17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapan Mali Şube eski Müdür Yardımcısı Yasin Topçu hukuksuzca tutuklanan arkadaşlarını anlattı.
Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonlarını yapan polislere yönelik algı operasyonları sonrası tutuklanan polisleri sık sık ziyaret eden Yasin Topçu arkadaşlarının hissiyatına tercüman olacak bir yazı paylaştı.
Topçu yazısında arkadaşlarının neler hissettiğini, nelerden çekindiklerini ve en çok neye sevindiklerini sosyal medya üzerinden 'Silivri tutsaklarının sabır ve şükür ile yutkundukları endişe ve özlemlerini yazdım' diyerek duyurdu.
İşte Yasin Topçu'nun sosyal medyadan paylaştığı 'Hayatınızdaki rutinlerin birer nimet olduğunu biliniz' başlıklı o yazısı:
"İnsanlar ihtiyaçlarının fakiridir.
Kimi bir yazlığı olmadığı için, kimi bir sobası olmadığı için fakirdir.
Kimi yirminci çift ayakkabısı olmadığı için fakirdir, kimi ayağı bile olmadığı için.
Ne kadar çok şeye ihtiyaç duyarsanız o kadar fakir, ne kadar gözünüz gönlünüz tok ise o kadar zenginsiniz.
Silivride tutuklu dostlarımla her hafta görüşüyorum.
Onlara en çok neyi özlediklerini soruyorum.
Aldığım cevaplar içimi burkuyor.
Özür dileyerek sizlere de bu ızdırabı yansıtmak istiyorum.
- "Toprağa basmayı özledim Yasinim" dedi bir candostum.
Sadece, bastığı her yerin beton olduğunu bilenler bu özlemi anlayabilirler.
- " Çimlere uzanıp saatlerce gökyüzünü seyretmek isterdim" dedi başka biri.
Gökyüzünü koğuşun 20 metrekarelik volta bahçesinin üzerinden dikenli çelik tellerinin çerçevesinden sadece dikdörtgen olarak görüp, arada bir geçen uçakları görünce mutlu olanlar için gökyüzünün tamamını görebilmek de elbette bir özlemdi.
- "Pınardan akan soğuk bir su" dedi diğeri.
Aile mahremiyetini zorlamadan anlatmaya çalıştıkları aile ve ev hayatı özlemlerini iyi okuyun.
- " Oğlumla boğuşup okşamayı özledim " dedi biri.
- " Kızımın elinden tutup beraber yürümeyi özledim" dedi diğeri.
- " Hasta annem ölür de gardiyanlar haberini hoyratça getirirler, belki izin alma prosedürü de uzar da cenazesine yetişemem diye korkuyorum" dedi muzdarip bir dost.
- " Çocuklara bir şey olur da kimsenin haberi olmaz diye endişe ediyorum " dedi bir candost da.
- " Elime kitabımı alıp rahat oturabileceğim, arkama yaslanabileceğim bir kanepe olsa iyi olurdu" dedi biri de.
Sadece plastik sandalyelerde oturmaya mahkum edinenler anlar bu özlemi de.
"Yemeklerden neyi özlediniz?" diye sordum.
Bir çoğu " bakır tavada sahanda tereyağlı yumurta " dedi.
Ankara simiti, işkembe çorbası, döner ve ciğer şişi özleyenler de hayli fazla.
Ama endişeler ve ızdıraplar nedeniyle kimsenin yemekleri umursadığı yok.
"Buna şükür, ölmeyecek kadar yesek bize yeter" diyorlar.
Hadi gelin de o mırın kırın ederek yediğiniz, beğenmediğiniz yemekler boğazınızdan geçsin bundan sonra ...
Kucağınıza alıp okşayacak yavrularınız, ellerini öpecek ana babalarınız varsa ve bunları yapacak özgürlüğünüz de varsa, dünyanın en ayrıcalıklı insanları arasında olduğunuza binlerce kere şükrediniz.
Peki Silivri tutsakları bütün bu olumsuz şartlar ve özlemlerine rağmen yaşadıklarından şikayetçiler mi?
Üzerinde uzanıp uyuyacakları bir yatakları, üzerlerine örtecekleri bir yorganları, üzerlerinde bir çatıları, tutunacak elleri, yürüyecek ayakları, görecek gözleri, duyacak kulakları olduğu için, bedenleri tutsak ama fikir ve vicdanları hür olduğu için ve sizler gibi sağduyulu güzel insanların dua ve temennilerine mazhar oldukları için onlar da şükrediyorlar.
Sabırla adaletin tecelli etmesini bekliyorlar."
Yasin Topçu'nun bu yazısının ardında gözaltına alınmadan önce paylaştığı son yazısı da adeta olacakların habercisi niteliğindeydi:
"Ülkemizde hak hukuk gaspı o kadar rutin hale gelip kanıksandı ki bu tepkisizlik maalesef yeni hukuksuzluklara çanak tutuyor.
Namuslu dürüst bir çok insandan "yakında bizi de alırlar mı acaba" gibi endişe cümleleri duyuyorum.
Kimi neden alırlar ya da almazlar bilemem ama iktidarın son 2 yıldır yürüttüğü algı operasyonlarının zamanlamasını eğer iyi okuyabildiysem; beni 17 Aralığın 2. yıldönümünde dışarda tutmazlar, bir hafta veya on gün içinde kesin alırlar diye düşünüyorum. Valizim hazır, iki üç aydır bekliyorum.
Hukuksuzların zirvede olduğu, namuslu insanların bir bir tutuklandığı bir memlekette, içinde bulunmaktan en çok şeref duyulacak yer sanırım saraylar değil, zindanlardır.
Herşey Allahtan.
Hayırlısı olsun diyelim."
SAMANYOLUHABER.COM