Eğitim ve Ümit Devrimi

  • Abdullah Aymaz
  • Abdullah Aymaz
    29 Tem 2019 10:11
    M. Fethullah Gülen Hocaefendi “Yeni İnsan” yazısına devamla diyor ki:  “Evet muhâkemesizlerin, akılsızların ve fanteziler arkasında yüzer-gezer yığınların içinden, çağın düşünen, muhakeme eden akıl kadar tecrübeye, tecrübe kadar akla ve ikisi kadar da ilhama ve vicdana inanan, güvenen YEP YENİ  BİR  İNSAN doğacaktır… Her şeyiyle mükemmelin peşinde, heptenci, dünya ve ukbâ muvazenesiyle kanatlı, kalb ve kafa izdivacına muvaffak olmuş ve yepyeni bir insan.”

    Evet, gaflet içinde yüzüp gezen toplumlar içinde “çağın düşünen, muhakeme eden akıl kadar tecrübeye, tecrübe kadar akla ve ikisi kadar da ilhama ve vicdana inanan güvenen yepyeni bir insan…” bizim için hedef olmalıdır…

    Bizim ilk üniversite yıllarımız olan  1968’e bakalım. Sağ-sol münakaşaları bir müddet sonra kavgalara, silahlı çatışmalara dönmüştü. Üniversiteler, okullara işgale başlanmış, mahalleler kurtarılmış bölgelere dönmüştü. Sağ-sol iktidarlar, Milli Eğitimi ellerine geçirince hızlandırılmış eğitim zırvası adına 45 günde öğretmen mezun ediyorlardı. Bir buçuk ayda affedersiniz salatalık yetiştiremezsin, nasıl öğretmen, eğitimci ve rehber yetiştireceksiniz. Siz kimi kandırıyorsunuz; siz sadece MİLİTAN  yetiştirirsiniz… 

    İşte eğitimin ülkemizde yerlerde süründüğü bir zamanda M. Fethullah Gülen  Hocaefendi, Üstadın “Bizim üç düşmanımız var. Cehalet, fakirlik, tefrika…” diye ortaya koyduğu gerçeğin karşısına, en öne eğitimi getirmek üzere iğne ile kuyu kazarcasına işe başladı... Samimi konuşma ve sohbetleri başta esnaf ve gençleri harekete geçirdi. Fedakâr kitleler, varlarını yoklarını ortaya koydular. İstidatlı gençlerin çoğu eğitime öğretmenliğe yöneldi. “Zaten gelen mahşer, gün günden beter… ve  Yevmül-Beter!..” gibi düşmanların içimize soktuğu uyutucu zehirlerin kanser gibi yayılan ümit kırıcı “Bizden adam olmaz” gibi beylik lafları ve bütün İslam toplumunu sarmış Ümitsizlik Kültürü böylece parçalanmış oldu. Matematik ve Fizik Olimpiyatları gibi dünya çapındaki yarışmalarda Hizmet,  birinciler çıkardı. Aynı şekilde çeşitli Proje Yarışmalarında da… İnsanımıza bir ÜMİT geldi, artık “BİZDEN  DE  ADAM  OLURMUŞ!..” denilmeye başlandı… Hizmetin okul ve öğrencilerinin bu başarılarını gören özel okullar, devlet okulları, hatta askerî liseler bile bu yarışmaya katılmayan ve derece almayı başladılar. Bu husus gerçekten ülkemiz için çok önemliydi. Ben Amerika’da doktora yapan ve birincilikler alan ülkemiz gençleriyle karşılaşınca çok seviniyordum. Hatta 1992’de ilk Amerika’ya gittiğim dönemde medyada “Müthiş Türk”  diye tanıtılan Ali Rıza Bozkurt’un ismini görmüştüm. Kendisiyle arkadaşlar tanıştılar. Kazakistan ve Azerbaycan’da petrol işleri varmış, oradaki okullarımızı üniversitelerimizi  ziyaret etmiş. 1998’lerde bir gün İstanbul Havaalanında bir grup medya muhabiri kendisini tanıyarak, “Nerelerden geliyorsunuz, ne var, ne yok?” diye soru soruyorlar. O da: “Güzel şeyler var. Türkiyemiz  için bence önemli iki devrim vardı: Çağ açıp çağ kapayan Fatih’in İstanbul’û fethi ve Atatürk’ün devrimleri. Şimdi bir üçüncü devrime şahit oldum.  Fethullah Gülen Hoca’nın Eğitim Devrimi!..” diyor. Gerçekten dikkatli ve tarafsız  bir bakış…

    Ülkemiz içinde birliğimizin, dirliğimizin harcı olacak diyalog hizmetleri, Abant Toplantıları işin apayrı bir yönü. Dünya çapında Barış Köprüleri olan 180 ülkedeki eğitim yuvaları, Türkiye’nin markası olmuştu…

    Yani M. Fethullah Gülen Hocaefendi “YENİ  İNSAN” yazısını seneler önce yazdı, hem de sonra hayata geçirmeye gayret etti.

    Ali Rıza Bozkurt, Hocaefendinin Pırlanta Serisini okuduktan sonra şöyle demişti: “Anladım ki, Hocaefendi Mevlana, Hacı Bektaş ve Ahmed Yesevî gibi güzel sözler söylemiş birisi… Artısı da var. O, sadece söz söylememiş, bir de dediklerini hayata geçirmiş!” 

    Ne büyük bir bahtiyarlık!..

    Abdullah Aymaz 
    29 Tem 2019 10:11