Ünlü ekonomist Acemoğlu: Büyük korkum var, bankaların durumu görünenden kötü

Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) öğretim üyesi Prof. Daron Acemoğlu; Türkiye ekonomisinde krizin derinleşmesi ihtimalini değerlendirirken, “Çok büyük korkum var” ifadesini kullandı.
“Türkiye’de başkanlık seçimine gidip de tüm güç sarayda toplanınca bunun ekonomi politikası üzerinde de büyük bir etkisi oldu” diyen Acemoğlu, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa eden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ekonomi yönetimi için, “Berat Albayrak altında kurulan kadrolar, yapılması gereken şeylere doğru yaklaşımı getiremedi” değerlendirmesini yaptı. Acemoğlu, Türkiye’de bankaların durumunun ‘göründüğünden de daha kötü olduğunu’ söyledi

Prof. Dr. Daron Acemoğlu, T24 sitesinde Murat Sabuncu’nun konuğu oldu. Video söyleşide Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Acemoğlu, dünyada popülist iktidarların durumundan, demokrasi ve ekonomi ekseninde Türkiye’nin geldiği noktaya, pandeminin ardından dünyada beklenen değişimden, Türkiye ekonomide atması gereken adımlara, pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Murat Sabuncu’nun, “Popülist liderlerin ve rejimlerin artık sonunun geldiği söylenebilir mi?” sorusuna yanıt veren Acemoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“Tabii ama bir problem var burada. Ne kadar uzun zaman bu popülist otoriter rejimler iktidarda kalırsa o kadar hem muhalefet zayıflıyor hem medya, basın zayıflıyor. Bolsonaro’nun bu krizden sonra çok büyük bir şansı yok. Çünkü popülerliği tamamen düşmüş durumda. Brezilya’da medyayı susturamadı, o kadar uzun vakti olmadı. Ve büyük olasılıkla gelecek seçimde çok büyük bir yenilgiyle gidecek. Ama Hindistan’a, Rusya’ya, Türkiye’ye, Macaristan’a bakarsanız, buralarda artık basın özgürlüğü o kadar ortadan kalkmış, muhalefet tamamen yolunu kaybetmiş durumda ki buradan nasıl çıkacağımız zor bir süreç. O kadar kolay değil. Örneğin, Modi’ye karşı bir muhalefetin kendini bulabilmesi, Hindistan’ın çok çok çok heterojen insanlarını, gruplarını bir araya getirmesi çok zor bir süreç olacak.” 

ORTALIK MAFYA BABALARINA KALDI

Murat Sabuncu’nun Türkiye’de medya ve muhalefete yönelik baskılarla, suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarını anımsatması üzerine Acemoğlu, “Çok acı verici. Normal medyanın olduğu bir ülkede muhalefetin söyledikleri, bilim adamlarının, bu konuda bilgili olan insanların söyledikleri şeyler gündemi belirler ama Türkiye’de ne yazık ki mafya babalarına kaldı. Bu da tabii ki acı verici bir şey ama buradaki dinamikleri de ben Hindistan’dan çok daha değişik görmüyorum, Filipinler’den çok daha değişik görmüyorum. Türkiye’de olanlar tabii ki Türkiye’ye çok özel, bizim problemlerimiz başka problemlerle aynı değil ama bu otoriter popülist rejimlerin de birbirlerine benzeyen çok yönleri var” dedi. 

EKONOMİNİN EN KRİTİK KRİZİ

“Demokrasi eksikliği ve kurumsal yapıdaki zayıflık Türkiye’nin ekonomik performansını ne kadar etkiliyor?” sorusuna yanıt veren Acemoğlu, şu açıklamayı yaptı: 

“Çok etkiliyor. En büyük belirleyici. Türkiye, son beş sene içinde ekonominin en kritik krizlerini yaşıyor. Bir tek pandemi sonrası değil, pandemiden önce de başlayan büyük krizler vardı. Borçların artması, bilançoların kötüleşmesi, bunlara karşı doğru bir sonuç getirilebildi mi? Hayır. Niye? Bürokrasinin içinde ekonomiyle doğru dürüst uğraşabilecek, iyileştirebilecek insanlar az kaldı. Özellikle Berat Albayrak altında kurulan kadrolar, yapılması gereken şeylere doğru yaklaşımı getiremediler. Demokrasinin diktatörlüklere göre, otoriter sistemlere göre birçok avantajları var. Ama en büyük avantajlardan bir tanesi de en büyük hataları, yeteneği, yeterliliği olmayan kadroları başta tutma eğilimleri çok daha zayıf. Özellikle Türkiye’de başkanlık seçimine gidip de tüm güç Saray’da toplanınca bunun ekonomi politikası üzerinde de büyük bir etkisi oldu.”

