Akif’in Hikayesi!

  • Abdullah Aymaz
  • Abdullah Aymaz
    29 Tem 2024 11:59

    Merhum Akif’in babası Bayram  Pınarbaşı, evladı ile ilgili  çok güzel bir hatırayı yazıp bana göndermiş, ben de sizlere aynen takdim ediyorum:

    7 Yaşına geldiğinde Makedonya’daki Yahya Kemal Kolejine başladı namazıyla beraber. Gözünü hizmet okulunda açmıştı ve yine bir hizmet okulunda bir okul programında kapattı gözlerini 17 yaşında ömrünün çiçeğinde. 7 yaşında başladığı namazını eksisiyle artısıyla 17 yaşına kadar devam ettirebilmişti. 11 yaşında başladığı Orucunu da ancak 6 yıl tutabilmişti.

    Çok narindi, çok nazikti, çok doluydu kalbi aklı. Devamlı soruşturuyor, devamlı sorguluyor, devamlı kendine geliştiriyor bir o kadarda tir tir titriyordu kul hakkından, gıybetten, günaha girmekten, çok nasihatı oldu babasına. Birgün alt kattaki Alman komşumuzla ilgili bir şey anlatırken işaret parmağını  ağzına götürmüş ve “Baba sus, gıybet etme”  diye bağırmıştı bana, haklıydı da. Kul hakkıyla ilgili bir gün evin içinde deli gibi gidip geliyor bir odadan öbürüne girip çıkıyor kendine kızıyordu. Sordum ne oldu oğlum diye, “Baba arkadaşımın  bir hesap makinasını yanlışlıkla  çantama almışım onu hemen vermem gerekiyor. Kul hakkı” deyip sızlanmıştı o gece. Ben de teselli etmiş, “Pazartesi verirsin” demiştim.

     

    Baba, ben Kobe Bryant ile cennette basketbol oynamak istiyorum

    Enes abisi gibi basketçi olmak istiyordu Garip Akif’im.

     

    Siz de merak ettiniz belki de ne oldu da göçtü bu dünyadan Akif diye. Korkusuzdu Akif, inatçıydı, mücadeleyi severdi. Bazen de hiçbir şeye aldırış etmez, “Ne farkeder” derdi her şeye. İşte yine onlardan birinde, arkadaşlarıyla geldikleri İtalya gezisinin son günü yürüyüşe diye çıkıp göl kenarına gitmişlerdi. Birden “Biraz rahatlayalım çok sıcak hava” deyip dalmışlardı Como gölünün dipsiz, derin soğuk sularına hayata, uyarılara aldırış etmeden. Gölün altındaki alt akıntıya kapılıp, vücudu da termo şoka maruz kalıp derinlere doğru dalıp gitmişti Akif’im. Can dostu Ömer’inin kurtarma çabalarına, ikisinin de dibe doğru giderken elini ittirip Ömer’i de kurtararak bu dünyadan ayrılmıştı Akif’imiz. “Ne farkeder” demişti ama çok şey fark etti be Akif’im. Ahh bi bilsen neler farketti. Ağlamayı unutmuş baban artık her gün bir köşede masiyetine, günahlarına, ihmallerine ağlıyor. Daldığımız dünyanın gerçek fani yüzünü gösteriyordu Akif’im babasına, annesi yaşamıyordu adete  artık ondan sonra. Nefes alsa da başka birisi artık.

    Dedesi namaza başladı ondan sonra. Arif abisiz kaldı, hani basket öğretecektin ona? Futbola ben alıştıracağım  diyor dünya. Nuriye içine kapandı senden sonra. Bunlar işin acı yanları. Anlaması da, anlatması da yazması da çok ama çok zor ve acı. Ama değil mi ki Rabbimiz var. Değil mi ki görülen 100 den fazla rüyalar var. Değil mi ki, 4’ü 5’i geçti, seni bedenen gören yakazalar var. Ve değil mi ki Resulullah (s.a.v.) cenazeni teşrife gelmiş, bir abimizin anlattığına göre. Artık ne gam, ne tasa. Değil mi ki kaç kişi seni bu gariban baban da dahil cennette reftare salına salına gezerken gördüler. Yaşananlar belgesel oldu, Garip Akif diye filmler yapıldı, su oldu Akif’im serpti gönüllere iyiliğiyle Afrika’nın Chad ülkesindeki köylere Time To Help yoluyla kuyu oldu Akif’imiz.

