Üye aidatları ve ‘olur' belgesiyle adeta para basan meslek odalarına tepkiler büyüyor. YESİDEF Başkanı Bozdağ, “Biz ticaret değil üretim yapıyoruz. Buna rağmen ödediğimiz aidatların karşılığını alamıyoruz” dedi.
Türkiye'de iş yapan bütün meslek gruplarının zorunlu şekilde üyesi olduğu odalara yönelik tepkiler artarak büyüyor. Aidat ve ‘olur' belgeleriyle adeta para basan odaların, üyelerine gerekli hizmeti vermediği belirtildi. Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (YESİDEF) Başkanı Hüseyin Bozdağ, odalara ödedikleri aidatların üyelere geri dönmediğini belirtti. Yemek sanayicileri olarak sıkıntılarını dile getiren Bozdağ, aldıkları et, pirinç, şeker gibi ürünleri satmadıklarını, yaptıkları yemeklerde kullandıklarını ifade etti.
Bozdağ şöyle devam etti: “Ancak buna rağmen bu ürünleri satın aldığımız için zorunlu olarak İstanbul Ticaret Borsası'na (İTB) üye yapılıyoruz ve aidat ödemek zoruna bırakılıyoruz. Böyle bir derebeylik sistemi var. Bu durumda evine pirinç alan Ayşe teyze de İTB'ye üye olmalı ve aidat ödemeli. Ödediğimiz aidatların karşılığını alamıyoruz. Bu konuda çalışma yapıyoruz. Hukuki bir ekip hazırlayıp bu konuda itiraz edeceğiz. Biz ticaret yapmıyoruz, üretim yapıyoruz.”
Meslek komitesi kuramama sıkıntısı da yaşadıklarını belirten Bozdağ, hazır yemek sektörü olarak 2 bin 700 üyeye ulaştıklarını ancak buna rağmen komite oluşturamadıklarını söyledi. Bozdağ, “Kendi verdiğimiz aidatla kendi komitemizi kuramıyoruz. İTO'da otoparkçı, bar işletmecisi ve restoranlarla aynı çatıda yer alıyoruz, bunu istemiyoruz” diye konuştu.
KİMSE ADIM ATMIYOR
İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Başkanı Sadık Çelik, odalara ödedikleri aidatların hiçbir şekilde üyelere geri dönmediğini söyledi. Yemek sanayicilerinin İTO ve İSO'ya kayıtlı olduğunu ve ciddi aidat bedelleri ödediklerini kaydeden Çelik, bu paraların geri dönüşünün olmadığını, nereye harcandığının da bilinmediğini belirtti. Hazır yemek sektörünün her gün 10 milyon kişiye hizmet verdiğinin altını çizen Sadık Çelik, 5 yıldır TOBB'dan sektör kurulu oluşturulmasını talep ettiklerini ancak hala bir adım atılmadığını ifade etti. Çelik, “Tekstilde iplikçiden telacıya kadar sektör kurulları var ama çok sorunlu bir sektör olan gıdaya sektör kurulu oluşturulmuyor” dedi. Sektör kurulu oluşturulması taleplerini İTO ve İSO başkanlarına ilettiklerini belirten Çelik, her iki başkanın da kendilerine ‘Bizim sorumluluğumuzdasınız' dediğini ancak yaklaşık 2 yıldır bir adım atılmadığını söyledi.
Odalarda tekelleşme var
Liberal Düşünce Topluluğu'nun yaptığı araştırma meslek odalarıyla ilgili içler acısı durumu gözler önüne serdi. Üye sayısı 20 binin üzerinde olan 9 meslek grubundan 2 bin 200 üye ile yapılan araştırmada, meslek kuruluşları mevcut haliyle tamamen yöneticilerin inisiyatifine terk edilmiş birer oligarşik yapıya dönüştüğünü hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerine aykırı davrandıklarını ortaya koydu.
Şeffaf olmalı
Meslek mensuplarına göre meslek kuruluşlarında yeniden yapılanması gerektiği vurgulanan araştırmada, meslek kuruluşlarının çoğulcu bir yönetim yapısına kavuşturularak, şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir, siyasetten uzak ve katılıma açık kurumlar haline getirilmesi önerildi. Ortaya çıkan vahim tabloyu araştırma ekibinden Prof. Dr. Ömer Çaha ve Prof. Dr. Atilla Yayla değerlendirdi. Prof. Yayla, Meslek odalarının teşkilatlanma biçiminin hem sivil toplum örgütü (STÖ) teorisi hem demokrasi teorisi açısından problemli olduğunu kaydetti.
