Korkutucu derecede gerçek bir insanı andıran sohbet robotu ChatGPT'nin yükselişi, yapay zeka konusunda şu ana kadar geçerli olan kurallar bütününün sorgulanmasına yol açtı.
San Francisco merkezli teknoloji şirketi OpenAI tarafından geliştirilen sohbet robotu olan
ChatGPT'nin popülerliği giderek artıyor. Alışılmışın dışında boyutlarda gerçek bir insanla yazışıyormuşsunuz izlenimi veren robot, hâlihazırdaki yapay zeka kurallarının sorgulanmasına yol açtı.
Keza "Yapay zeka çağının kurallarını kim yazmalı?" sorusunu ChatGPT'ye
sorduğunuzda, size şu yanıtı veriyor: "Bu konuda çok farklı görüşler
mevcut. Bir yapay zeka dil modeli olarak, benim kişisel görüşlerim,
inançlarım veya taraflılıklarım yok." Ve ekliyor: "Yapay zeka, bu alanda
faal paydaş ve uzmanların yanı sıra hukuk, etik, siyaset, sivil toplum
ve devlet gibi alanlardan temsilcilerden oluşan geniş bir yelpazenin
görüşünü kapsamalı."
Newcastle Üniversitesi'nde hukuk, inovasyon
ve toplum alanında çalışmalarını sürdüren Profesör Lilian Edwards, DW'ye
yaptığı değerlendirmede, ChatGPT'nin bu görüşüne katıldığını
belirtiyor. Edwards, "Ben bir de şu eklemeyi yapardım: Söz konusu
kuralların bağlayıcı olması gerekiyor" diye konuşuyor.
ChatGPT,
yalnızca birkaç ay içinde, yeni nesil "üretken yapay zeka" (generative
AI) sistemleri arasında zirveye yükseldi. Bu sınıfa dahil diğer
sistemler arasında LaMDA, DALL-E, Stable Diffusion isimli sistemler de
bulunuyor. Söz konusu programlar sıfırdan metin, kod, fotoğraf ve hatta
video üretebiliyor. Elde edilen sonuçlar o kadar ikna edici ki,
bunların bir insan tarafından mı yoksa bir makine tarafından mı
yazıldığına emin olmak güç.
Üretken yapay zekanı, insanların
internet üzerinden çalışma ve bilgi bulması konusunda çığır açması
bekleniyor. Buna rağmen, bu sistemlerin milyonlarca kişiyi işinden
etmesi ve dezenformasyon kaynaklı istismar tehlikesini artırması
korkuları da mevcut.
Yapay zekanın yükselişi
"Bu alanda
regülasyona ihtiyaç var" diyen Lilian Edwards, hem bu alanda mevcut
yasaların uygulanması hem de yapay zeka konusunda yeni yasalar yapılması
talebinde bulunuyor. Edwards aynı zamanda, ChatGPT gibi programların
manşetlere yerleşmesine rağmen, bunun "yapay zeka alanındaki en önemli
gelişme olmadığını" dile getiriyor. Edwards, tüm enerjimizle bu
sistemlere yoğunlaşmamızın yanlış bir strateji olduğunu vurguluyor.
Yapay
zeka alanındaki araştırmalar, 1950'li yıllara uzanıyor. Ancak
mühendislerin yapay zekayı gündelik ihtiyaçlara uygulaması ise, 2010'lu
yılların başında gerçekleşti. Son yıllarda ise bu sistemler giderek daha
iyi hale geldi ve geldiğimiz noktada sıfırdan içerik üretmeye dahi
başladı. Ancak on yıllardaki çığır açıcı gelişmeler, OpenAI'ın Kasım
2022'de ChatGPT'nin bir prototipini piyasaya sürmesine dek kamuoyunun
dikkatini çekmedi.
Kompozisyonun ölümü
ChatGPT'yi
kullanmak son derece basit. Tek yapmanız gereken, aynen bir mesajlaşma
uygulamasında olduğu gibi, bir metin yazmak. ChatGPT'den örneğin
Goethe'nin Faust yapıtının bir özetini isteyebiliyorsunuz. Bunun üzerine
sistem size, ergenlik çağındaki bir kişi tarafından yazılmış izlenimi
veren bir özetle yanıt veriyor. Bunu aklınıza gelebilecek her eserle
deneyebilirsiniz.
ChatGPT'nin piyasaya sürülüşü ile birlikte ilk
kez bir yapay zeka aracı ücretsiz bir web sayfası üzerinden kullanıma
sunulmuş oldu. Bu aynı zamanda, üretken yapay zekanın insan yaratıcılığı
açısından ne anlama gelebileceğine dair bir tartışmayı da alevlendirdi.
ChatGPT'nin yükselişini eleştiren bazı profesörler, "üniversitede
yazılan kompozisyonun ölümü" değerlendirmesinde bulundu. Bazı gazeteler
de, gazetecilerin, haberlerini yazarken programı kullanacaklarını
duyurdu.
Berlin'deki Hertie Okulu'nda etik ve teknoloji profesörü
olan Joanna Bryson, yapay zekanın nasıl çalıştığına dair bilinçliliği
artırmanın önemine vurgu yapıyor. Bu konunun okul müfredatına eklenmesi
gerektiğini savunan Bryson, insanların insan izlenimi veren ama insan
olmayan teknolojiyle iletişim konusunda bir bilinçlilik geliştirmesi
gerektiğini ifade ediyor.
