PKK'nın üst yapılanması hatta örgütün yeni adı olan KCK'ya yönelik operasyonlar her seferinde benzer tartışmalara sebep oluyor. En çok dile getirilen eleştiriler, gözaltı ve tutuklamaların siyasi olduğu veya PKK'nın siyasallaşmasına izin verilmediği noktasında birleşiyor. Oysa KCK davasının bir ‘terör davası' olduğu iddiası her geçen gün kuvvet kazanıyor. Eylem talimatlarının uzun süredir KCK kaynaklı olması bir yana, PKK adının 27 Mayıs 2007'de örgüt yönetimi tarafından KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) olarak değiştirildiği ortaya çıktı. Diğer taraftan, yargı organları da KCK'nın terör örgütü olduğuna karar verdi. Yerel mahkemenin bu yönde verdiği bir karar önceki hafta Yargıtay tarafından onandı.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18 PKK'lı hakkında aldığı tutuklama kararının gerekçesinde; terör örgütünün KCK/TM adı altında yasal ve yasal olmayan eylemleri sevk ve idare ettiği, yeni örgütlenmeler oluşturmak, var olanları da düzenlemek amacıyla harekete geçtiği vurgulandı. Yargıtay da KCK'nın PKK için temel itici güç olduğuna oy birliği ile karar verdi. Bu karar bütün KCK davaları için emsal olacak nitelikte. Bu kararın ardından İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı yeni bir adım atma hazırlığına başladı. Söz konusu bakanlıklar, KCK'nın bir terör örgütü olduğunu bütün dünyaya duyuracak. Yöneticiler artık PKK değil, KCK yöneticisi olarak anılacak. Bu kapsamda yeni bir terör listesi hazırlandı. KCK'da lider konumundaki 500 kişinin adı yabancı ülkelerin gizli servilerine, elçiliklerine ve Interpol'e gönderilecek.
KCK ile ilgili bu gelişmeler yaşanırken, avukatlara yönelik son operasyonun yankıları hâlâ devam ediyor. İlginç iddialardan biri, İmralı'da tutuklu Abdullah Öcalan'ın söylemediği bazı sözlerin kimi avukatlar tarafından örgüte dikte ettirildiği ve bunun üzerine eylem yapıldığı yönünde. Bu şekildeki eylemlerin başında 13 askerin şehit düştüğü Silvan saldırısı geliyor. Zaten saldırı, Öcalan'dan ılımlı açıklamalar geldiği bir dönemde yapılmıştı. İddiaya göre, bu saldırı için bir avukat ‘önderliğin emri' diyerek Kandil'e talimat verdi. Oysa o tarihlerde Öcalan ile avukatlar arasında görüşme yapılmamıştı.
Yakın geçmişte Öcalan ile yapılan görüşmelere 40 avukat katıldı. Görüşmelerde alınan ve kritik öneme sahip 69 ayrı not yayımlandı. Sansürlenerek yayımlanan bu görüşme notlarının gerçeğinde örgüte 130 değişik talimat verildi. Bu talimatlar doğrultusunda gerçekleştirilen saldırılarda 132 asker-polis şehit oldu, 471 güvenlik görevlisi yaralandı. Zaten avukatlara yönelik KCK operasyonunun arkasında bu rakamlar var.
Son operasyonda 34 avukat hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Ayrıca firari konumda 5 avukat var. Bunlardan Sıddık Bal ve Hüseyin Karsu ilginç ilişkileri ile dikkat çekiyor. Karsu'nun Kuzey Irak'a kaçtığı sanılıyor. Derin bağlantılara sahip bu iki ismin avukatların yeni lideri olduğu belirtiliyor. Tutuklanan avukatlardan üzerinde durulması gerekenler var. Mesela, Ömer Güneş, Hadice Korkut, Cengiz Kapmaz, Cengiz Çiçek, Sabahat Zeynep Arat gibi isimler yönetici konumunda. Avukatların en dikkat çekeni Cengiz Kapmaz. Tespitlere göre, derinlerle ilişkili Kapmaz, Öcalan ile görüşme notlarını kitaplaştıran gazeteci-avukat. Görüşmelerin çoğunu metne dönüştüren kişi olarak da biliniyor. Kapmaz'ın bazı yazışmalarının farklı yerlerde ortaya çıktığı kaydediliyor. Karanlık bağlantıları olanlar kategorisine İrfan Dündar, Mahmut Şakar, Aysa Ülker, Hadice Korkut'u da dâhil etmek mümkün. Tutuklanan avukatlardan Doğan Erbaş'ın ise Ergenekon yapısıyla ilişkisi olduğu biliniyor. Birinci Ergenekon İddianamesi'ne göre, Erbaş, bir dönem tutuklu sanıklar Veli Küçük ve Doğu Perinçek ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonrasında örgütte ilginç gelişmeler yaşandı. İddiaya göre, Öcalan 1999'da yakalandıktan sonra bütün örgütü Türkiye dışına çıkarıp silahsızlandırmayı düşünüyordu. Sadece 500 militan dağda kalacaktı. Ancak Erbaş'ın Küçük ve Perinçek ile yaptığı görüşmelerin ardından Öcalan'ın kararının aksine örgüt silah bırakmadı, hatta yeni militan devşirmeye başlandı.