Amerika’da enflasyonun yükselmesinin kalıcı hale gelmesi durumunda Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin krize girme riskini değerlendiren Acemoğlu, “Çok büyük problemler var. Bunlarla başa çıkılmadığı zaman derin bir krize yol açar. Ve bunlarla başa çıkabilmek için de yine devlet kapasitesine, doğru politikalara, doğru ekonomi bilgisini uygulayan yönetimlere ihtiyacımız var” ifadesini kullandı. 

ŞİRKET VE BANKA BİLANÇOLARI KÖTÜ

Özel sektörün finansal yapısından, kur riskine, bankaların sorunlu alacaklarından, faizlere çoklu kriz riskini değerlendiren Acemoğlu, şunları söyledi: 

“Problemin çok boyutu var çünkü şirketlerin bilançoları çok kötü. Şirketlerin bilançoları çok kötü olunca buna borç veren bankaların bilançolarına yansıyor. Ve bu bankaların birçok bulunduğu yatırım aslında kâğıtta yazan değerinde değil. Böylece bankaların durumu da göründüğü kadar iyi değil hatta zaten iyi görünmüyor da, göründüğünden de kötü. Ve bunun da iki boyutu var tabii. Birincisi özel bankalar, 2016’dan beri borç vermemeye çalışıyorlar. Sürekli verdikleri krediyi azaltmaya çalışıyorlar. Azaltamamalarının nedeni, birincisi; bazı zorunlulukları var, ikincisi; Merkez Bankası ve devlet baskısı var üstlerinde. Ama bu baskı yetmiyor, 2016’dan beri devlet bankalarının payı artıyor kredide. Ve bu yeni verilen kredilerin çoğu aslında geri alınması çok çok zor hatta imkânsız olan krediler. Böyle olunca şimdi üçüncü bir boyut şirketlerin bilançoları, özel bankalardan bazıları batmak üzere ve devlet bankalarının şimdi çok büyük bir açık durumu olacak. Ve bu tabii ki bu da devlete, devlet bütçesine."

HALKA GÜVEN VERİLMELİ

“Türkiye’nin önündeki riskler ve fırsatlar, ekonomide atılması gereken ilk birkaç adım nasıl olmalı?” sorusuna ise Acemoğlu, şu yanıtı verdi: 

“Ekonomide en önemlisi devletin halka güven vermesi lazım. Doğru kadroların yapılanması ve otonomisi olan kadroların olması lazım. Dünyanın her bir tarafında kabul edilen bir şey ki Merkez Bankası'nın bir özerkliği olması lazım. Başbakandan ya da başkandan emirle para politikası olmaz. Böyle olmayı düşündüğünüz zaman yabancı sermaye gelmez. Yabancı sermaye gelecekse çok daha fazla yüksek faiz ister, güven olmaz. Yukarıdan gelen güven bir adım. Aşağıdan bilançolar. Japonya’da bunu gördük 1990’larda. Eğer şirketlerin ve bankalarının bilançolarının çok kötü olduğu bir duruma gelip de onları hala ayakta tutmaya çalışıyorsak, burada da zombiler yaratıyoruz demektir. Ve bu zombiler daha sonra yatırımı geri bırakıyorlar, büyümeyi geride bırakıyorlar, teknolojiyi geride bırakıyorlar. Türkiye’de böyle bir duruma geldik. Bunun temizlenmesi lazım. Ama bunu yapabilmek için hem dışarıdan sermaye gelmesi lazım.  Dışarıdan sermaye gelir mi Türkiye’de böyle bir güvensizlik durumunda? Hem de doğru politikaların uygulanması lazım. Yapısal bir şekilde, kurumsal bir şekilde bir yaklaşım getirmediğimiz sürece bu problemler devam edecek. Ve geleceğimize çok büyük negatif etkileri olacak.”
26 Mayıs 2021 12:52
DİĞER HABERLER