Siyasi taraf oluyorlar
Atilla Yayla odaların gerçek anlamda STÖ olmadıklarını kaydederek, "Ayrıca tek oda olduğu için bir tekelleşme söz konusu" dedi. Teşkilattaki grubun azınlık bile olması halinde organın yönetimini ele geçirebildiğini ifade eden Yayla, "Ondan sonra da meslekle ilgili faaliyet yürütmesi gerekirken siyasi konularda taraf olabiliyor. Tek bir organ oldukları için baskılara çok kolay teslim olabiliyor. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi. Bütün bu sebeplerden dolayı yeni bir sisteme geçmesi şart. Üyelik mecburiyeti kaldırılıp üyelere farklı tercih hakları tanınması lazım" diye konuştu.
Hem yönetiyor hem de kendilerini denetliyor
Prof. Dr. Ömer Çaha, meslek odalarının tamamıyla kapalı devre işleyen birer kurum haline geldiğini iddia etti. Çaha, "Bunlara oligarşinin merkezi diyebiliriz. Bugün demokratik rejimlerde her şey açık ve denetime dayalı olarak işlerken odalarda bu yok. Odalarda denetim, disiplin ve yönetim kurulu aynı grubun elinde. Hem yönetiyor hem kendi kendini denetliyor. Meslek odalarının meclise dayalı yönetilmesi lazım. Kendi içlerinde birden çok farklı görüşe sahip insanlar olmasına rağmen yönetime elinde bulunduranın politik tavrı geçerli oluyor. Bu hiçbir şekilde ahlaki değil. Apolitik olmaları lazım." şeklinde konuştu.
Harcamalar kozmik odadan çıkarılsın
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı odalarla ilgili çarpıcı bir gerçek daha ortaya çıktı. 1954 yılında çıkarılan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ile yönetilen odalar, 2000'li yılların teknolojilerine ve yeni müfredatla yetişen mühendislere onay kaşesi vuruyor. Hal böyle olunca vatandaşa her aşamada olur veren odaların denetimi, üyelik seçimi yarım asra dayanıyor.
Ortada bir boşluk var
Her alanda reformlarla kurum ve kuruluşları çağın gerektirdiği yenilikleri mevzuata yansıtan AK Parti hükümetinin ise 2002 yılından bu yana meslek odalarına ilişkin iki değişiklik yapabildiği ifade ediliyor. Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı Genel Başkanı Selçuk Özdemir, denetim mekanizmasının kurulması gerektiğine işaret ederek, odalarda yapılan harcamaların sadece genel kurulda denetlendiğini hatırlattı. Özdemir, “Orada bir boşluk var. Genel Kurul'un dışında da yetkili merciler, Çevre Şehircilik ve Sanayi bakanlıkları her dönemin yapılan harcamaların analiz edilmesi gerekiyor. Bu raporlar harcamalar internet sitesine konulmalı. Bu harcamalar kozmik odada saklanıyor. Bu harcamalar bulunduğunda izzett-i ikram, yardımcı kuruluşlara harcanan korkunç rakam ortaya çıkacak. Yönetmelik, genelge yapılıp bu düzenlenmeli” dedi.
Elektrik Mühendisleri Odası eski Başkanı Kemal Ulusaler de yarım asırlık kanunla yönetilen meslek odalarının mevzuatının zamana uyum sağlaması gerektiğini söyledi.
Nispi temsil önerisi
Yine odaların organlarında görev yapan mühendislerden 'nispi temsil' önerisi de geldi. Odalar da grupların seçime girdiğini örneğin 1.200 oy alan grubun sadece yönetimde yer aldığını belirten mühendisler, 800 oy alan grubun hiç temsil edilemediğine dikkat çekti.
Birlikten mühendis yetişmesin davası
TMMOB'un davaları dikkat çekiyor. 41'inci dönem davaları arasında öne çıkanı 'mühendis yetişmesin' talebiyle Danıştay'a açtığı dava oldu. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Kurumu, Yüksek Öğretim Kurumu ve Başbakanlık aleyhine açılan 6 davada Afyon, Karabük, Marmara, Gazi, Fırat, Sakarya üniversiteleri bünyesinde kurulacak Teknoloji Fakülteleri ve buralara alınacak mühendislik öğrencilerine dur denilmesi istendi.