Bu zamana kadar 250 isim Öcalan'ın avukatlığını yaptı. Değişik barolara kayıtlı çok sayıda avukatın elinde Öcalan için vekâlet belgesi bulunuyor. Bugün milletvekili olan Aysel Tuğluk, Hasip Kaplan gibi isimler de Öcalan'ın avukatları arasında. Soruşturmaya yürüten savcılar da KCK yapılanmasını yöneten kişilerin peşinde. Söz konusu avukatların KCK'nın yöneticisi veya üyesi oldukları, örgüte talimat taşıdıkları ileri sürülüyor. Örneğin İrfan Dündar'ın, örgüt açısından önemli bir avukat olmasına rağmen serbest bırakılması onun Öcalan ile görüşme yasağının bulunmasından (mahkeme kararı ile) kaynaklanıyor. Dündar'ın isimi KCK Önderlik Komitesi üst düzey yöneticileri arasında geçiyor. Dündar ile birlikte adı geçen diğer yöneticiler şunlar: İbrahim Bilmez (Öcalan ile sık görüşen genç avukatlardan biri), Cengiz Çiçek, Ömer Güneş, Emran Emekçi, Hadice Korkut, Faik Özgür Erol, Cengiz Kapmaz. Dündar haricindeki avukatlar aynı zamanda ‘örgütü yönetmek' suçundan tutuklandı. Asrın Hukuk Bürosu'na kayıtlı KCK Önderlik Komitesi'ne üye üç avukat var: Sabahat Zeynep Arat, Sıddık Bal ve Hüseyin Karsu. Savcılığın tespitlerine göre, KCK Önderlik Komitesi'ne üye olan avukatların sayısı aslında daha fazla. O isimlerden tutuklananlar şöyle: Asya Ülker, Aydın Oruç, Bedri Kuran, Ayşe Batmulu, Cemal Demir, Cemo Tüysüz, Davut Uzunköprü, Doğan Erbaş, Fırat Aydınkaya, Fuat Coşacak, Hakzan Sadak, Mahmut Alınak, Mehmet Bayraktar, Mehmet Deniz Büyük, Mehmet Nuri Deniz, Mehmet Sani Kızılkaya, Mizgin Irgat, Muharrem Şahin, Muhdi Öztüzün, Mustafa Eraslan, Nevzat Anuk, Nezehat Paşa Bayraktar, Servet Demir, Şakir Demir, Şaziye Önder, Ümit Sisligün, Yaşar Kaya, Veysel Vesek, Hüseyin Çalışcı, Mehmet Ayata, Mansur Işık, Osman Çelik, Sabahattin Kaya ve Serkan Akbaş.
“Bütün talimatlar telsizle örgüte okunuyordu”
İddiaya göre, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından günümüze kadar PKK'nın tertiplediği bütün eylemlerin talimatı avukatlar üzerinden verildi. Avukatlar aracılığıyla Kandil'e ulaştırılan talimatların telsizle kırsaldaki örgüt mensuplarına okunduğu ve teröristlerin bu doğrultuda hareket ettiği itiraflara da yansıdı.
AVUKATIN GETİRDİĞİ TALİMAT ÜZERİNE EYLEM YAPTIK: Yakalanan veya pişman olarak örgütten ayrılan bazı teröristlerin verdiği ifadeler soruşturma dosyasında yer aldı. Dağlıca saldırısına katılan ve yakalandıktan sonra 19 Aralık 2010'da baskın hakkında detaylı ifade veren Ruken-Beritan kod adlı Felek Alp, şunları söyledi: “Görüşme notları, ana karargâhta bulunan üst düzey örgüt mensupları tarafından ‘Kuzey' olarak nitelendirilen Türkiye sınırları içerisindeki örgüt mensuplarına büyük cihazdan okunuyordu. Orada bulunan örgüt mensupları bu talimat doğrultusunda eylemlerini yapıyordu. Ben örgütte bulunduğum süre içerisinde Abdullah Öcalan'ın avukatlarla görüşme notları örgüt içerisindeki basın görevlileri tarafından bizlere düzenli iletiliyordu. Bu notlar bağlı bulunduğumuz bölük komutanı tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından okunuyordu. Aklımıza takılanları sorarak cevabını alıyorduk. Abdullah Öcalan'ın avukatları ile çarşamba günü görüş günü olduğunu biliyorduk. Görüşme yapıldığı zaman 3-4 gün sonra bu notlar Kürtçe-Türkçe ve Arapça olarak bizlere geliyordu. Yukarıda bahsettiğim gibi haftalık olarak bu görüşme notları toplantı ile bizlere aktarılıyordu.”
