Tarih boyunca hakikati anlatanlar, zulmün karşısında dimdik duranlar, çoğu zaman bedel ödemek zorunda kalmıştır. Kimi zindana atılmış, kimi sürgüne gönderilmiş, kimi de kalemi elinden alınarak susturulmak istenmiştir. Ancak hakikat, ne baskıyla yok edilir ne de susturulmakla kaybolur. Çünkü hakikatin bir sahibi vardır: Allah Teâlâ. O, hakkı haykıranları asla zayi etmez.
Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Basın ve ifade hürriyetinin ayaklar altına alındığı, doğruları yazanların terörist ilan edildiği, kalem sahiplerinin türlü tazyikat ve iftiralara maruz kaldığı bir asırda yaşıyoruz. Ama unutmamalıyız ki, hakikat yolunda yürüyenlerin yalnız olmadığını Rabbimiz bildiriyor:
“Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Resûlullah en güzel örnektir." (Ahzâb, 21)
Bize düşen de bu davanın yılmaz neferleri olarak, hak ve adalet adına kalemimizi eğip bükmeden, hiçbir dünyevî beklentiye boyun eğmeden hakkın şahitliğini yapmak ve zalimlerin kurduğu korku duvarlarını aşmaktır.
Bağımsız Medya: Zulme Karşı Bir Duruş
Bağımsız gazetecilik, sıradan bir meslek değil, bir dava ve bir şahitliktir, aynı zamanda bir nevi tarih yazmaktır. Zira zalimin en korktuğu şey, gerçeklerin ortaya çıkmasıdır. Korku imparatorlukları, baskı ve yalan üzerine inşa edilir. Eğer hakikat perdesi aralanırsa, o yapılar bir karton kule gibi çöker. İşte bağımsız medya müesseseleri, özellikle de sürgünde gazetecilik yapanlar, bu hakikatin taşıyıcılarıdır.
Bunun en güzel örneklerini tarih boyunca görmüşüzdür. Hz. Musa, Firavun'un zulmüne karşı dururken elinde sadece bir asası vardı ama hakikatin arkasında Allah vardı. Hz. İbrahim, Nemrut’un karşısına çıktığında ateşe atılacağını biliyordu ama hakikati söylemekten geri durmadı. Efendimiz (s.a.s.), Mekke’de zulme uğradığında yanında az sayıda insan vardı ama hakikati duyurmak için yılmadan mücadelesini sürdürdü.
Bugün de hakikati dillendiren gazeteciler ve medya alanında verilen mücadele, tarihin bu şerefli halkasına dahil olmaktadır. Onlar sadece bir meslek icra etmiyor, aynı zamanda baskı ve zulme karşı durarak adaletin ve insanlığın yanında yer alıyorlar. İşte bu yüzden bağımsız medya, hakikatin duyurulması ve mazlumların sesi olunması açısından büyük bir imtihandır.
Medya Dayanışmasının Önemi
Bu noktada gazetecilerin ve medyanın her alanında bir gaye-i hayal adına bir araya gelmeleri ve dayanışma gayretlerinin önemi büyüktür. Bugünkü gibi zor şartlar altında kalemini sözünü eğip bükmeden hakikati dünyaya duyarmaya adanmışların belli prensipler çerçevesinde bir araya gelip güçlerini birleştirmesi, seslerini daha gür çıkarması, korku iklimini yıkmak için çok tarihi adımlardır.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var" demiş atalarımız. İşte bu birliktelik, mazlumların sesi olma yolunda çok kıymetlidir. Eğer medya mensupları birbirlerine destek vermezse, kalemler kırılır, sesler kısılır, vicdanlar baskı altına alınır. Ama birliktelik sağlanırsa, o zaman zulüm ne kadar güçlü görünse de hakikat karşısında tutunamaz.
Bugün Uluslararası Gazeteciler Derneği (IJA) çatısı altında bir araya gelen gazeteciler, hakikati duyurmanın, hür haberciliği korumanın ve adaleti savunmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu dayanışma, sadece bir mesleki iş birliği değil, aynı zamanda insanlık adına bir duruştur.
Korku Duvarlarını Yıkmak