Gülcan Kaplan - Yardımseverlik, Türk toplumunun en önemli özellikleri arasında yer alıyor. Dini, ırkı ne olursa olsun, komşu ülkelerden Asya'nın uzak noktalarına, Amerika'dan Afrika'ya kadar dünyanın neresinde deprem, tsunami, sel, yangın olsa, kuraklık ya da yoksulluk gibi nedenlerle açlık, sefalet, salgın hastalıklar baş gösterse, Türkiye'nin yardım eli oraya uzanıyor.
Son dönemde, başta Somalililer olmak üzere kronik açlıkla yüz yüze kalan milyonlarca Afrikalı için geçmiş yıllarda olduğu gibi çocuğundan yaşlısına, ev kadınından iş adamına, öğrencisinden memuruna yediden yetmişe adeta seferber olan Türk halkı, toplanan milyonlarca lirayla yardımseverliğini bir kez daha kanıtlarken, bu hassasiyetin toplumu ayakta tutan en önemli ögelerin başında geldiğini gözler önüne sererek dünyaya örnek oluyor.
Hafızaları çok zorlamadan, arşivleri karıştırmadan hemen akla gelen ve dünyaya örnek gösterilen bu yardımlardan bazıları şöyle:
''Yunanistan ve Pakistan'daki depremlerde felaketzedelerin yardımına ilk Türkiye koşarken, Japonya, Haiti gibi uzak ülkelerdeki depremlerde de yine yaraların sarılması için arama kurtarma çalışmalarına Türk ekipleri katıldı, Türk doktorlar depremzedelerin yardımına gitti.
Endonezya'daki tsumami felaketinin ardından Türk kuruluşları halkın çadır, yemek ve tedavi ihtiyaçlarını karşıladı, Arnavutluk'taki sel felaketinin ardından Türk uçaklarıyla gıda ve yardım malzemesi nakli yapıldı, afetzedelerin tahliyesi sağlandı.
Dünyanın en fakir bölgelerinden birisi olan Sudan'ın Darfur bölgesindeki mülteci kamplarına Sudanlı devlet yetkilileri bile giremezken, Türk yardım dernekleri kolaylıkla kamplara girip yardım dağıtabildi. Nyala'da Kızılay tarafından kurulan sahra hastanesinde Türk doktorları şifa dağıttı.
Yunanistan ve İsrail başta olmak üzere komşu ülkelerde meydana gelen orman yangınlarında Türkiye'den yangın söndürme uçakları gönderildi.
Gönüllü Türk doktorları yıllardır Afrika'ya, Lübnan'a, Filistin'e derman oldu, olmaya devam ediyor.
Libya'da geçtiğimiz aylarda meydana gelen iç karışıklıkta yaralananların imdadına yine Türkiye koştu. Yüzlerce Libyalı yaralı, gemilerle, uçaklarla alınıp Türkiye'ye getirilerek tedavi edildi ve sağlıklarına kavuşmuş olarak ülkelerine gönderildi.''
-''YARDIMI SEVMEMİZ HEM TÜRKLÜK HEM DE İSLAMİYETLE İLGİLİ''-
Türk Kültürü ve Sanat Derneği Başkanı, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yardımseverliğin iki etkene bağlı olduğunu belirterek, ''Bunu bir Türk kültürü, bir de İslam kültürüyle açıklamak mümkün'' dedi.
Tarih boyunca Türklerin her daim ''Mağdur'' tarafın yanında olduğunu vurgulayan Yücetürk, ''Türk insanında bariz bir şekilde zayıf olanı, güçsüz, muhtaç olanı korumak, onun yanında olmak gibi bir yaradılış özelliği var'' dedi.
İslamiyetin getirdiği gelenek ve davranışların da bunda etkisi olduğunu dile getiren Yücetürk, ''Hazreti Muhammed'in 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' şeklinde net bir tavrı var. Sosyal dayanışma ve yardımlaşma hem bu şekilde taltif ediliyor hem de fitre ve zekat gibi İslam dininin mecburiyetleri arasında da yer alıyor. Ekonomik olarak alt tabaka ile yukarıdaki tabakayı birbirinden dağların ayırmasına müsaade edilmemeye çalışılıyor'' diye konuştu.
Prof. Dr. Yücetürk, bu yardım elinin sadece ''Kendimiz gibi'' olanlara değil, başka dinden, başka ırktan insanlara da ulaştırılmasının altında yatan nedeni ise, ''Çünkü Allah'ın yarattığıdır insan, Yahudi de olsa, Hristiyan da olsa, Afrikalı ya da Eskimo da olsa, neticede Allah'ın yarattığıdır. 'Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü'dür. Ama Türkler tarih sahnesine çıktığından beri var bu yardımseverlik. Müslümanlıkla bu özellik güçlenmiş, kurumsal kimlik kazanmıştır'' diye açıkladı.
(GLC-BAH-BŞK-MUR)26.08.2011 10:53:37