    Ben de ŞEHİT olur, size şefaat ederim

    Ben çok iyi bir yerdeyim, ben Efendimin (s.a.v.) yanındayım

    Dördüncü ayında bir okulumuzda kamp yaparken, yine içimden geçirip “Akif yok mu bir haber senden?” diye düşünürken, kampta hatim dağıtılıp 24. cüzü okuyacakken, bir abimizin kalkıp yanımıza gelip, “Sizinle 16. cüzü değişelim” demesiyle “Olur abim, benim için problem değil” deyip, 16. cüzün 2 yerinde Âkifûn diye karşıma çıkıp, adeta “Buradayım baba, Kur’an’ın tevafukuyla buradayım” diyen Akif’im.

    Yine vefatından bir hafta sonra Viyana’dan İbrahim abimiz yazdı bize. Dedi ki, “Bayram hocam, Akif’in hatimini bitirdim. Her gün 4-5 cüz okudum. Her namazdan sonra Akif’in silüeti belirdi karşımda ve dedi ki, “Bana Kur’an okumaz mısın? dedi. “Ben de hemen hatmimi bitirdim” demişti. Yine Akif’in belgeseli bittikten sonra İbrahim abimizin müşahedesiyle bana yazdığı mesajda, “Bayram abi, biz Akif’in belgeselini izliyorduk, sanki arkada da Akif bizi izliyordu” demişti.

    Yine bir gün vefatından bir kaç hafta sonrasıydı. Padernborn’da okulun yurdundaydık. Akif’le beraber rüyada, ikinci katta bilgisayarların olduğu odaya girdik. Oradan bilgisayardan 8. sınıf notlarını açtı. “Matematik yine zayıf verdi” diye hayıflandı hocasına. Herkese bir şeyler söylüyordu, belletmenlerine, abilere, hocalara şakayla karışık söyleniyordu. Ben dışarı çıktım ve hayretle dedim ki “Yaa, Akif’im ölmemiş, bak burada işte yaşıyor.” Allah’ım rüyaymış dedim ve tekrar yanına girdim, gözüme baktı, ellerini rapçilerin salladığı gibi sallayarak “NE ÖLMESİ BABA, KANLI, CANLI BURDAYIM GÖRMÜYOR MUSUN?” deyivermişti. “Namazlarına dikkat ediyorsun değil mi oğlum? dedim. “Merak etme baba”  dedi, elini göğsüne koydu. “Merak etme, namazlara dikkat ediyorum.”

    Başka bir rüyada babasına, “7 Ocak’tı, 2023 yılında bir gün. 3 gün süren bir rüyada daha beraber olmuş, rüyaya işte, hasret gidermiş, sarılmışta, sarılmış, sarıldıkça ağlamıştık. Son günlerinde bilemediğim şekilde gelip gelip sarılıyordu, sarıldıkça sarılıyordu, bilmiyordum ki o son sarılışlarıydı adeta veda ediyordu ama anlayamıyor ne oldu bu çocuğa hiç böyle sarılmazdı diyordum. Şimdi anlıyorum o sarılmaların anlamını, veda ediyordu her türlü.

    Ben, dayısı ve babamla birlikte yıkadık, hazırladık, ilginç bir şekilde vücudunda hiçbir değişiklik olmamıştı. Ben, imam abiye sordum, “Abi, bu normal mi?” diye. O, “Hayır, normalde 1-2 günde bozulmalar olur. Ama baksana, hiçbir şey olmamış” demiş beni teselli etmişti. Elime geçen misvakla dişlerini misvakladım, kafasının arka tarafı sanırım bir taş darbesiyle parçalanmış ve yıkarken sıcak kanları elime akmış ve adeta bedenen 11 gün bozulmamasıyla da şehadetini bir kez daha ispatlamıştı Akif’im. Yıkadık, sonra benim de içime bir inşirah gelmiş bir köşede otururken birden ayağa kalkmış, bir tarafa bakarak bağırarak yüksek sesle Efendimize (s.a.v.) salavat getirmeye başlamıştım. Sanki hissettim desem ama ben kim Efendimizi (s.a.v.) hissetmek kim? Ama değil mi ki gurbetteki bir Garip Şakirdi teşrie gelmişti ve rüyada gören abimizin müşahadesiyle Efendimiz (s.a.v.)  bizi bir yere toplamış ve hazırlanın bir gencimizi teşrie, uğurlamaya gidiyoruz demiş, Hizmetten abilerin, ablaların olduğu büyük bir salonda bizi bir yere davet etmişti Efendimiz (s.a.v.). Rüyanın tesiriyle uyanan abimiz, o gün Akif’in vefat haberini alıp, Efendimiz (s.a.v.)  sanırım oğlunuzu kastetti demişti. 

    https://www.youtube.com/@GaripAkif belgesel linki

    https://gofund.me/fcf0c7aa

    29 Tem 2024 11:59