DW'ye verdiği mülakatta Bryson,
"Çocukların bunu okulda öğrendiğini, sonra eve gidip anne-babalarına
anlattıklarını görmek isterim" diyor.
Almanya'nın Kuzey
Ren-Vestfalya eyaletinde Eğitim Bakanı olan Dorothee Feller, Perşembe
günü, bu konuda somut adımlar planladıklarını duyurdu. Feller, yapay
zekayı okullarda yasaklamaya çalışmak yerine, öğretmenlerin bu tür
yazılımlardan işlerinde faydalanma noktasında "yapıcı bir eleştirel
bakış açısı" benimsemesine dair talimatlar üzerinde çalıştıklarını
kaydetti.
Peki ya bilim-kurgu?
Microsoft'un Şubat ayında Bing
arama moturunu ChatGPT'nin daha gelişmiş bir versiyonuyla donattığını
açıklamasının ardından, ChatGPT konusunda başlangıçta yaşanan coşku
azaldı. Microsoft, bir grup kişinin yeni fonksiyonlarını test etmesine
olanak tanıdı. Bunun üzerine, korkutucu olarak değerlendirilebilecek
ekran görüntüleri paylaşıldı. Bir sohbet çerçevesinde sohbet robotu
agresifleşirken, bir diğer sohbette ise insan olmayı dilediğini
söylediği gözlendi.
Bunu değerlendiren uzmanlar, robotun aslında
duygulara sahip olmadığını söyledi. Aslında olan, söz konusu robotun
çalışmasını sağlayan teknolojinin devasa boyutlarda metni analiz etme
kabiliyetine sahip olması. Bu da, robotun, bir önceki sözcüğünü hangi
sözcüğün takip etmesi gerektiğine çok iyi karar verebilmesini mümkün
kılıyor. Robot bu kararı o kadar iyi verebiliyor ki, sohbette bulunan
kişi, robotun duyguları olduğu izlenimine kapılabiliyor.
Bu test
süreci, sosyal medyada kamuoyunun tepkileriyle karşılaştı. Bryson'a
göre, çok sayıda kişi, insan tepkilerini yapay zekanın verdiği
tepkilerden ayırt etmenin giderek zorlaştığının farkına vardı. Bunun
"tamamıyla yeni bir şey" olduğunu söyleyen Bryson, "Son on yıldır
önermekte olduğumuz kuralların uygulanması yeterli olur"
değerlendirmesini yapıyor.
Küresel teknoloji
devlerinden Katolik Kilisesi'ne, Birleşmiş Milletler'e kadar yüzlerce
kurum, 2010'lu yılların ortalarından beri, yapay zekanın nasıl
geliştirilmesi ve kullanılması gerektiğine dair bağlayıcı olmayan
rehberler yayınlıyor. Ancak Edwards, bu teknolojilerin hızlı bir biçimde
gelişim göstermesinin karşısında, bağlayıcı olmayan, gönüllü bir
biçimde takip edilebilecek rehberlerin yetersiz olduğuna dair toplumsal
uzlaşının güçlendiğine dikkat çekiyor.
"Korkutucu robotlara çok yakınız"
Devletler
yıllar boyunca bu konuda yapacakları yasalar üzerinde çalıştı. Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan bir rapor,
65'i aşkın ülkede bu alanda yapılan siyasi çalışmaları belgeledi. Dikkat
çekici olan nokta, bu ülkelerin çoğunda bu alanda sert yasalar
çıkarılamamış olması. Tek istisna, Çin. Çin'de geçen yıl yapay zeka
alanında sert bir yasa yürürlüğe konuldu.
Batı'da ise tüm gözler
Avrupa Birliği'nde (AB). Regülasyon söz konusu olduğunda akıllara gelen
AB, 2018 yılında, "Yapay Zeka Tüzüğü" üzerinde çalışmaya başladı. Beş
yıl sonra, bloğun kurumları, yasa yapımıyla sonuçlanabilecek nihai
tartışmaları sürdürme noktasına ulaşmayı başardı. Bu çerçevede örneğin,
şirketlerin, müşterilere, ChatGPT gibi programlarla konuştuklarında bu
konuda kendilerine bilgi verme zorunluluğu getirilmesi planlanıyor.
Ancak
Edwards'ın da aralarında bulunduğu bir grup uzman, üretken yapay
zekanın yalnızca buzdağının görünen yüzü olduğunun altını çiziyor.
Şirketler ve devlet kurumları, karar verme süreçlerini otomatize etme
amacıyla benzer makine öğrenmesi programlarını kullanmaya başlayalı uzun
zaman oldu. Özellikle yargı alanında, bu araçların getireceği zararın,
faydadan çok daha yüksek olması olası.
ChatGPT'nin arkasındaki
şirketin CEO'su da benzer bir uyarıda bulundu. OpenAI CEO'su Sam Altman,
Şubat ayının ortasında Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, "Şimdiki
nesil yapay zeka araçları çok korkutucu olmasa da, korkutucu olma
potansiyeline sahip olanlara pek uzak olmadığımızı düşünüyorum" dedi.
AB'nin
yürürlüğe koymayı planladığı yapay zeka tüzüğünün ise, "yüksek riskli
uygulamalar" için sert kurallar getirmesi bekleniyor. Böylece, örneğin,
yapay zekanın azınlıklara karşı ayrımcılık yapmasının engellenmesi
planlanıyor.
Brüksel'deki AB temsilcileri, yapmak istedikleri
yasaların yapay zeka konusunda "altın bir standart" haline gelmesini ve
dünya genelinde diğer ülkelere ilham vermesini umuyor.