"Orantısız bir kararla 'çözüm' masasını deviren tekil otoriter irade, Meclis’e meşru temsil yansıtan vatandaş iradesini, bomba ve tevkifatla, açıkça karşısına almıştır."
Tarih 26 Şubat 2013. Adına 'çözüm' denen 'süreç' ilan edileli 4-5 hafta olmuş.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, Meclis'ten Türkiye'ye sesleniyor:
''Savaş kolay, barış ise zordur. Biz zora talibiz!''
''(Mesele) Baldıran zehri içmekse, biz o baldıran zehrini de içeriz yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin!''
Savaştan, terörden, giden canlardan, mala zarardan her 'tarafa' bir bezginliğin yayıldığı o günlerde olumlu konjonktür, başta Kürtler, herkesi umutlandırmıştı.
Projenin sahteliği çok geçmeden sırıtmaya başladı: Ortada ne bir yol haritası vardı, ne uzlaşma mekanizmaları, ne asgari bir anlayış birliği ilan eden beyanlar, ne de anlamlı bir takvim.
Her şey göz boyamadan, palavradan, kandırmacadan ibaretti.
(...)