Yaşayacakları çağa göre

Eğitimdeki değişim ve gelişimi göz ardı edemeyiz. Hz. Ali Efendimizin dediği gibi, çocuklarımızı yaşayacakları çağa göre yetiştirmeye çalışmalıyız.
SAFVET SENİH- SAMANYOLUHABER.COM

Eğitimdeki değişim ve gelişimi göz ardı edemeyiz. Hz. Ali Efendimizin dediği gibi, çocuklarımızı yaşayacakları çağa göre yetiştirmeye çalışmalıyız.
Herşeyden önce çocukta VİCDÂNΠ VE  DUYGUSAL  ZEKÂNIN gelişmesine özen göstermek gerekir. Dînî ve mânevî konular, hem zihnî hem de vicdanî ve duygusal zekâ ile kavranılır. Cenab-ı Hakkın çekirdek ve potansiyel olarak ihsan ettiği bu zekânın geliştirilmesi gerekir. Bunun sağlanması için sağlıklı ve mutlu bir aile ve okul ortamında; sevgi, saygı, şefkat, acıma yardımlaşma, koruma, işbirliği, dürüstlük, adalet, sözünde durma, güvenilirlik, arkadaşlık, dostluk ve hoşgörü gibi insanî ve evrensel değerlerin rol model eşliğinde fiilen yaşanması gerekir.
Ayrıca onlara yetkinlik kazandırma da gerekir:
Geçen yüzyılda kurumlar, çalışanlardan; itaat, sadakat (obedience), titiz / itinalı çalışma (diligence) ve zeka (intelligence) beklerdi. Artık 21. Yüzyılda bu özelliklerin yetersiz kaldığını net söyleyebiliriz. Bu yüzyıl beklentileri olarak; insiyatif alabilme / girişimcilik (initiative), orijinal bir şey ortaya koyma (creativity) ve tutku / heyecanı (passion)… sayarlar. Derdini anlatabiliyor mu? Başkalarıyla iletişime geçebiliyor mu?  Yazmayı, okumayı, dinlemeyi biliyor mu? Beraber başarmayı biliyor mu?  Grupla çalışmayı yapabiliyor mu? Proje yönetebiliyor mu? Sosyal yetenekleri nasıl? Demek oluyor ki, günümüz dünyasının ihtiyaç  duyduğu insan; HAYATI  BOYUNCA  KULLANACAĞI  DEĞERLİ  BİLGİLERİ  elde etmekle birlikte; düşünen, tartışan, eleştiren, creative özelliği gelişmiş, bilgiye ulaşmanın yollarını bilen, muhakeme gücü gelişmiş insanlardır.
Bir insanda sözü edilen yeteneklerin gelişmesi; daha uzun zaman uygulamalı eğitim ve bol pratik yapmalarıyla doğrudan alakalıdır. Mesela, öğrencilerde araştırma kabiliyetinin gelişmesi için bir çok farklı konuda araştırma yapması, takım çalışması yeteneğinin gelişmesi için defalarca farklı takımları içinde yer alması gerekir. İletişim kabiliyeti için bir çok rapor yazması ve sunum yapması icabeder. Özetle, yetenekleri geliştirmek için defalarca uygulama yapmak gerekir. Bunun için de zamana ihtiyaç vardır. Sadece okul sonrası çalışmaları yeterli olmaz… Okul süresince, geliştirme hedeflenmelidir. Bu da ancak topyekün ilk ve orta-lise öğretimi boyunca müfredat / curriculum hazırlanırken, içerik ve yetkinlik kazanmayla yani iki hedefli bir müfredat / curriculum hazırlığı ile olabilir. Diğer bir ifade ile yetkinlik kazanımı, içerik programının içine yedirilmelidir. Ana okulundan başlayarak derslerin ve konuların içinde, mutlaka takım çalışması, problem çözümü, koordinasyon, proje yönetimi, planlama, sunum yapma, iletişim becerisi, yazma, dinleme ve zaman yönetimi gibi öğrencinin yeteneklerini geliştirici aktivitelere yer verilmelidir. Her öğretmen, her dersini işlerken, öğrencinin her iki yönünü geliştirici şekilde işlemelidir. İmtihanlarda, bilgi içeriğini ölçerken yeteneklerinin gelişimini de ölçmelidir ve not verirken de bunun ağırlığı olmalıdır. Öğrenci, bilgiyi çok yönlü telafi edebilir ama bu becerilerin erken dönemde kazandırılması, okulda ve hocalarının koçluğunda olur.
Öbür taraftan öğrencilere daha erken dönemde kariyer planlaması eşliğinde planlı bir çalışma içine girmesi ve fark oluşturması telkin edilmelidir. Onlara şöyle denilmeli: Hayatta bir hedefiniz, bir idealiniz olmalı. Öncelikleri  içinde yaşadığınız toplum faydasına bir gayeniz olmalı. Neyi seviyorum? Neyi değiştirmek istiyorum? Benim karakterime ve mizacıma  uygun olan meslek nedir?  Hangi mesleği severek yapabilirim? Beni ne heyecanlandırıyor? Neden hoşlanıyorum?.. gibi soruları kendinize, daha erken yaşta sormalı ve üniversiteye girerken tam doğru bir kararla girmelisiniz. Hayatınızı nasıl şekillendireceğiniz sizin elinizdedir. Bir ömür beraber olacağınız mesleği seçmede titiz davranmalısınız. Bunu doğru anlayabilmeniz için orta-lise eğitimi döneminde o mesleklerle  ilgili stajlar yapmalı hatta boş kaldığınız zamanda o meslekte çalışmalısınız. Tâ ki, gerçekten bir hayat boyu bu mesleği severek devam ettirebilir miyim, sorusunun cevabını doğru verebilesiniz. SEVDİĞİNİZ  İŞTE  ÇALIŞIRSANIZ,  YORULMAZSINIZ. İş hayatınızda da mutlu olursunuz. Gideceği limanı bilmeyen yelkenli gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez…
Eğitimcilerimizin, öğretmenlerimizin  ve idarecilerimizin  yaşadığımız zamanı ve şartları iyi düşünüp ona göre tedbir almaları gerekiyor…

08 Kasım 2018 13:53
DİĞER HABERLER