AKP medyasında görev paylaşımı dikkati çekiyor. Bir merkezden yönetildiği izlenimi veren (özellikle) gazetelerden bazıları, AKP'nin savaş açtığı ya da açmak için taciz ateşi yaptığı kişi, grup ya da siyasi oluşumla ilgili haberler yayınlıyor. Söz gelimi tirajı diğerlerine göre düşük ya da itibarsız olanların açtığı taciz ateşiyle başlatılan savaşı, diğerleri gelen tepkiye göre sürdürüyor ya da sona erdiriyor. Konu AKP için ne kadar önemliyse seferber edilen yayın organı sayısı da o kadar oluyor.

Birbirinden bağımsız görünse de aslında koordineli hareket eden gazetelerde, neyin nerede çıktığı bu yönüyle AKP politikaları hakkında önemli fikir veriyor. 

Abdullah Gül'ün Köşk'te geçen yıllarının anlatıldığı meşhur  "Abdullah Gül ile 12 yıl" kitabı, ile ilgili de aynı metodun izlerini görmek mümkün. Gül ve çevresine ilk salvo ateşi dün Ethem Sancak'a ait Akşam ve Güneş'ten gelmişti. 'Hedef Erdoğan'ı yalnızlaştırmak' ve 'Ahmet'i kim sever?' başlıklı yayınlanan haberlerde Metin Külünk'ün sözleri manşet yapılırken, Ahmet Sever üzerinden Gül hedef alınıyordu. (Aynı taktik demeç veren kişi için de geçerli. Konuya dair TV'leri gezip yetki verildiği belli olarak konuşan tek kişi Metin Külünk'tü.)

Gelelim bugüne... Ethem Sancak'ın Güneş'i üzerinden taciz ateşi devam ediyor. Yalnız bir farkla... Bu sefer Hayrunnisa Gül hedef alındı.  Gazete bugün "Bu muydu intifadanız" manşeti ile çıktı.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk'e veda ettiği resepsiyonda eşi Hayrunnisa Gül'ün söylediği “Asıl intifadayı ben başlatacağım” sözlerini hatırlatan gazete, "O intifada meğer Ahmet Sever’in kitabıyla yakılan fitne ateşiymiş" ifadelerini kullandı.

Şimdi merak ediliyor. Savaşın dozu, daha itibarlı olanları üzerinden artarak mı yürüyecek, kıyı köşe gazeteler üzerinden eşlere, çocuklara saldırılarla düşük yoğunluklu olarak devam mı edecek...