Büyüğümüz, “Izdırap ilham kaynağıdır. Onun için ızdırap duygusu tetiklenmeli, bir avuç kor gibi vicdanlara serpiştirilmeli tamim edilmelidir. Izdırap uykusuz kalma demektir ama, duygu ve düşünceleri doğurgan yapan da yine ızdırap ve dertlenmedir. Dertsizler hep yerinde sayarlar.” demişti. Gerçekten de öyledir. Efendimiz (S.A.S.) “Kur’an hüzünle indi… Hüzünle okunmalıdır.” buyuruyor. Onun tefsirleri Risale-i Nurlar ve Pırlanta Serileri de seviyelerine göre öyledir… Onlardan da, “Bana ne diyorlar, ne mesaj veriyorlar? Hangi dertlerimize devâ oluyorlar?” diye can kulağı ile dinleyen ve bütün hissiyatiyle muhatap olanlar gerçek istifadeyi temin edebilirler.
Cenab-ı Hakkın bu Hizmet’e bir ihsanıdır ki, biz eğer irademizle üzerimize düşenleri yerine getirmezsek, Cenab-ı Hak, cebr-i lütfî kabilinden bizler için çâr nâ çâr, uhdemize verilen, omuzumuza yüklenen mukaddes emaneti yerine getirecek atmosfer ve zeminleri hazırlayarak böyle bir yolla bile olsa yerine getirtiyor…
Dikkat edersek 1993’ten beri bize “Hiçbir imkânınız yoksa hamallığa razı olun, dünyaya birer tohum gibi dağılın “ mesajı veriliyordu. Tam yerine getiremediğimiz için hem de bir zâlim eliyle, o yola zorlanıyoruz.
Ama zulümlü, gadirli bir yoldayız… Dikenli, işkenceli zeminlerde ilerliyoruz. Herşey gelip geçiyor ama sineleri delip geçiyor. Buna rağmen Elhamdülillah çok güzel nağmeler de maneviyat artıran hatıralara da gönüllerimize misafir oluyor. Aşk ve şevkleri artırıcı müjdeleri de parça parça olsa da alıyoruz.
Onun için aktif sabır içinde gücümüz yettiği kadar, hatta biraz daha zorlayarak, Hizmet’e inhimak ederek, gayretlerimizi himmetlerimizi coşturmaya bakalım.
Sizlere dizlerimize derman ve gözlerimiz fer olacak bir-iki mesaj aktarmak istiyorum:
Bizlere teselli veren işte bir Mektup:
“Şimdi biraz da koğuştan bahsedelim…
Ramazanın ikinci günü, havalar çok güzel; güneş gökyüzü, kuşlar hep birlikte gülümsüyor yüzümüze…
Akşama kadar neredeyse çıt yok koğuşta
Ben elimde kitabım, bir avludayım, bir odadayım
Kafam rahat, kalbim sıcak, zihnim berrak, umut dolu bir bekleyişin içerisindeyim
Çoğu zaman oturup, şöyle bir saat düşünmeye bile vaktim olmuyor
Dolayısıyla hazan rüzgarları hiç uğramıyor bizim sokaklara (hamdolsun)
Dualar; üzerimize sağanak sağanak sekine yağmasına vesile
Rüyalar, yarının ümit ve hasret yüklü bestelerine gebe
Akıllar, imtihan sırrının deşifresiyle meşgul
Gözler, aramakta hakikati
Diller; Tasdik-i Hak ile dövmekte çelik kalbimizi
Gözyaşları, yüreğimize akan çağlayan; temizlemekte kiri pası”
Ve bir başkası
“Dört gün gibi geldi
Dört sene…
Ve geldi geçti…
Hep içimize nesimler ese ese
Biz de kulak verdik bir sese:
Kur’an muştularıyla dopdolu
Ne de olsa burası bir Medrese
Hem de Medrese-i Yusufiyye…
Yani yüce bir Üniversite
Ne mutlu ders almasını bilene!..
Evet, evet…
Bu güzel Hizmet’te
Her şart ve zeminde
Ter ü taze doğuşlar var elbette
Hem de
Her mevsim renk renk
Açar Muhammedî güller
Yedi verenlere denk
Ve kardelenler gülümser
Kışın karda bile…”