Tuzak kurarken Allah da tuzaklarını onlara çevirir. Öyle ya, Allah tuzakların en hayırlısını kurar( Enfâl Suresi, 8/27-30)
Abdullah Aymaz ´SAMANYOLUHABER-COM
Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hâinlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olmayasınız. İyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka bir şey değildir. Allah katında büyük ecir vardır. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir Furkan verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük bir fazl (lütuf) sahibidir. Hani bir vakitler, kâfirler, seni tutup bağlamak veya öldürmek veya sürüp çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı da, onlar TUZAK KURARKEN ALLAH DA TUZAKLARINI ONLARA ÇEVİRİR. Öyle ya, ALLAH tuzakların en hayırlısını kurar.” (Enfâl Suresi, 8/27-30)
Hicretten önce ve hicret sırasında müşrikler Peygamber Efendimiz (S.A.S.) için suikastlar tertip ediyor bir takım oyunlara girişiyorlardı. Şöyle ki,: Dâru’n-Nedve denilen Mekke Şehir Meclisini toplayıp orada durumu müzakere ettiler. Yaşlı bir adam suretinde İblis de “Ben Necidliyim, toplantınızı işittim, ben de aranıza katılmak istedim. Herhalde benim de söylenecek bir iki faydalı sözüm olabilir.” diyerek aralarına girdi. Sonra müzakereye başladılar. Ebu’l-Buhturî, “Benim görüşüm, onu bağlar, bir odaya hapsedersiniz ve bütün giriş-çıkışları kaparsınız, sadece bir delik bırakır, ona oradan yiyecek içecek uzatırsınız. Ta ölünceye kadar böyle devam edersiniz.” dedi. İblis “O ne fena fikir! Onun kavminden size silah çekip gelenler olur onu elinizden kurtarırlar.” dedi. Hişam b. Amir de “Benim görüşüm, onu bir deveye bindirip aranızdan uzaklaştırmak, Mekke dışına çıkarmaktır. Artık orada ne yaparsa yapsın, size bir zararı dokunmaz” dedi. Yine o ihtiyar kılığındaki İblis, “Ne fena fikir! Gider başka kavimleri baştan çıkarır, sonra da onları toplayıp gelir, sizinle harp eder.” dedi. Nihayet Ebu Cehil “Ben o fikirdeyim ki, her aileden birer delikanlı alırsınız ve onlara birer kılıç verirsiniz, hepsi bir anda vurur, onu öldürürler, kanı bütün kabilelere dağılmış olur. Haşimoğulları da bütün Kureyş ile savaş yapamaz ya! Şayet diyet isterlerse, onu da ödersiniz.” dedi. Bunun üzerine İblis, “Bu yiğidin teklifi doğru!” dedi. Buna karar verip dağıldılar. Derhal Cebrail Aleyhisselam gelip, durumu Hz. Peygamber’e (S.A.S.) haber verdi ve hicret emrini iletti. Peygamber Efendimiz (S.A.S.) de Hz. Ali’yi yatağına yatırdı ve Hz. Ebu Bekir ile beraber gidip mağaraya sığındı. Düşmanlar hazırlıklarını tamamlamış, etrafı kuşatmıştı ve her yanı gözetliyorlardı! Sabah olunca yatağa doğru hücum ettiler, fakat karşılarında Hz. Ali’yi gördüler. Hiç beklemedikleri bir şeydi, hayret içinde donup kaldılar.
