Tr724 yazarı Semih Ardıç ekonomik krizin boyutunu anlatırken IMF'ye gitseler de artık o da çantada keklik değil dedi
Ardıç'ın yazısından ilgili bölüm şöyle:
(...)
Hâlâ böyle bir ekonomi için “kriz yok” diyerek kendisini avutanların mevcudiyeti Türkiye’yi daha büyük bir girdabın içine sürüklüyor.
Virüs hayatî organlara sıçradı. Borç krizi, kur krizi derken bilanço krizi safhasına geldik. Bankalar ve reel kesimin, haliyle devletin bilançosu yüzde 10’a yakın küçülebilir. Bu sene son çeyrekte eksi büyümeye bile sevinebiliriz. Hiç olmazsa cari açık biraz düşüşe geçer.
Merkez Bankası’nın içler acısı hali gösteriyor ki Türk Lirası’nın acıları uzun müddet bitmeyecek. 2,2 milyar dolar bankaların emanet dövizini serbest bırakmakla bu buhranın içinden çıkılabilir mi?
NET REZERVLER 21 MİLYAR DOLAR
Merkez Bankası net rezervleri 21 milyar dolara kadar düşürünceye kadar kemer sıkılsaydı kurdaki dalga boyu bu kadar yükselmezdi. Geminin güvertesini aşan dalgalar yakında kaptan köşküne kadar yükselecek.
Kamu ve özel sektörün net dış borcu 303 milyar dolara çıktı. Bütçe açığı 7 ayda 50 milyar liraya yaklaştı. Enflasyon yüzde 15,8, işsizlik yüzde 11.
“Kazandığından fazlasını harcamak” manasına gelen cari açık 57,7 milyar dolar. 3,3 milyon kişi kredi kartlarından icralık. Bankaların icraya verdiği kredi kartı müşterisi sayısı 6 ayda 420 bin kişi arttı.
Elektriğe yüzde 9-14, doğalgaza yüzde 9-50 arasında değişen oranlarda zam yapıldı. Akaryakıtta halının altına süpürme taktiği ile zamlar şimdilik pompaya aksetmedi.
ÇEYREK ALTIN 350 TL OLDU
Çarşı pazarda etiketler kaldırıldı, zira fiyatlar artık günlük değişiyor. Döviz büroları dolar bulmakta zorlanıyor. Bazı saatlerde döviz fiyatlarını gösteren elektronik tabelayı kapatıyorlar, işlem yapmıyorlar.
Çeyrek altın 350 TL oldu. 200 TL olduğunda yer yerinden oynamıştı. “1 dolar 3 TL olur mu?” tartışması sanki 50 sene evvel yapılmış gibi. Halihazırda 0,5 dolar bile 2,75 TL oldu. Euro ve sterlin 7 TL oldu olacak. Bu arada Yiğit Bulut’tan haberi olan var mı? Bulut, “Dolar 2,5 TL’ye inecek.” diyordu…
KAPTAN: KORKMAYIN, BU DA GEÇECEK
Niye oluyor bütün bunlar? Recep Tayyip Erdoğan’ın dümeninde Türkiye otoriterlik sularında ilerlerken hırçın dalgalarla yüzleşiyor. Geminin azamî motor gücü çoktan aşıldı. Yakıt kalmadı. Ne yedek makine ne de yakıt var.
Kaptan sadece “Tam yol ileri.” diyor. Arada mürettabatı ve yolcuları teskin etmek için hoparlörden anons yapıyor: “Korkmayın! Bu da geçecek.” Korkmadığını söyleyenler dahi kaptanın yanında tir tir titriyor.
ABD ile inatlaşmanın bir haftalık serencamı Erdoğan’ın bu sefer yaş tahtaya bastığını gösteriyor.
Amerika’ya gönderilen ve Dışişleri, Hazine ve İçişleri bakanlıklarından 9 bürokratın yer aldığı heyetin önüne konulan listenin verdiği mesaj gayet berrak: Beyaz Saray son sözünü söyledi ve Ankara’dan adım atmasını bekliyor.
ABD’NİN ŞAKASI YOK
Rahip Andrew Brunson, NASA’da mühendis olarak çalışan Serkan Gölge ve ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan M.T. başta olmak üzere 18 kişinin derhal serbest bırakılması isteniyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın listede yer alan maddelerde son derece hassas olduğu ve daha evvelkiler gibi kale alınmaması halinde yeni müeyyidelerin tatbik edileceği lisan-ı münasiple anlatılmış.
