Update ve upgrade etme

Samanyoluhaber.com yazarlarından Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan okurları için önemli bir köşe yazısı kaleme aldı.
Dedesi torununa; “Ben senin yaşlarında iken, bakkala on parayla giderdim, neler neler alırdım” deyince, torunu da, “Dede, şimdi her yere kamera koymuşlar, hiçbir şey alamazsın“ demiş.

 

Update ve upgrade kelimeleri önceleri, özellikle bilgisayarlar için kullanılırdı. Zamanla bu iki kelime, teknik ve teknoloji yanında, hemen her konuda kullanılmaya başlandı.

 

İnsanın kendisini ifade ederken de toplumsal yaşamda da bu iki kelime kullanılır oldu. Özellikle cereyan eden hadiseleri, olması gereken durumları ifade ederken kullanılan bu iki kelime, olayların anlaşılmasını daha da kolaylaştırdı.

 

Yukarıdaki fıkrada olduğu gibi, çocuklar dahil, genç nesil yeni geliştirilen cihazlar ve bilgisayar dilini daha erken yaşlarda öğrenip kullanmaya başladılar.

 

Çünkü bu kullanımlar hayatı ve değişik konuları anlamayı çok kolaylaştırdı.

 

“Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz?“ şeklindeki yaklaşım, eskiden beri kullanılan söylem ve eylemlerin değiştirilmeye başlandığında kullanılan bir sözdü. Bu söz de tabii seyir içinde unutulur oldu veya unutulmak zorunda kaldı.

 

Çünkü yeni yaklaşım ve adetler, anlamayı ve hayatı daha da kolay hale getiriyordu.

 

Yeni yaklaşımları kabul edemeyenler yanında, yine eskiden, o günün anlayışıyla yeniliklere açık olmanın örnekleri de, söylemleri de yok değildi.

 

Dayım elma getirir, herkes onu götürür” şeklindeki söylemin arka planında, “Yenilikler, artık hayatın içine giriyor, herkes onları kullanır hale geldi, bizim de kullanmamız gerekir“ anlamı vardı.

 

Aynı şekildeki bir başka örnek  de “Düğün dernek el ile” cümlesindeki yaklaşım da, sadece kendi bilip yaşadığımız adetler için bile başkalarının adetlerini de kabul etmemiz gerekir anlamına geliyordu.

 

Bunlar gibi, değişik konulardaki update ve upgrade etme konusunda farklı ortamlarda da benzer yaklaşımlar vardı. “Bilgi eskirse, zihin pas tutar” cümlesi, eski bilgiyi zamanında güncellemek anlamında kullanılır.

 

“Eski yazılım, yeni iş görmez” söylemi de bilgi ve yöntemi yenilemek gerekir anlamındadır.

 

“Güncellenmeyen akıl, eski sürüm telefona benzer’’ benzetmesi de, iş görür ama yavaş ve eksiktir anlamındaydı.

 

“Gelişmeyen cihaz, çöpe gider, gelişmeyen insan da kenara’’ cümlesi, insanın kendisini yükseltmesi demektir.

 

“Kılıç bilenirse keskinleşir, insan geliştikçe değerleşir” cümlesi de upgrade mantığını anlatır.

 

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin özellikle update ve upgrade konusunda, öncelikle kendisinin bunların pratiğini yapması, sonra da onu dinleyen herkesin sosyal ve ilmi konulardaki güncel gelişmeleri takip edip pratiğe geçirmesi, sonra  bunları herkese tavsiye ettiğine defalarca şahit olduk.

 

Türkiye’de güneş enerjisinden istifade edilmeye başlandığı ilk yıllarda, kendi kaldığı İzmir Bozyaka yurdunun üstüne, suyu ısıtmak için güneş enerjisi panellerini kurdurduğunu hepimiz biliyoruz.

 

İnternetin yeni yeni gelişmeye başladığı yıllarda, herkesi bunu öğrenmeye ve kullanmaya teşvik ettiğini gördük.

 

Sosyal ve diğer bilimsel konularda da, yeni gelişmelerin takip edilip pratiğe konulmalarını hep teşvik etti, takip etti. Gazete, televizyon, dergi çıkarmalar yanında her seviyedeki eğitim alanında   edinilen bu tecrübeleri farklı ülkelerdeki insanlarla da paylaşmayı teşvik etti.

 

Bir zamanlar küreselleşme için de aynı ve benzer söylem ve yaklaşımlar vardı. Hatta “küreselleşmenin tehlikeleri“ başlığında küreselleşme, toplantı ve kongrelerde tenkit edilirdi. İstenildiği kadar tenkit edilse, dile de dolansa, küreselleşme, tabii seyri içinde dünyanın her yerini içine alır oldu. Çünkü bir yandan ulaşım vasıtaları, diğer yandan haberleşme kanalları o kadar gelişti ki artık bu tabii seyir içinde, dünya global bir köye döndü ve herkes onun içinde yaşar oldu.

