Varlık Fonu'nu “üst akıl” a teslim mi edecekler?

Hürriyet Gazetesi Eokonomi Yazarı Erdal Sağlam Varlık Fonu ile ilgili ciddi sorunları kaleme aldı
Varlık Fonu efsane haline getiriliyor ama...

YENİ kurulan Varlık Fonu için büyük bir beklenti rüzgarı estirilirken, fon adeta her derde deva olacak bir “efsane” yapılmaya çalışılıyor. Baştan uyarmak gerekiyor ki; aşırı büyütülen beklentilerin hayata geçmemesi halinde hayal kırıklığı da o ölçüde büyük olur, piyasalar olumsuz etkilenebilir.
Ancak şurası bir gerçek ki; yazılan söylenen abartılı beklentilere karşılık piyasa tarafından Varlık Fonu’na ciddi bir önem atfedilmiyor. Yani piyasalar da oluşturulan havanın abartılı olduğunu farkındalar. Bazı banka yöneticileri Varlık Fonu’ndan umutlu oldukları yolunda demeçler verdiler ama gördüğümüz kadarıyla hesaplarını hiç de çok önemli bir fon kurulmuş gibi yapmıyorlar.
Ankara kulislerine baktığımızda da, birkaç kişi dışında, Varlık Fonu’na çok fazla önem verildiğini görmediğimizi söylemeliyiz. Bürokrasi çevreleri, birkaç kişinin bu fon fikrini ortaya çıkarıp, hükümetteki yakınlarını ikna edip, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kabul ettirdiklerini, çok dar bir çerçevede hazırlanan çerçevenin yasal dayanağının da zayıf olduğunu söylüyorlar. Çıkan düzenlemede hala boşluklar bulunduğu, önümüzdeki dönem örneğin Varlık Fonu’ndan satış yapılması halinde ciddi anayasal sorunların çıkma ihtimali bulunduğunu söylüyorlar.

Varlık Fonu’nun işleyişi hakkında çıkan çelişkili demeçler verilmesi de, aslında yasal zeminin tam oluşturulamadığını gösteriyor. Varlık Fonu’na devredilen kuruluşların asıl kurumlarının, örneğin Hazine’nin, yakın çalışacağı Merkez Bankası gibi kurumlarla ilişkileri, çalışanların yasal gelecekleri gibi konularda hâlâ netlik bulunmuyor. Bu da bürokraside tartışılmadan yapılan bir düzenleme olduğunu, ileride sorun yaratabileceğini açıkça gösteriyor.
Dünyadaki Varlık Fonu uygulamasının asıl mantığından hareket edilmeyip Hazine bünyesindeki şirketlerin fona alınmasının küresel anlamda prestij sahibi bir fon oluşması için yetmeyeceği, asıl hedeflenen dış kaynak temininin ise bu nedenle epey zor olacağı konuşulanlar arasında. Buna karşılık fonla ilgili konulan iddialı hedefler de beklentileri aşırı büyüten başlıca unsur oluyor. Önümüzdeki 10 yılda büyümeye 1.5 puan katkı sağlayacağı, yapılacak yatırımlar ile yüzbinlerce kişilik ek istihdam sağlanacağı, savunma, havacılık, yazılım gibi teknoloji ağırlıklı sektörlere ve Kanal İstanbul gibi dev altyapı yatırımlarına katkı gibi, iddialı hedefler konmuş durumda.

OBAMA DANIŞMANLIĞI

Son olarak Varlık Fonu’nun Danışma Kurulu’na eski ABD Başkanları Bill Clinton, Barack Obama gibi isimlerin alınacağı haberleri çıkmaya başladı. Bu da Varlık Fonu efsanesini şişirmeye dönük son haberlerdi. Bu arada bilindiği gibi hükümetin “üst akıl” da dedikleri dış güçlerin Türkiye’nin büyümesini istemediği ve operasyonlar yaptığı belirtilip, başbakan yardımcıları tarafından işte bu dış saldırılara karşı spekülatif döviz ataklarını önlemek konusunda Varlık Fonu’nun etkili olacağını söylediklerine şahit olduk.
Bu haberle birlikte dış saldırıları yapanlara karşı kurulan fonun yönetimine, o saldırıları yapanların alınmasının planlandığını mı anlamamız gerekiyor? Son günlerde, küresel gelişmeler nedeniyle gerileyen kur fiyatları için “Varlık Fonu’nu kurduk döviz kurları hemen gerilemeye başladı” sözlerini de duyar olduk. Yani Varlık Fonu daha işlemeye başlamadığına göre, sadece isminin bile kurları geriletmeye yettiği sonucunu mu çıkarmamız gerekiyor?
İşte bu nedenle söylüyorum ki; abartılı biçimde beklentileri yükseltmek yarardan çok zarar getirir. Beklentileri şişirmek yerine gerçekçi olmak gerekir.
21 Şubat 2017 23:41
DİĞER HABERLER