Meltem Uzun - Özgün ve yaratıcı ders işleyişlerini çektikleri videoları MEB'in düzenlediği yarışmaya göndererek dereceye giren öğretmenlerden kimi ''ek fiil''i, kimi ''ilk Türk devletleri''ni, kimi de ''olasılık''ı öğrencilere ezberci anlayıştan uzak ve keyifli derslerle sevdirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojilerinin işbirliğiyle düzenlenen yarışmada öğrencilerinin konuları kolayca anlamalarını ve öğrenmelerini sağlayan öğretmenler, özgün ve yaratıcı ders işleyişlerini ortaya koydu.
713 öğretmenin bin 99 videoyla katıldığı yarışmada dereceye giren öğretmenler, AA muhabirine, Türkiye'de uygulanan yeni yaratıcı eğitim ve öğretim sürecini anlattı.
İstanbul'un Eyüp semtinde bulunan bir devlet okulunda 2007'den bu yana Türkçe öğretmeni olarak çalışan Önder Gün, geçen yıl ''eğitimde yeniyi arayan öğretmenlerimiz'' başlıklı yarışma afişini görünce katılmaya karar verdiğini söyledi.
Öğrencileriyle beraber hazırlıkları yaparak yarışmaya katıldıklarını açıklayan Gün, şöyle devam etti:
''Bizden yarışma için 10 dakikalık bir özgür, yaratıcı eğitim görüntüsü isteniyordu. Dil eğitimi soyut bir kavramdır ve bunu somutlaştırmak da çok zordur. Ne yapabiliriz diye düşündük. Ben ek fiilleri anlattım. Öğrencilerime yüklemin önemini anlatırken 'yüklem cümlenin kralıdır' demiştim. Buradan yola çıkarak öğrencilerimin bir kısmına 'yüklem olma', bir kısmına ise 'ek fiil olma' görevi verdim. Öğrenciler konularını çalışıp gelerek kendi aralarında yaratıcı bir tartışma ortamıyla ek fiilin ne olduğunu ve fiilden farkını tam anlamıyla sindirdi. Böyle bir çalışma hazırlayarak buraya geldik.''
Öğrencilerine okumayı aşıladığını da anlatan Gün, haftanın bir saatini tamamen okumaya ayırdıklarını, öğrencilerin ve kendisinin kitaplarını getirerek hep beraber kitap okuduklarını söyledi.
Öğrencilerinin seviyesine uygun olduğunu düşündüğü kitapları onlarla paylaştığını ve onlara meraklandıracak bilgiler vererek öğrencilerini okumaya sevk ettiğini dile getiren Gün, ''Cengiz Aytmatov'un 'Toprak Ana' kitabında bir öğretmen kahraman vardı. Ben öğrencilerime bu kitaptan sonra öğretmen olmaya karar verdiğimi söyledim. Şimdi öğrencilerimin hepsi öğretmen olmak istiyor'' dedi.
Gün, ''Ben bunu baskıyla yaptığım zaman hiçbir şey elde edemem. Hep görmüşüzdür bunu, baskıyla kurulan otoriteler bir gün mutlaka yıkılır ama sevgiyle kurulan otoriteler daima devam eder'' diye konuştu.
-''Eğitim işi insanın kalbine sevgi, beynine bilgi koymaktır''-
İstanbul'un Bahçelievler semtinde bir kolejde sosyal bilgiler öğretmeni olan Mehmet Ali Doğan ise, isteyerek öğretmenliği seçtiğini ve mesleğini hala severek yaptığını söyledi.
Derslerde zengin ve birbirinden farklı yöntemler kullanmayı tercih ettiğini dile getiren Doğan, yarışmada aldığı derece ve başka mecralarda aldığı ödüllerin de bu başarısının bir kanıtı olduğunu ifade etti.
Öğrencileriyle çok güzel bir ilişkisi olduğuna işaret eden Doğan, ''Bizim okulda 'eğitim işi insanın kalbine sevgi, beynine bilgi koymaktır' diye bir felsefe vardır. Biz de bunu mümkün olan en iyi şekilde uygulamaya çalışıyoruz'' şeklinde konuştu.
Öğrenci merkezli, buluş yoluyla öğrenme stratejileri altında teknikler uyguladığını söyleyen Doğan, konunun doğasına, ünitenin içeriğine göre yöntemleri belirlediklerini anlattı. Doğan, ''Buluş yoluyla öğrencinin konunun temelini kavramasını sağlıyoruz. Mantığı kavradıktan sonra zaten üstüne diğer akademik bilgiyi biz bina ediyoruz'' dedi.
Yarışmaya ''ilk Türk devletleri''ni anlattığı bir videoyla katıldıklarını belirten Doğan, okul bahçesinde gruplara ayırdığı öğrencileriyle beraber model ortam oluşturarak ilk Türk devletlerinin yaşadığı coğrafyayı canlandırdıklarını ve çeşitli materyaller kullanan öğrencilerin böylece dersi kalıcı bir şekilde öğrendiğini anlattı.
-''Olasılık''ı öğrencilere sevdirdi-
Samsun'un Vezirköprü ilçesindeki bir okulda matematik öğretmeni olan Ali Rıza Başün de yarışmaya kendini denemek için katıldığını söyledi.
Video ortamında ders anlatmanın biraz zor olduğunu dile getiren Başün, kendilerinden beklenen şeyin etkili öğretimi gerçekleştirmek olduğunu kaydetti.
Eskiden ''öğretmen anlatır, öğrenci dinler'' mantığından hareket edilen anlayışı terk ettiklerinin altını çizen Başün, bu çerçevede, olasılık konusunu öğretirken öğrenciyi soru sormaya teşvik ederek ''beraber öğrendiklerini'' vurguladı. Öğrencilerin artık bilgiyi araştırarak bulduğunu ifade eden Başün, olasılık konusunu anlatırken de konunun yaşamdaki karşılığının ne olduğunu öğrenciye vermeye çalıştığını ve bunu başardığına inandığını sözlerine ekledi.
(MTM-İC)11.10.2011 10:26:52