''Para bu, insan alışınca gözü dönüyor ve biliyorsunuz insan gözü midesinden binlerce kat daha büyüktür. Bir türlü doymak bilmez.''
“Bir ülkede din ve milliyetçilik dile düşmüş, sloganlaşmamışsa,
o milletin ülküleri bitmiş, ruhları putların kölesi olmuştur.”
(Alparslan Türkeş)
Önce bir haber Havuz’dan: “Zırhlı askeri araç Kirpi, hem binlerce Mehmetçik’in hayatını terör örgütü PKK’nın mayınlarından kurtardı, hem de sayısız ülkeden sipariş alarak milli ekonomiye ivme kazandırdı.”
Haber dilindeki tuhaflık bariz ama daha mide bulandırıcı olanı da yayınlandı. Yine Havuz’dan: “Türkiye, birkaç yıl öncesine kadar NATO müttefiki ülkelerden zırhlı askeri araç alamadığı, yerli üretim yapan firma da iflas ettiği için terör örgütü PKK’nın mayınlı tuzaklarında her gün şehit veriyordu. PKK’nın bu tip mayınlı saldırılarında şehit olan ve yaralanan Mehmetçik sayısı yaklaşık 2 bin. BMC üretimi Kirpi’lerle, bugüne kadar hiç şehit verilmedi.”
“Kim bu vatansever kahraman?” dediğinizi duyar gibiyim ama biraz sabredin, geleceğim isim faslına…
(SSM) Yani Savunma Sanayi Müsteşarlığı, geçtiğimiz gün bir resmi açıklama yaptı. Son kısmı şöyle: “8 Ağustos 2017 Salı günü Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nda gerçekleştirilen bir tören ile TTA-2 Projesi Sözleşmesi imzalanmıştır."
Tahmin ettiğiniz gibi TTA-2 dedikleri araç Kirpi’den başkası değil.
Filmi biraz geriye sarıp bir ajans haberini paylaşalım: “TMSF, Mehmet Emin Karamehmet’in ödenmemiş borçları sebebiyle Çukurova Grubu’na ait aralarında BMC’nin de bulunduğu bazı şirketlerle 2013’te el koyarak BMC kamulaştırıldı. Çıkılan ihalede 751 milyon lira ile en yüksek teklifi veren iş adamı Ethem Sancak’ın sahibi olduğu ES Mali Yatırım Danışmanlık Şirketi, BMC’yi TMSF’den devraldı.”
Son yıllarda yüzlerce, binlercesi yaşanan bir olaydı bu aslında.
Erdoğan iktidarı gözüne kestirdiği iş adamının malına çöküyor, önce kamulaştırıyor, ardından bir yandaşa peşkeş çekiliyor, ardından yine devletin ihaleleri ona yönlendiriliyor. Bunun için ne insan hayatı önemli, ne de NATO gibi köklü oluşumlarla yapılan işbirliği. Hepsi şahsi ve yandaş çıkarları için göz ardı edilebiliyor, bir kalemde siliniyor.
Şimdi ise bu konudaki en son haberlere bir göz atalım: “Müsteşarlığımıza sunulan teklifin değerlendirilmesi çerçevesinde yürütülen faaliyetler tamamlanarak, projenin ana yüklenici firması olarak BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. (BMC) ile ortak çalışma yürütülmesi hususunda mutabakat sağlanmıştır.”
Evet, AKP MKYK üyesi olan ve 'Erdoğan aşığı' olduğunu söyleyen Ethem Sancak'ın sahibi olduğu BMC Otomotiv ihaleye çıkarılan 529 adet taktik tekerlekli araç (TTA) alımı projesini kazandı. Sadece bu ihalenin gelirinin bile neredeyse bu şirkete harcadığı temel paranın karşılığı olmaya yeter sanırım.
BMC dışında birçok firmaya sahip olan Sancak, son olarak AKP'nin İzmir'e yönelik kentsel dönüşüm saldırısının da başını çekiyor.
ESMEDYA adlı medya grubunun da başında bulunan Sancak, 3 ulusal gazete, 3 TV kanalı, 2 dergi, 2 radyo kanalına sahip.
Akşam, Star, Güneş gibi gazetelerin yanı sıra 24TV ve 360 TV Sancak'ın AKP adına sahip olduğu medya kuruluşlarından bazıları...
Son günlerin popüler bilim yarışması olan ve TRT’de yayınlanan (Hani şu organik hoşafın birinci olduğu) yarışma ise Ethem Bey’in kanalından (360 TV) transfer.
Peki siz Davide De Vita’yı tanır mısınız?
Şimdi Ethem Sancak iken mevzu, nerden çıktı bu De Vita diye sorduğunuzu biliyorum…
Davide bir itfaiyeci. Muhtemelen ülkemizi hiç görmedi. Muhtemelen Kirpi’yi de sadece bir hayvan olarak biliyor. Ama stratejik aklı ile yaptığı işler bizim iktidar partisi ve yandaşlarınkine enteresan şekilde benziyor.
Bakın şu haber de BBC’den: “İtalya’nın Ragusa kentinde görev yapan ve çalıştıkları saat başına 10 Euro kazanan 15 takviye itfaiyecinin daha fazla para kazanabilmek bir dizi "strateji" geliştirdikleri iddia ediliyor. İddiaya göre bu stratejiler arasında akrabalarına ve arkadaşlarına sahte yangın ihbarları yaptırarak "göreve çıkmak" ve hava şartlarının uygun olduğu günlerde ormanlık alan ve arsalarda yangınlar çıkarmak da yer alıyordu.”
Bu ‘Çakal’ itfaiyeci güruhu, Ragusa (Sabancılarla ilgisi yoktur!) İtfaiyesi’ni ele geçirdikten sonra daha çok para kazanmak için habire kendilerine iş çıkarmışlar. Eh işleri yangın olunca ateş yakıp, sonra da söndürmeye kendileri koşmuşlar.
Nereleri yakmamışlar ki?
Orman, bina, arazi, çöplük aklınıza nere gelirse…
Taktik şu; Takviye ekibin şefliğini yapan Davide Di Vita, mesai saatleri içinde itfaiye aracını alarak ormanlık alanlara gidiyor, buralarda yangın çıkardıktan sonra yangın ihbarında bulunuyor.
Di Vita, yangın çıkardıktan sonra bölgeden fazla uzaklaşmıyor ve operasyon idaresinin yakında olduğu için kendisini görevlendirmesini bekliyor. Sonra hop olay yerinde ve yangını söndürüyor. Sonrasında gelsin paralar.
Para bu, insan alışınca gözü dönüyor ve biliyorsunuz insan gözü midesinden binlerce kat daha büyüktür. Bir türlü doymak bilmez. İşi bomba patlatmaya kadar götürüyorlar itfaiyeciler.
Hatırladınız değil mi, Güneydoğu’da vatandaşlar kendini huzur içinde hissetmesin diye arada sırada bomba patlatan Ergenekoncu komutanı.
Şimdi hangi kuvvetin başına geçmiştir bilmiyorum…
İtalya ile Türkiye arasında Di Vita ile Sancak arasındaki benzerlik olduğu kadar bariz farklar da var. İtalyan yargısı ile Türkiye’deki Saray yargısı arasındaki fark. İtalya’da savcılar var, hâkimler var.
İtfaiye ekibi şimdi adalete hesap verirken, Sancak Havuz medyası tarafından Milli Kahraman olarak gösteriliyor, AKP’li vekillerin marifetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin "Milli Egemenlik Üstün Hizmet ve Onur Ödülü" veriliyor.
Seyfi Mert