“Kültürel farklılıklar, küreselleşme ortamında çatışma alanlarına dönüşebilir. Bu yüzden, hoşgörü temelli bir diyalog kültürü geleceği şekillendirmek adına elzemdir. Geleneksel değerlerle modern, bilimsel ve demokratik değerlerin birlikte ele alınması çok önemlidir. Dünyaya açılmak, kendi kimliğini muhafaza ederek dünya ile entegre olmak, doğru bir yaklaşımdır." demişti.

         Gerek yeniliklere açık olmak, gerekse her kültürün kendisini muhafaza etmesi yanında, yaşanılan yer ve yaşanılan zamanla ilgili de, “Zamanın ve mekanın dilini bilmek ve kullanmak’’ şeklinde ifade ettiği esaslar da yine bu çerçevelerde ele alınmalıdır.

“Bir toplum ya da dönemin önceliklerini, duyarlılıklarını ve gündemdeki hassasiyetleri anlamadan doğru iletişim kurmak zordur. Bu, çağın ruhunu yakalamak adına kritik bir tutumdur" demişti. Mekanın dili yönüyle de, “Her coğrafya,  farklı algı dünyasına sahiptir. İnsanların o yer ve toplum içinde nasıl düşündüğünü ve tepki verdiğini kavramadan, doğru bir bağlam oluşturmak imkansız hale gelir" şeklinde, bu konuların önemini ifade eden ve yeri geldiğince bunları hatırlatan birçok makalesi ve konuşmalarında hatırlattığı bölümler olmuştur.

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, update ve upgrade etme, küreselleşme, diyalog gibi konularda, değişik zaman dilimlerinde sözlü veya yazılı olarak şu hususları da hep dile getirmiştir:



      ‘’Herkesi kendi konumunda kabul etme, önemli bir esas olmalıdır.



        Farklı düşünceler, farklı yaklaşımlar diyaloğa mani olmamalıdır.



  Konuma saygıyı ihmal etmeden ve farklılık mülâhazasına kapılmadan çok rahatlıkla bu farklılıklar ifade edilebilmelidir.



  Kimse kendini başkalarından üstün görmemeli, muhataplarında böyle bir intiba bırakmamalı ve iddiasız olmalıdır.



  İnanan insanlar diyalogdan korkmamalı, kayıp yaşamaktan endişe etmemeli. Diyalogda bir yönüyle değerlerin yarışı vardır.



   Şayet değerlerinizden şüphe ediyorsanız, zaten Allah’a sağlam iman etmemişsiniz demektir. “Falanlarla beraber olursak onlardan negatif etkileniriz, dinimize zarar gelir.” diyorsanız, temsil ettiğiniz dine güven probleminiz var demektir.



      Değerlerinizin, değerler pazarında alıcı bulacağına inanıyorsanız, başkalarıyla birlikte olmaktan, diyaloğa geçmekten korkmanız için bir sebep yoktur.



  Başkalarıyla el sıkıştığınız ve kucaklaştığınız takdirde, bir taraftan size ait güzelliklerin başkalarına da sirayet edeceğini, diğer yandan da başkalarına ait güzelliklerden istifade edeceğinizi düşünüyorsanız, diyalogdan endişe etmenize gerek yoktur.



       Günümüzün aklı başındaki siyasiler, sosyologlar, felsefeciler, pedagoglar, terbiyeciler bir araya gelmeli, farklı medeniyetler arasında, şiddet ve savaş dili yerine, barış dilini geliştirmeye çalışmalıdırlar. Kimi devletlerin kendi çıkar ve menfaatleri için alevlendirecekleri savaş dili ve çığırtkanlığına karşı da, ortak akılla barış dili ve ortamı oluşturulmalıdır.



  Bir baştan bir başa bütün dünyayı kasıp kavurabilecek muhtemel 3. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyecek her türlü kışkırtma ve teşebbüse karşı, farklı kültür ve milletlerden insanlar bir araya gelerek, alternatif projeler geliştirilmeli, planlar yapılmalı; bunlardan realize edilmesi mümkün olanlar da hemen hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde, günümüzde üretilen korkunç silahlar ve onların kullanılacağı bir dünya savaşı insanlığın sonunu getirecektir.’’

 


Netice olarak, kendimizi sürekli update ve upgrade etmenin yanında, kendi ailesi ve yakınları başta olmak üzere başka insanlara da faydalı olma açısından, onlara da bu yenilik ve kolaylıkları anlatıp izah etmesi insanın insanlığı gereğidir.

 

Bugün dünya, bu bilimsel gelişmeler yoluyla, artık bir köy haline gelmiştir. Değişik konularla ilgili, dini, dili, rengi, ırkı, ülkesi, ne olursa olsun insanlar, birbirleriyle ortak iş yapma durumuna geldiler ve bu durum geliştirilerek devam etmektedir.

 

Kavgasız, savaşsız, insan olma ortak paydasından hareketle, global bir köy haline gelen bu yeni dünyada, dini, dili, rengi, milleti, ırkı ne olursa olsun, herkesi kendi konumunda kabul ederek, barış içinde yaşama zorunluluğu ve güzelliği içindeyiz.

 

Gelin update ve upgrade başta olmak üzere,hep birlikte bu güzel yaklaşım ve gelişmeleri ıskalamayalım.
01 Eylül 2025 10:30
DİĞER HABERLER