Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesi ve hala tutukluğu devam eden gazetecilerin cezaevinde bulunmasıyla ilgili olarak, "Düşünce özgürlüğü en temel insan haklarından bir tanesidir. Mutlak surette basın da özgür olmalıdır." dedi. Yapıcıoğlu, 'Peşin peşin cezasını çeksin' anlayışıyla yapılan uzun tutukluluk sürelerinin de kabul edilebilecek bir şey olmadığını savundu.
Partisinin Gaziantep İl Başkanlığı binasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, Suriye meselesine değindi. Türkiye'nin bu konuya bir anlamda müdahil olduğunu ancak karadan sınır ötesine bir askeri harekatın başlatılmasını yanlış bulduklarını açıklayan HÜDAPAR Genel Başkanı, "Orası bir bataklıktır ve Türkiye bu bataklığa çekilmek isteniyor. Türkiye'nin o bataklığa girmesi demek aynı zamanda savaşın sınırın bu tarafına sıçraması demektir." ifadelerini kullandı.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalara ilişkin de görüşlerini belirten Zekeriya Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çatışmaların şehir içlerine taşınması, sivil insanların yaşadığı sokaklarda bombaların döşenmesi her halükarda milletin mağduriyetinin büyümesine, çok daha büyük zararlar görmesine sebebiyet veriyor. Gönül arzu eder ki sivillerin yaşamadığı yerlerde de yani kırsalda ve dağlarda da çatışmalar olmasın. Mesele her neyse sulh yoluyla, siyaset yoluyla, konuşularak çözülsün. Fakat bilinçli bir tercih olarak bizim kanaatimize göre PKK çatışmaları şehir merkezine taşıdı. Umduğunu bulabildi mi? Görebildiğimiz kadarıyla hayır. Halkı bu çatışmaların içerisine çekmeye ve belki de ayaklandırmaya çalıştılar ama halk bunu gördü. Kendi menfaatinin burada olmadığını gördü ve bu çağrılara kulak vermedi diye düşünüyoruz."
Kürt sorununun çözümüne ilişkin tespitlerini de paylaşan Yapıcıoğlu, "Eğer hükümet Kürt sorununu sadece bir şiddet sorunundan ibaret sayıyorsa bu yanlıştır. Eğer bu işi demokratikleşme veya hakların iadesi, özgürlük alanının genişlemesi kabul ediyorsa o zaman seçtiği muhatap yanlıştır. Bu iki şeyin birbirinden ayrılması lazım." şeklinde konuştu.
"DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ EN TEMEL HAKLARDAN BİR TANESİ"
HÜDAPAR Genel Başkanı, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesi ve cezaevinde tutuklu bulunan başka gazetecilerin de hatırlatılması üzerine şunları ifade etti: "Elbette düşünce özgürlüğü en temel insan haklarından bir tanesidir. Mutlak surette basın da özgür olmalıdır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki cezaevinde belki sesini duyuramayan veya yeterince gündem olamayan, haksız yere yatan pek çok mazlum var. Şuanda cezaevleri kapasitenin üzerinde kişileri barındırıyor. Sürekli yeni cezaevleri inşa edildiği halde maalesef yetmiyor. Bu kadar suç işlemeye aşılık bir toplum muyuz, yoksa yargı sisteminde bir problem mi var? Bu işin bir yönü. Yargının sadece sesi çok çıkan insanlara karşı biraz daha hızlı ve hassas olması, diğer insanların adeta unutulmuş olması da işin üzüntü vermesi gereken bir başka boyutu. Her halükarda aslolanın özgürlük olması gerekir. Tutuklama bir tedbirdir. Bir kişi, gazetecidir, siyasetçidir veya memurdur diye suç işleme özgürlüğü yoktur. Böyle bir anlayış doğru bir anlayış değildir. Herkes kanun önünde eşittir, eşit olmalıdır. Hiç kimse de suçluluğu adil bir yargılama sonucunda verilecek bir mahkeme kararıyla sabit olmayana kadar tutuklu olarak 'Peşin peşin cezasını çeksin' diye bir anlayışla uzun tutukluluk süreleri de kabul edilebilecek bir şey değil."
"28 ŞUBAT BAZI KESİMLERİ İÇİN HALA DEVAM EDİYOR"
28 Şubat'ın yıldönümüne ilişkin de konuşan Yapıcıoğlu, "Memleketin bazı yerlerinde hala şubatın soğuğu devam ediyor. Mart, nisan gelmiş değil. Bazı kesimler için hala devam ediyor. Fakat tabi 28 Şubat postmodern darbesini yapanlar ve yürürlüğe koyanlar zannettikleri şekilde yürütemediler, şükür ki yürütemediler."
Cihan CİHAN