AVUKATLAR BİZZAT BİZE GETİRİYORDU: Felek Alp isimli örgüt mensubu bazen avukatların bizzat kırsala gelerek talimatları kendilerine aktardığını belirtiyor: “2006 yılına kadar Abdullah Öcalan ile görüşen avukatlar görüşme notları ile birlikte kendi değerlendirmelerini de aktarıyorlardı. Bazen de yukarıda anlattığım gibi
avukatlar bizzat kendileri örgütün kırsalına gelerek bizlere aktarıyordu. Bu notları ana karargâhta bulunan büyük telsiz ile Kuzey'de (Türkiye) bulunan örgüt mensuplarına okuyarak aktarıyorlardı.”
TOPYEKÛN SAVAŞ KARARI ALINDI: Örgüt mensubu ifadelerinin devamında süreç olarak 4. aşamaya geçildiğini,
bunun Konfederalizm anlamına geldiğini ve topyekûn savaş kararı alındığını vurguluyor. Ayrıca talimatların BDP için de geçerli olduğunu aktarıyor: “Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığıyla gönderdiği görüşme notlarında geçen konular PKK örgütü ve BDP için bir talimattır. Bu talimatlara uymak zorundadırlar.”
İRFAN DÜNDAR: ÖCALAN ADINA KONUŞUYORUM: Terör örgütü üyesi Muhtesim Güvenç ifadesinde PKK'nın tek merkezden yönetilmesinde avukatların oynadığı kilit rolü anlatıyor. Kırsal alana bilgi aktarımının, Öcalan ile cezaevinde görüşme yapan avukatlar vasıtasıyla sağlandığını, ayrıca kendisinin tanıdığı Avukat İrfan Dündar'ın kırsala gelerek örgütün üst düzey yöneticileri ile görüştüğünü ve kendilerine son süreçle ilgili Öcalan'ın talimatlarını ilettiğini söylüyor.
İrfan Dündar hakkındaki iddialar Doktor Dicle kod adlı Songül Satıcı tarafından da teyit ediliyor (7 Ekim 2007 tarihli ifadesi): “PKK terör örgütünün 2003 yılında yapılan 9. Kongresi devam ederken yapılan tartışmalar sırasında Avukat İrfan Dündar söz aldı ve üyelere hitaben kendisinin önder Abdullah Öcalan'ın yanından geldiğini, herkese selamının olduğunu, söylediklerinin iyi anlaşılmasını ve analiz edilmesini istedi. Ayrıca kongreden önderliğin yaşamı için savaş kararı çıkması gerektiğini söyledi.”
GÖRÜŞME NOTLARI DERS OLARAK OKUTULUYOR: Soruşturma dosyasına konulan ifadelerde, PKK'nın silahlı eylemlerini gerçekleştiren özel kuvvetlerin aldığı siyasi eğitimin ilk adımını Öcalan'ın Önderlik Komitesi'nde yer alan avukatları ile yaptığı haftalık görüşme notlarının oluşturduğu ortaya çıktı. Savaş kod adlı Muhtesim Güvenç, 14 Mart 2006 tarihli ifadesinde, aldıkları Özel Kuvvet eğitimlerinin ilk aşamasında daha çok siyasi eğitim verildiğini söylüyor. Bu eğitimlerin; Haftalık Görüşme Notları, Savunmalar, Süreç Toplantıları vb. eğitimler olduğunu belirtiyor. Haftalık Görüşme Notları dersinde; Görüşme Notları'nın Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığı ile ana karargâha ulaştırıldığını, burada toplanan notların alanda bulunan kuvvetlere dağıtıldığını kaydediyor.
AVUKATLAR KARAYILAN VE BAYIK İLE GÖRÜŞÜYOR: Bayram Demir ifadesinde,
Öcalan'ın talimatlarını getiren avukatların direkt KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ve Cemil Bayık ile görüştüğünü söylüyor. Demir 2001 yılında Avukat İrfan Dündar'ın terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarına geldiğini ve toplantılar yaparak örgüt mensuplarına Abdullah Öcalan'ın talimatlarını anlattığını kaydediyor. Ayrıca
Avukat Mahmut Şakar'ı Kandil Dağı'nın İran tarafında ideolojik eğitim veren kampta Murat Karayılan ve Cemil Bayık ile birlikte gördüğünü belirtiyor. Abdullah Öcalan'ın, avukatları aracılığı ile verdiği talimatlar ve geliştirdiği stratejiler sayesinde örgüt üzerindeki varlığını devam ettirdiğini anlatıyor.
HAŞİM SÖYLEMEZ