Yazarken insan olmaktan utandım

Mehmet Yılmaz 15 Temmuz sonrası nezarethanelerde ve cezaevlerinde yaşananları yazdı: Gencecik bir hanım gazeteci mektup gönderdi Cumhuriyet gazetesine. "Darp edildim, cinsel istismara uğradım" diye feryat etti. İşittik mi bu hanımefendinin çığlığını? Mesela, bir cezaevinde pencerelerin camlarını sökmüşler, tutuklular kış günü üşüsün de soğukla direnci kırılsın diye... Bir başka hapishanede, hücreye konulan kadın şüpheliye, dikiş iğneleri batırılarak acı çektirmişler. Eşleri de gözaltında olanlara, "Karını da buraya getiririz" diyerek tehdit etmeler var. Ruhun daraldı mı okurken, nefesin kesildi mi bunları duyunca...
YAZARKEN İNSAN OLMAKTAN UTANDIM

 Bugün cuma... 
Müslümanlar için kutsal bir gün. 
Allah'ın huzuruna çıkıp dua edecekler. 
Varsa dilekleri onlar için istekte bulunacaklar.
Hem onlara hem de bu yazıyı görüp okuyan herkese seslenmek istiyorum.

***

15 Temmuz'dan sonra 100 binlerce insan soruşturmadan geçirildi. 
Çoğu işini kaybetti. 
Beş parasız ailemi nasıl geçindireceğim diye kara kara düşünüyor. 
Haberiniz var mı?

***

35 bin insan tutuklanıp hapse atıldı. 
Onlar için cezaevleri boşaltıldı. 
Biliyor musun?

***

Serbest kalanlar, yakınları ya da avukatları aracılığıyla sesini duyurmaya çalışan tutuklular, kendilerine işkence yapıldığını, darp edildiklerini iddia ediyorlar. 
Duydun mu?

***

Gencecik bir hanım gazeteci mektup gönderdi Cumhuriyet gazetesine. 
"Darp edildim, cinsel istismara uğradım" diye feryat etti. 
İşittik mi bu hanımefendinin çığlığını?

***

Daha başka iddialar da var. 
Onları da öğrenmek ister misin?
Mesela, bir cezaevinde pencerelerin camlarını sökmüşler, tutuklular kış günü üşüsün de soğukla direnci kırılsın diye...
Bir başka hapishanede, hücreye konulan kadın şüpheliye, dikiş iğneleri batırılarak acı çektirmişler.
Günlerce aralıksız dayak yiyenler var.

***

Eşleri de gözaltında olanlara, "Karını da buraya getiririz" diyerek tehdit etmeler var.
Dayaktan direnci kırılanlara zorla alkol içirmeler var.
İşkenceden yürüyemez hale gelince, morlukları geçsin diye savcının karşısına 10 gün bekletildikten sonra çıkartılmak var.
Gece gündüz hiç kapatılmayan ışıklar altında zaman kavramının yok edilmesi var.
Klimaların gündüz sıcağa, gece ise soğuğa ayarlanması var.
Gözaltındakilere haftalar boyu banyo imkanı verilmemesi var.
Hem şiddet hem de psikolojik işkence uygulandığı söylentileri var.
Hatta adet günü olan kadınların dahi tuvalete çıkmasına izin verilmediği gibi onlarca iddialar var.
Ruhun daraldı mı okurken, nefesin kesildi mi bunları duyunca...

***
İçinden, hükümet bu vahim iddiaları hemen araştırmalı, Adalet Bakanı derhal soruşturma açmalı, Meclis konuya el atmalı, sorumluları bulup cezalandırmalı diye geçirdin mi?
Kendini yorma. 
O cenahta vicdan sükut etmiş. 
Allah onların kalbinden şefkat ve merhameti söküp almış.
Öyle olmasa TBMM Cezaevi Alt Komisyonu Başkanı AKP’li Mehmet Metiner böyle konuşur muydu hiç: "Fetocu tutuklularla ilgili işkence ve kötü muamele iddiaları hakkında inceleme yapmayacağız"
Bitti... 
Altı insan hakları örgütü AKP'li Metiner'e protesto mektubu göndermiş.
Mektupta Metiner’in sözlerinin hukuki, siyasi ve insani sonuçlarına dikkat çekilmiş.
Onlar için bir anlamı var mı ki...
Sanmam... Olsaydı yurt içi ve yurt dışından gelen inceleme taleplerini kabul ederlerdi.
Milletvekilerinin cezaevi ziyaretlerini engellemezlerdi.

***

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mağdurlara sahip çıkmasından rahatsız olmazlardı.
"Ne mağduriyeti? Mağduriyet falan yok" demezlerdi.
Star yazarı Ahmet Taşgetiren "Mağduriyet Kılıçdaroğlu’nun meselesi mi" başlıklı bir yazı yazıp AKP'yi şu cümleyle uyarma ihtiyacı hissetmezdi: "Kılıçdaroğlu burada siyasi dil ile - insani dili buluşturacak bir söylem geliştirmeye yöneldi."
Zor dostum zor... Yazarken kalbim daraldı.

***

Millet olarak büyük bir sınavdan geçiyoruz. 
Allah hepimize vicdan genişliği versin.
Bugün cuma... Belki içinizden birkaç kişi dua eder de üzerimizdeki kara bulutlar dağılır. 
14 Ekim 2016 13:07
DİĞER HABERLER