Müfritane irtibat

  • Abdullah Aymaz
  • Abdullah Aymaz
    22 Eki 2024 00:24


             Geri kalış sebeplerini sayarken Bediüzzaman Hazretleri Münazarat  Risalesinde, ikinci olarak şunları söylüyor: “Sonra müzahametsiz olan (olması gereken) Hakkın  Hizmetinin yerini zabteden meylü’t-tefevvuk istibdadı hücuma başlar. Himmetin başına vurur, atından düşürttürür.

             “Siz  ‘Sırf Allah için olunuz’  hakikatini o düşmana gönderiniz.”

             Üstad Hazretleri, normalde hakkın hizmetinde, sen-ben meselesinin, önde ve arkada bulunmak, üstte-altta olmak gibi bir şeyin olmaması gerektiğini ifade ediyor. Ama maalesef orada bile şeytan ve nefis boş durmadığı üstte ve önde bulunmak en azından görünmek dürtüsü ile, sanki bir müstebit gibi devreye gireceğini, hücum ederek insandaki himmet ve gayret duygusunun başına vurup şevk atından düşüreceğini söylüyor. Böyle durumlarda ise bu istibdaddan kurtulmanın tek çaresinin de sırf Allah için hizmet etmek olduğunu ikaz ediyor. Zaten  1935’lerde yazılan ikinci İHLAS Risalesi olan Yirmi Birinci Lem’a’da bu hususu derince ele alıyor. Mâlum,  İmam Gazzalî Hazretleri  İhlası,  Kur’an’daki süt âyeti ile izah ediyor. Yani karınlarında fışkı ve kan arasından, hiç kan ve fışkı bulaşmadan HÂLİS SÜT nasıl çıkıyorsa, İHLAS  da ne dünyevî ne uhrevî, ne maddî ne mânevi hiçbir menfaat düşünmeden bir ameli işlemek, onu edâ ederken sadece Allah emretti, istedi ve Allah râzi olacak diye düşünüp başka hiçbir beklentiye girmemektir…

             Şimdi Avusturya’nın bir şehrinde bulunan bir kardeşimiz anlatmıştı. “Liseyi bitirmiş fakat üniversiteye giriş imtihanlarında istediğim fakülteyi tutturamamıştım. Onun için İzmir’e geldim ve Üniversiteye hazırlık dershanesine yazıldım. Bana istersen Kardeş Apartmanında kalan ağabeylerle  kalabileceğimi söylediler. Kabul ettim. Mutfak hizmetleri biraz bana kalıyordu. Büyük Ağabeyler gelip Büyüğümüze Hizmetteki gelişmekle ilgili güzel haberleri veriyor ve dualar alıyorlardı. Yine bir gün mutfakta kahvaltı hazırlarken, içimden ‘Ne zaman ben de bu Ağabeyler gibi güzel hizmetler içinde bulunup, nakledeceğim de böyle dualar alacağım’ diye geçirdim. Büyüğümüz sofrada gözümün içine bakarak ‘Kardeşim Mustafa, bu Hizmette önde arkada, üstte-altta diye bir şey yoktur. Esas olan ihlas ve takvadır. Kimin nerede olduğunu Allah bilir. Nice önde görünenler vardır ki, belki Allah katında en geridedirler. Ve yine nice arkada görünenler vardır ki, Allah katındaki İhlas ve takvaları ile en öndekilerin de önündedirler. Sen işine kilitlen yeter!’ dedi.”

             Münazarat’taki geri bırakan engellere dönecek olursa, Üstad Hazretleri üçüncü olarak diyor ki:

             “İlel-i mütesellideki terettübü atlamakla müşevveş eden ACÛLİYET  çıkar, himmetin ayağını kaydırır. Siz  ‘Sabırlı olan, birbirimize salar tavsiye edip sabırda yarışın ve RİBAT  yapın” (Al-i İmran Suresi,  3/200) âyetini siper yapınız.”

             Yani dünya dâru’l-Hikmettir. İmtihan dünyası olduğu için Allah’ın icraatı sebepler perdesi üzerindedir. İnsanların tefekkürle sebeplerin ötesinde yaratmanın, yapanın edenin Allah olduğunu bilmeleri bulmaları gerekmektedir. Âhirette imtihan olmadığı için dâru’l-Kudret olarak herkes âşikar şekilde her şeyi yaratanın Allah olduğunun farkında olacaklar.

             Dünyada sebepler de merdiven basamakları gibidir. Basamak basamak her bir sebebinin hakkının verilmesi gerekir, basamakları acelecilikle atlamaya kalkışanlar düşer  bir yanlarını kırarlar.

             Cenab-ı Hak, insan kalbini kendi muhabbetinin tahtı yapmıştır. O tahta muhabbetullah’tan başka hiçbir şeyin oturmasını istemez. Ama, aculiyet, hırs, aşk-ı mecazî ve siyaset müfteristir; yırtıcı ve delicidir. Bunlar kalbi delip o tahta oturunca ‘Allah darılır, aksiyle tokat vurur’  Onun için  ‘Acele şeytandadır. Teennî yani düşüne taşına, sora soruşta, meşveretle, istişare Rahman’dandır’ buyurulur. Hırs da öyle müfteristir. Onun için ‘Haris kimse heybet ve hüsrana maruz kalır’  buyurulmuştur. Aşk-ı mecazi de gözde kalbe girince, Muhabbetullah’a tahtına oturmanın bir cezası vardır. Ömür boyu çekilir. Onun için Üstad’ın İHLAS’TA birinci talebesi Albay Hulusi Ağabeyimiz,  “Gençler evlenirken gözünüzle değil, kulağınızla karar verin. Yani hoşumuza gitti, boyu endamı gözünüzde kalbinize aktı diye değil,  sizi seven sizden  olan anne-baba, abla ve ağabeyleriniz araştırsın bu kız oğlumuzun  veya oğlan kızımızın işlerine destek mi yoksa köstek mi olur baksınlar, siz de uygun bulursanız daha hayırlı, daha isabetli olur…” diyor.  Siyaset de insanın kalbini delip muhabbetullah tahtına oturursa, artık gözler hep bu nazarla bakarlar. Siyasî anlayıştan şeytan ve münafık gelse, överler;  öbür siyasi anlayışlardan melek gelse  söverler. “Euzü billahi mine’ş-şeytanı ve’s-siyaseti.

             Acelecilikten kurtulmak için Üstad Hazretleri  “Sabırlı olun, sabır tavsiye edip sabırla yarışın ve ribat yapın’  (3/200)  âyetinin siperine girmemizi istiyor. Bu tavsiyedeki  “Ribat yapma konusunda tefsirler, düşmana karşı hazırlıklı olma, uyun-u sâhire olarak gelecek tehlikeleri gözetleyerek çareler ortaya koymayı esas alırlar.  Doğrudur. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir de Hizmette irtibatta ifrat derecede olmayı tavsiye eder. Evet her şeyin ifratı ve tefriti kötüdür ama Hizmetin dertlerine derman olmak için irtibatın müfritane olmak iyidir. Çünkü nerede ne ihtiyaç var bilirsek hemen elimizden geleni yapmaya çalışırız. 
    22 Eki 2024 00:24