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır diyor ki: “(27. Ayetteki) ‘Ey iman edenler!’ şeklindeki bu hitapların böyle iman özelliği, işe ardarda tekrar edilmesi, gelecek emir ve tenbihlerin önemini ve onlara son derece özen göstermek gerektiğini açıklamak ve bunlara özen göstermenin imanın gereği olduğunu bilhassa anlatmak gibi bir özel belağatı içerir. Ey müminler!’ Allah’a ve Resulüne hıyanet etmeyin’, iman zimmetinize verilmiş olan İlahî hükümlere ve Resulün sünnetine saygısızlık ve riayetsizlik etmeyin. Bunlar size hayat veren hükümlerdir, onlardan dolayı şükretmekten geri kalmayın nankörlük etmeyin. Onlara sadakat ve bağlılıktan ayrılmayın. Dinde lâubâli olmayan, dinin emir ve yasaklarına sırf gösteriş olsun diye uymayın, can u gönülden benimseyerek uyun, ganimetten mal kaçırmak veya düşmana gizli sırlar iletmek gibi davranışlarla ahlâkınızı lekelemeyin. Hâsılı, dînî görevlerinizi ciddiyet ve samimiyetle yapın. Allah ve Resulüne hıyanet ederseniz, ‘kendi emanetlerinize hıyanet edersiniz.’ Bir kere Allah ve Resulüne hıyanet etmeye başladınız mı artık kendi aranızda da mala, cana, ırza ve namusa hıyanet etmeye başlarsınız. Hakka, hukuka, vatana ve milli görevlere de hainlik etmeye başlarsınız. ‘Ve o halde siz bilirsiniz.’ Bile bile hıyanet edenlerden olursunuz. Bundan dolayı da birbirinize olan güveniniz yok olur. Kimsenin kimseye güvenmediği bir toplum olursunuz. Siz kendinizden emin olamazsanız diğerleri sizden hiç emin olmazlar. O vakit emniyet ve güven büsbütün ortadan kalkar. Başınıza işte o sözü edilen büyük fitneler kopar. Bunun için Allah’a, Resulüne hıyanet edip de kendi kendinize hıyanet edenlerden olmayın. Gerçi mümin olmak bakımından, hıyanet etmek, hainlik ve yalan müminde huy haline gelmez. ‘İki özellik vardır ki, müminde huy haline gelmez; bunlar hıyanet ve yalandır.’ (Ahmed b. Hanbel) hadis-i şerifinde bu iki hasletin müminde huy ve tabiat haline gelemeyeceği haber veriliyor. Ancak mümin gaflet edebilir, geçim derdiyle, mal ve evlat endişesiyle bazen böyle bir zaafa düşebilir. Böyle bir durumda ‘Biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız sırf bir fitnedir’, sizin için fitneden başka bir şey değildir. Sizi meftun eder, günaha ve belaya sokabilir. Onlar böyle durumlarda birer dert ve imtihandır. ‘Allah ise, ancak O’nun yanında büyük ecir olduğu kesindir. Ki, O’nun verdiğini hiçbir kimse veremez. O’nun kazandırdığını hiç bir şey kazandıramaz.” (Hak Dini, Kur’an Dili-4)
Cenab-ı Hakkın hem cemâlî hem de celâlî isimleri vardır; hem Rahîm’dir, hem de Kahhar’dır. Onun için Cenab-ı Hakkın hem Cenneti hem de Cehennemi vardır. Bu dünya bir imtihan meydanı olduğundan dolayı her zaman hem iyiler hem kötüler, hem Cennetlikler hem de Cehennemlikler olacaktır. Bu yüzden ta Hz. Âdem Aleyhisselam zamanında ilk peygamberin bir oğlu (Hâbil) öbür oğlu (Kâbil) tarafından öldürülmüştür. Yani ilk dönemde hem mazlum hem de zâlim var. Hz. İbrahim’in karşısında zâlim bir Nemrut var. Hz. Musa’nın karşısında da bir zâlim bir Firavun var. Hz. Muhammed Aleyhisselam karşısında zalim müşrikler var. Zâlimlerin hepsi belasını bulduktan İslamiyet hâkim olduktan sonra, bu sefer zâlimler, mazlumlar Müslümanların içinden çıkmaya başladı. Hz. Hüseyin’in kafasını kestirten de kesenler kâfir veya müşrik değillerdi… Müslüman idiler ama zâlim ve kâtil idiler…
Tarih tekerrür ediyor… Peki bu acımasız süreçte zâlim olmak mı yoksa mazlum olmak mı istersiniz?…
Hiç şüpheniz olmaz, hile ve mekir yapanların bütün hile ve tertipleri Cenab-ı Hak boyunlarına geçirir ve ayaklarına dolar. İşte Suud prensi… İşte Malezya ve Pakistan’ın başındakiler… Şimdi hapisteler. Moldova Cumhurbaşkanının başına gelen İlahî cezaya bakalım…