Ankara’dan giden heyet, Dışişleri Bakan Yardımcısı mertebesinde bir karşılamada “Türkiye’nin İran müeyyidelerinden muaf tutulmasını” ve “Halkbank soruşturmasının kapatılmasını” ve “Mehmet Hakan Atilla’nın Türkiye’ye iade edilmesini” talep etmiş.
Bu talep Hariciyemizin ne kadar feraset sahipi olduğu hakkında hayli fikir verdi. Muhatabı, “Adamlarımı serbest bırak, yoksa.” derken Erdoğan, rehine siyaseti ile netice alabileceğini zannediyor.
TÜRKİYE’NİN KAYBEDECEKLERİ DAHA FAZLA
ABD ili bilek güreşi de dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. ABD’nin kaybedecekleri Türkiye’nin kaybedeceklerinin yanında devede kulak bile sayılmaz.
Ekonominin en zayıf, en aciz olduğu şu günlerde okyanus ötesi ile “it dalaşı” fikrini Erdoğan’a telkin edenler esasında Erdoğan’ın kuyusunu kazıyor.
Yabancı sermaye, “Türkiye mi? Aman benden uzak olsun.” hissiyatında. Dolar bir haftada 5,50 TL’ye geldi ki şimdi 6 TL’ye birkaç haftada tırmanabileceği telaffuz ediliyor.
Yatırımcıların akıl hocası Fitch, kredi notunu “çöp seviyesine” indirdiği 13 Temmuz’dan bu yana Türkiye’de ekonomik verilerin daha da kötüye gittiğini açıkladı. Müdahale edilmezse aralık ayını beklemeden yine not indirimine gidebileceğini ima etti.
BBC: TÜRKİYE BÜYÜK BİR KRİZE SÜRÜKLENİYOR
BBC’nin analizinde Türkiye’nin büyük bir krize doğru sürüklendiği belirtilirken, Bloomberg hükûmetin banka hesaplarını dondurabileceğini yazıyor.
Bir başka başlık da Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) borç talep edebileceğine dair… O başlığın puntosu giderek büyüyor.
Bir sene içinde 230 milyar dolar finansman lazım. Böyle bir kaynak Türkiye’de yok. Hariçten de gelmiyor o paralar. Erdoğan’ın memleketi aile şirketi gibi idare etmesine, kasanın anahtarlarını damadı Berat Albayrak’a vermesine para baronları sıcak bakmadı.
Erdoğan’ın ABD ile itişmesi Türkiye’ye bir nebze ümitvar bakan yatırımcıların bakışını da tamamen değiştirdi.
BORSA’YA GELEN ESRARENGİZ PARA KİMİN?
“Piyasa yanıp kavrulurken Borsa İstanbul nasıl oluyor da 95 binin altına inmiyor?” suâlinin cevabı al takke-ver külah ekonomisinde mahfuz.
Londra üzeriden Yatırım Finansman 100 milyon dolarlık bir para getirdi. Böylece Borsa krizde en azından düşmemiş görünüyor. 100 milyon doların kime ait olduğu açıklanmasa da daha evvel kaleme almıştım bu mevzuyu.
Yatırım Finansman doğrudan Saray’ın talimatı ile yine Saray’ın verdiği parayı yabancı alımı gibi göstermek için paravan olarak kullanılıyor.
Gemi batıyor. Kaptan ve mürettebatı ise yemek salonununda keman konseri ile “tehlike yok” intibaı verme derdinde. Türkiye’nin nefes alması için değil 100 milyon dolar 10 milyar dolar kâfi gelmez.
IMF, ABD’NİN ONAYI OLMADAN TÜRKİYE’YE KREDİ VEREMEZ
Erdoğan adım adım IMF’nin kapısına gidiyor. Erdoğan belki kabul etmek istemiyor, amma velâkin Türkiye’yi, “Borç verdik.” dediği IMF’ye muhtaç hale getirdi. Hayaldi, hakikat oldu.
Erdoğan borç istediğinde IMF’nin kendisini kırmızı halı ile karşılayacağını zannediyorsa yanılıyor. Arjantin o işi erken yaptı ve 50 milyar doları kaptı. Üstelik Arjantin’in ekonomik verileri bize göre daha yönetilebilir seviyede. Cari açığı 27 milyar dolar. Döviz borcu bizimkinin yarısı kadar değil.
ABD ile kriz devam ederken IMF’den kredi istesek de vermeyeceklerini bir kenara not edelim.
Korkun, zira bu kriz kolay geçmeyecek.