ÜZÜLÜYORUM

Başkasının zararını kendi kârı sayanlar, rakiplerinin düştüğü kötü durumdan, çektikleri ızdıraptan keyif duyanlar mutlaka vardır.
Biz onlardan değiliz. Çok gerilere gitmeye gerek yok, “Gerekirse 1000 yıl daha” süreceğinin ilân edildiği 28 Şubat'ın etkilerini sürdürdüğü günlerde, Yeni Şafak'ın sahiplerine –ailenin dört yaşındaki bebelerine kadar- yönelik tacizleri herhalde unutmuş olamayız. Hasbelkader başbakanlık koltuğunda oturan politikacının, her emir ve talimatını yerine getirmeye zorladığı şimdinin Ergekon sanığı polis şefini yönlendirerek, gazetemize baskın yaptırdığını da... Bazıları bizleri medya dışına sürecek bir süreç başladığı için bayağı sevinmişti o dönemde... Gazetemize baskını kınamakta çok zorlanmışlar, dayanışma içerisine girmeyi bir türlü kabullenememişlerdi. Oysa bizler basın özgürlüğüne müdahale anlamına gelen en küçük kıpırtıda, varlığımızdan rahatsızlıklarını saklamayanların yanında yer almakta hiç tereddüt etmedik. 'Sansür' veya 'boykot' gibi sakıncalı taleplerin hepsinin karşısında –bizden istenmese ve beklenmese bile- tepkimizi en sert biçimde verdik. Doğan Medya Grubu'nun (DMG) Maliye Bakanlığı müfettişleri tarafından incelenen işlemleri yüzünden 'vergi kaçakçılığı' iddiasıyla cezalandırılmasına sevinmemizi herhalde bekleyenler vardır; hayır sevinmedik. Yargıçca da uygun bulunduğu taktirde 1 milyar TL'yi rahatlıkla aşabilecek müthiş ceza, DMG'yi 'ülkenin en büyük medya grubu' olmaktan çıkarabilecektir. 10 gazetenin, üçü ulusal yayın yapan çok sayıda TV kanalının, sayısız derginin çıkamaz ve yayın yapamaz hale gelmesiyle ne kadar gazetecinin 'işsiz' kalabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Gazeteler, vergi usulsüzlükleri yüzünden 500 milyon TL'den fazla yeni cezanın daha DMG'yi beklediği haberini vermekteler... Üstüste konulduğunda en sarsılmaz görünen şirketler ve holdingleri sıfırlayabilecek bir gelişme bu. Zaten 'kaçakçılık' sayıldığı için taraflara 'uzlaşma' zemini arama imkânı vermeyen vergi cezasının işitildiği andan itibaren DMG'nin borsadaki varlığı ciddi bir darbe yedi. Müfettişlerin cezaya yol açan hatalı işlemlerin gerçekliği konusunda çok iddialı oldukları anlaşılıyor; ama yine de yargı cezayı ortadan kaldırabilir. Tabii yıllar sürebilecek bir yargılama sürecinden sonra... Emin olmanızı istediğim şey şu: DMG'nin başına gelenlere asla ve asla sevinmiyorum. Medya organlarının –gazeteler ve televizyon kanallarının- etkisini azaltan, varlığını tehdit eden gelişmelerden mutluluk duyan bir medya mensubu herhalde normal bir insan değildir. Türk medyasının kendisini evrensel ilke ve esaslarla yeniden buluşturmasına hiç kuşkusuz ihtiyaç var. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra “Babıali'den geçeceğiz” kararlılığıyla hareket eden darbecilerin oluşturduğu medya düzeni etkisini hâlâ sürdürüyor ülkemizde. Demokrasiye ters bakan, hak ve özgürlükleri topluma fazla gören, gücünü gerektiğinde derhal darbecilerin emrine sunabilen bir medya düzeni bu... Halkın haber alma hakkına saygısız, toplumun isteklerine karşı duyarsız bir düzen... Bu düzen, içerisinde yer almak isteyenlerden 'biat' da bekliyor ve biat edenleri –ne kadar niteliksiz ve yetersiz olsalar da- omuzları üzerinde taşıyor; 'aykırı' saydığı biat etmeyenleri her türlü aşağılayıcı sıfatlarla anmaktan ve düzen dışına itmekten de çekinmiyor. Yeni Şafak Ergenekoncu şefin yönlendirdiği polisler tarafından basıldığında timsah gözyaşları bile dökmedilerse, sebebi, bu gazete ve çalışanlarının darbecilerin kurduğu medya düzenine 'aykırı' görülmesidir... Demokrasiye ve basının evrensel ilkelerine ters bu düzen mutlaka yıkılacaktı; ama bunun doğal yollardan gerçekleşmesi bekleniyordu. Ben hâlâ öyle bekleyenlerdenim. Vergi kaçakçılığı iddiasına hedef medya grubu, umarım, bu sıkıntılı günlerini atlatır ve kendisini değişen dünyaya ve değişen Türkiye'ye uygun hale dönüştürme işlemini de kendi eliyle gerçekleştirir... Umarım.
22 Şubat 2009 08:08
DİĞER HABERLER