nöro radyolojik elektif işlemler yapılamıyor. Damar baloncuğu var mesela beyinde, bir risk ve acil olmayıp da duradabilir 10 sene, o baloncuk eskiden damara girip de dışardan yapılabiliyorken şu anda yapılamıyor. Bir tek acilleri yapabiliyoruz. Acil olmayan durumlarda bir adım geride duruluyor. Kapsama alanı olarak yüzde 90’ın üzerindeyiz ama yavaş yavaş aşağı iniyoruz. Şu anda sadece acillerin yapılıp da rutin işlerin yapılamadığı alanlar var. İlerde bu acil işlemleri de yapamayacak noktaya gelebiliriz.

Birtakım işlemler, ödemeler yapılamıyor hale gelebilir. Gelir gider dengesizliği dediğimiz borçlar ve ödeme süreleri daha çok artar. Bir yerde işler durma noktasına gelecek ama o zamanı tam olarak kestirebilmemiz mümkün değil. Bir anlamda eskiden sarı alarm gibiyse durum şimdi kırmızı alarm durumunda. Artık önümüzü görme şansımız yok, giderek nefes aldığımız havadaki oksijen azalıyor gibi. İşler artık daha durma noktasına doğru yaklaşıyoruz gibi. “ 
17 Kasım 2019 10:06
DİĞER HABERLER