'Kardeşim, ne Kürt sorunu ya! Neyin eksik senin? Bir Kürt olarak sen bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu? Oldun. başbakan çıkardın mı? Çıkardın. Bakan çıkardın mı? Çıkardın. Devletin en üst kademelerine yönetici gönderdin mi, gönderiyor musun? Var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde var mısın? Var.'
Altı üstü bir ateşkes süreci hepsi bu
Tamam. Şimdi oldu.
Taşlar yerli yerine, daha doğrusu eski yerine oturuyor hızla.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Balıkesir'de 'Yeni Türkiye' dizisine fevkalade bir ekleme daha yaptı:
'Kardeşim, ne Kürt sorunu ya! Neyin eksik senin? Bir Kürt olarak sen bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu? Oldun. başbakan çıkardın mı? Çıkardın. Bakan çıkardın mı? Çıkardın. Devletin en üst kademelerine yönetici gönderdin mi, gönderiyor musun? Var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde var mısın? Var.'
'Allah aşkına, bizden farklı neyin var, her şeye sahipsin!.. Ne istiyorsun daha, ne istiyorsun?'
Bazı hayalperestlerin adına ısrarla 'çözüm süreci' dediği şeyin esasen 'ateşkes süreci'nden başka bir şey olmadığını hâlâ anlamayan varsa yukardaki açıklamayı dikkatle okusun.
AKP'li de değilim, Kürt de. Bana bir şey söylemek düşmez.
Ama 'ateşkes süreci'ni 'çözüm süreci' zannederek gelinen hassas noktadan medet umarken ağzını açmadan başka yere bakan Kürt yurttaşlardan, hadi tepkiyi bırakalım, 'ne oluyoruz ya' mealinde herhalde bir soru yükselecektir.
‘Hadi dağılalım’ diyecekler mi?
Balıkesir'deki ifadelerin arka planına, (geçenlerde Faruk Mercan'ın yazısında değindiği) Başbakanlık ofisinde Dengir Mir Mehmet Fırat'la Erdoğan arasında 2008 sonlarında geçen özel konuşmayı da ekleyin:
Fırat, 'anadilde eğitim reformu yapma zamanıdır' mealinde konuşunca Erdoğan'dan aldığı cevap şu:
'Ben Güneydoğu'nun her tarafına gittim. Yanıma gelip Kürtçe eğitim isteyen bir tek kimse bile çıkmadı. Hem Kürtler’in devleti mi var ki ana dilleri olsun?'
Bunun üzerine Fırat, 'Kürtler’in devleti var. Türkiye Cumhuriyeti. Siz de onların başbakanısınız. Kürtçe eğitimi ben çocuklarım için sizden talep ediyorum' diyor, cevap gelmeyince odadan çıkıyor.
Yüz yıldır bilmem kaç defa devlet eziyetine karşı kalkışmış, bugün (KONDA verilerine göre) nüfusumuzun 14 milyonunu oluşturan Kürtler, 'neyiniz eksik' telkinini duyunca, 'iyi o zaman, hadi dağılalım arkadaşlar' diyecekler, öyle mi?
(...)