Türkiye'de son yıllarda gazeteciler üzerinde baskı giderek yoğunlaşıyor. İşsiz gazeteci sayısı arttığı gibi gazeteciliğin temel hakkı olan eleştiri hakkını kullanan muhabirler kendilerini ya cezaevinde ya da kapı önünde buluyor. Halkın sesi olmaktan ziyade patronun sesi olmak zorunda bırakılan gazeteciler sürekli sansürle engelleniyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün yaptığı araştırmaya göre Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149. sırada. Ayrıca, 20'den fazla tutuklu gazeteci ile de Türkiye bu alanda da ilk üç ülke arasında yer alıyor. Tüm bu sorunlar göz önüne alındığında özellikle sahada görev yapan medya çalışanları büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor.
Türkiye'de gazeteciliğin çok zor şartlar altında yapıldığını belirten Vansesi Gazetesi Muhabiri İlhan Siyahtaş, "Bilindiği gibi ülkemizde gazetecilik yapmak gerçekten çok zor. Ülke geneline baktığımızda gazetecilerin darp edildiğini, kafalarına silah dayatıldığını, tehdit edildiğini, hatta tutuklanıp cezaevlerine gönderildiklerine şahit oluyoruz." dedi.
"GAZETECİLER HEDEF GÖSTERİLİYOR"
Gazetecilerin bir çok sorunla karşı karşıya kaldığını söyleyen Siyahtaş, "Kentte gazetecilerin yaşamış olduğu birçok sorun var, hedef gösterilme, toplumsal olaylarda polis tarafından darp edilme ya da gözaltına alınma gibi bir çok sıkıntılar var. Kentte son zamanlarda bir parti tarafından gazeteciler hedef gösteriliyor. Ülkemizde, gazetecilerin gözaltına alınmaması, öldürülmemesi, darp edilmemesi, hedef gösterilmemesi, cezaevlerine gönderilmemesi umuduyla gerçek anlamda gazetecilik yapan, hiçbir yerden nemalanmayan, kimsenin kalemşörlüğünü yapmayan gazeteci arkadaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlarım." ifadelerini kullandı.
"Bir ülkede gazeteciler özgür değilse, toplum özgür değildir" yorumunun her zaman öne çıktığına vurgu yapan Van TV Muhabiri Fazıl Elçi de her gazetecinin haber yapma özgürlüğü olduğunu söyledi. Elçi, "Fikir gazeteciliği, önemli toplumsal sorunları saptayarak toplumun gündemine getiren, iktidarın ve çeşitli baskılardan korkmayan, onurlu bir şekilde doğruları topluma aktaran, insanları düşünmeye sevk eden gazeteciliktir." diye ifade etti.
"GAZETECİLER TEHDİT EDİLEREK DARP EDİLİYOR"
Her gazetecinin haber yapma özgürlüğü olduğuna dikkat çeken Elçi, şöyle dedi: "Her gazetecinin haber yapma özgürlüğü vardır. Fakat gazeteciler birçok kişiler tarafından tehdit edilerek darp ediliyor. Van'a baktığımız zaman birçok gazeteci arkadaşlarımız birileri tarafından tehdit ediliyor. Her yıl dünya çalışan gazeteciler günü kutlanıyor. Bu yıl 2016 yılının yeni Türkiye'sinde 33 gazeteci arkadaşımız Dünya Çalışan Gazeteciler Günü'nü cezaevinde geçirdi. Bu da Türkiye'de gazetecilere verilen önemi gözler önüne seriyor. Türkiye'de aslında artık Dünya Çalışan Gazeteciler Günü'nün çok anlamsız olduğunu düşünüyorum."
Birçok gazetecini cezaevinde olduğunu hatırlatan Van TV Muhabiri Lütfi Pala ise gazetecilerin bu denli zor şartlar altında çalışmasının içler acısı olduğunu söyledi. Pala, şunları ifade etti: "Birçok gazeteci cezaevinde ve birçoğunun da yaptıkları haberden kaynaklı davaları sürmektedir. Basın özgürlüğünün olmadığı, gazetecilerin şiddet gördüğü, tutuklandığı, yargılandığı bir ülkede böylesi bir günün olması açıkçası çok fazla bir şey ifade etmektedir. Sahada çalışan bütün meslektaşlarıma Allah kolaylık versin diyorum."
"GAZETECİNİN GÖREVİ HALKA DOĞRUYU İLETMEK"
Gazetecinin görevinin, halka doğruyu iletmek ve halkı doğru bilgiye ulaştırmak olduğunu söyleyen İpekyolu Gazetesi Muhabiri Ercan Öksüz ise "Halka doğruyu iletmek, halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak, gazetecinin birinci görevi budur. Gazeteci ise bunu yaparken basın ahlak ve ilkelerine, özellikle toplumun değerlerini göz önünde bulundurarak bu görevi yerine getirmelidir. Gazetecinin en büyük görevi ise halkın yararlarına, halkın menfaati neyse ona göre davranmalıdır. Her gün görüyoruz ya gazeteciler darp ediliyor, ya gözaltına alınıyor ya da herhangi bir gerekçe belirtilmeden gazeteci görevini yaptı diye tutuklandığını görüyoruz." dedi.
Gazeteciliği bir vicdan meselesi olarak tanımlayan Gazetevan Muhabiri Arif Karakaş da "Gazetecilik aslında resmi tanımın dışında bir vicdan meselesidir ama bu önemli değildir, gördüğünü aktarmaktır. Bu tabiki bizim ülkede, dünyada çok farklı şekilde, çok farklı algılarla yapılan bir meslek haline geldi gazetecilik. Yani bugün diyebiliriz, 10 Ocak Gazeteciler Günü, 1961 yılında 212 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle bugün kutlanıyor. Ama 12 Eylül'de, yani o cunta rejimi geldiğinde bu meslek de yapılamaz bir duruma geliyor. Zaten o günden bugüne gazetecilerin durumu ya da daha öncesinden ortada bir sendika durumu yok." şeklinde konuştu.
"KAMUNUN VİCDANI DEDİĞİMİZ GAZETECİLER İŞLERİNİ YAPAMIYOR, DAYANIŞMA BULAMIYOR"
Gazetecilik mesleğinde dayanışmanın olmadığına dikkat çeken Karakaş, "Bir dayanışma yok. Herkes gruplar halinde hareket ediyor ve şu an kamunun vicdanı dediğimiz gazeteciler, maalesef işlerini yapamıyor ya da bir dayanışma bulamıyor. Ama sıkıntılar bunlarla da bitmiyor. Sonuçta siz bakıyorsunuz banka soyma teşebbüsünde bulunan, kapkaççılık yapan, yankesicilik yapan burada iyi hal indirimi alan tutuksuz yargılanabiliyor. Ama bir gazeteci bir gerçeği olduğu gibi gösterince, hele bizim bölgemizde tutuklanıyor ve yıllarca cezaevine mahkum ediliyor. Vicdanı yaralayan budur aslında. Bu meslek bu yüzden yapılamaz duruma geliyor." şeklinde konuştu.
CİHAN