Ürün etiketlerindeki kimyasallara dikkat

Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında 'Ürün etiketlerindeki kimyasallara dikkat' çekti
ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)

Gıda etiketlerini okumada hassas davranmak gerektiğini hemen herkes bilir diye düşünüyorum. Pek çoğumuz, vücuttaki işlevlerinin ne olduğunu bilmek şöyle dursun, birçok bileşeni telaffuz etmekte zorlanırız. Uzun zamandır bu konuyu yazmayı istiyordum ama çerçevesini belirleyememiştim. Geçen hafta http://www.samanyoluhaber.com/ da “Dünya Sağlık Örgütü'nün 'aspartam' uyarısı işe yaramadı” başlıklı yazısı, etiketlerde dikkat edilmesi gereken katkı maddeleri ve etkilerini yazmam gerekliliğini hatırlattı. İşte bazıları;



Aspartam Tarzı Yapay Tatlandırıcılar

Yapay tatlandırıcılar sıfır şeker veya şeker ilavesiz reklamıyla kullanılırlar. Çünkü doğal şekerlerden daha düşük kaloriye sahiptirler, ancak vücudun metabolik sistemi üzerindeki etkileri de çok fazladır. Şekerden iki yüz  kat daha tatlı olan aspartam, sukrolaz ve sakkarin yiyecek ve içeceklerin diyet türlerinde bulunuyor. Nutritional Neuroscience dergisinde 2017 yılında yayınlanan raporda, aspartamın, öğrenme güçlüğü, baş ağrısı ve migren, anksiyete, depresyon ve uykusuzluk gibi çeşitli davranışsal ve bilişsel problemlerle bağlantılı olduğu belirtildi. 

Aspartam aynı zamanda kortizolü artırabilen, kilo alımına, kan damarı hasarına ve kalpte plak oluşumuna neden olabilen kimyasal stres etkeni olarak işlev görür. Ayrıca yapay tatlandırıcılar tüketildiğinde bağırsak bakterilerinde değişiklikler olur ve bu da vücudumuzda daha iltihaplı bir ortamı oluşturur. Aşırı miktarda aspartam, beyindeki nöronlara zarar verebilir. Bu durum da hafıza sorunları ve bunama ile ilişkili hücre ölümüne neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) geçtiğimiz haftalarda aspartamı, aleo vera ve kurşunun da dahil olduğu “Kanserojen olma ihtimali bulunan maddeler” kategorisine aldı.


Trans Yağlar

Trans yağlar, genellikle raf ömrünü uzatmak ve yiyeceklerin bozulmasını önlemek için yiyeceklere eklenir. Gıda firmalarının maliyetinden dolayı kullandıkları bu yağlar, özellikle kalp sağlığımız için son derece zararlıdır. Bazı araştırmalar, trans yağların, LDL kolesterolü (kötü kolesterol) yükselttikleri ve HDL kolesterolü (iyi kolesterol) düşürdükleri için doymuş yağlardan iki kat daha tehlikeli olduğunu göstermiştir. Ayrıca trigliserit düzeylerinde artışa neden olurlar. Trans yağların kullanımının azaltılması kalp hastalığı riskinizi yüzde elli üç oranında azaltabilir. Hidrojenasyon adı verilen bir işlemle oluşturulan bu yapay yağlar "Trans yağ asitleri" veya "Doymuş olmayan yağ asitleri" gibi terimlerle ifade edilebilir ve damarları tıkadığı ve obeziteye de neden olduğu bilinmektedir.

Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu (HFCS)

Yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS), en yaygın kullanılan gıda katkı maddelerinden biridir ve son on beş yılda kullanımı büyük ölçüde artmıştır. Bu artışın nedeni, doğal tatlandırıcılara göre daha düşük maliyetli olması, daha tatlı olması ve çeşitli bileşenlerle kolayca karıştırılabilmesidir. Maalesef, HFCS'nin de sağlık üzerinde olumsuz etkileri vardır. Bu şurup, kolesterol ve trigliserid düzeylerini yükselterek kişilerin aşırı yemek yemesine ve obeziteye yol açabilir. Dolayısıyla, gıda etiketlerinde yüksek fruktozlu mısır şurubu görürseniz, bu ürünün çok fazla ilave şekerle yüksek oranda işlenmiş olabileceğini tahmin edebilirsiniz.Özellikle içecek ve tatlılarla sınırlı kalmayarak, birçok unlu mamul, kek, çeşni ve benzeri gıda ürünlerinde yüksek fruktozlu mısır şurubu bulunabilir. 

Sodyum ve Potasyum Benzoat

Bunlar yine gıda maddelerinin raf ömrünü uzatmaya ve küf oluşumunu önlemeye yardımcı olan koruyuculardır. Genellikle içecekler, konserve ürünler, salata sosları, ketçap gibi asitli gıdalarda tercih edilir. En önemli etkisi tiroid seviyelerini bozulmalarıdır. Tiroid, vücudun metabolizmasını düzenleyen önemli bezdir ve tiroid hormonları, vücuttaki enerji düzeyini, kalp atış hızını, kilo kontrolünü ve diğer önemli işlevleri kontrol eder. Tiroid hormonlarında dengesizlik, tiroid hastalıklarına ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir.

Sodyum Nitritler ve Nitratlar

Bu gıda etiketi bileşenleri genellikle pastırma, salam, sosis, sucuk türü şarküteri/sandviç etleri ve ton balığı ve sardalye işlenmiş ürünlerde bulunur. Gıdalardaki bakteri ve mikroorganizmaların büyümesini engelleyerek raf ömrünü uzatmaya yardımcı olurlar. Ayrıca, özellikle et ürünlerine karakteristik pembe renklerini vermek için yaygın bir şekilde kullanılırlar. Nitratlar, gıdalarla alındığında bağırsakta nitritlere dönüşerek kişilerde besin intoleransına neden olabilir. Kolon kanserine neden oldukları ve kalp hastalığına ve obeziteye yol açtığı bilinmektedir. Sodyum nitritler ve nitratlar, aşırı miktarda alındığında özellikle çocuklarda, oksijen taşıyan hemoglobin moleküllerinin normal işlevini engeller ve ciddi solunum problemlerine yol açabilir.

MSG (mono sodyum glutamat)

Yiyeceklerin lezzetini artırmaya yardımcı olan bu katkı maddesi, birçok gıda üreticisi ve restoran tarafından yiyeceklerin lezzetini artırmak ve tadını iyileştirmek için kullanır. MSG, glutamik asit adı verilen bir amino asit tuzudur ve özellikle umami adı verilen beşinci tat olarak bilinen lezzet hissini yoğunlaştırır. Ancak genellikle MSG içeren yiyecekler çok yüksek sodyum seviyelerine sahip olduğu için MSG eklenmiş gıdalar fazla tüketildiğinde beyin fonksiyonlarına zarar verebilir.

Besin etiketlerini okumak bazen zor ve bunaltıcı olsa da sağlıklı yaşama ulaşmak için doğru yönde atılmış önemli adımlardandır. Bilinçli bir tüketici olarak, doğru beslenme alışkanlığı oluşturabilir ve uzun vadede sağlığımızı koruyabiliriz.

[email protected]       Twitter:@esrabc

19 Temmuz 2023 12:56
DİĞER HABERLER