''Büyük Petro’nun Arabı'' ve Erzurum Puşkin Müzesi

  • Arif Asalıoğlu
  • Arif Asalıoğlu
    11 Kas 2019 11:34
    İçinde olduğumuz 2019 yılı, Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı olarak devam ediyor. İki ülke kültürel etkinlikler kapsamında çok sayıda kültür, sanat ve devlet adamlarını bir araya getirdi. Ekim ayı sonunda Ankara’da, Rusya'nın saygın ve başarılı diplomatı, başbakanlık  ve istihbarat şefliği yapmış Yevgeni Primakov’un adına konferans düzenlendi. Aynı gün Primakov’un ‘Rusların Gözüyle Ortadoğu’ kitabının tanıtımı gerçekleştirildi. 

    Kitap tanıtım programının organizesini üstlenmiş olan Rusya Dışişleri Bakanlığı çalışanı diplomat dostumuzla, Ankara dönüşünden bir kaç gün sonra buluştuk ve son zamanların sıcak gündemleri hakkında konuştuk. Anlatımları içinde geçen ‘’Bağdadi’nin yakalanması ve IŞİD hakkında Türkiye’nin tutumu; Türkiye içinden ve yabancı ülkelerden İŞİD’e katılanların Türk polisi ve jandarması tarafından sınır geçişlerinde kolaylıkların sağlanması; Türkiye iç politik hedefler maksatlı Kürt Grupların ve Kürt halkının tahrik edilme çalışmalarına özel operasyonlarla MİT’in ve diğer kolluk kuvvetlerinin destek olmaları’’ gibi şimdilik açıklanamayacak kısımlar gerçekten önemli hususlardı. Fakat sohbetimiz esnasında Erzurum’da Puşkin müzesi hazırlıkları  ve Puşkin’in müslüman büyük dedesinin Moskova’ya uzanan tarihçesinden de bahsetti. Bana ilginç geldiği için bu yazının konusu oldu. 

    Kendi doğduğu topraklardan başka ülkelere, zalim idareciler yada fakirlik gibi sebeplerle göç etmek zorunda kalmış insanların, yıllar ve belki nesiller sonra o ülkelere ve hatta bütün insanlığa kazandırdıkları değerlere gösterilebilecek misaller o kadar çoktur ki... Hakkındaki anlatım ve tablolardan esmer tenli ve kıvırcık saçlı olarak bildiğimiz, modern Rus edebiyatının kurucusu kabul edilen, dünyaca meşhur Puşkin’in dedesinin böyle bir geçmişi var. 

    Rusça çağdaş ve ulusal şekle ulaştı 

    Aleksandr Puşkin, 1799 yılında Moskova'da doğdu. Babası Sergey, soylu bir ailedendir. Annesi Nadejda  Çad’lı (Etopya’lı olduğu da söylenir) Abraham Hannibal’in neslindendir. Büyük Dedesi Abraham, Rus Çarı I. Petro’nun vaftiz oğlu ve çarlık ordusunda seçkin bir subaydı. Annesi ve babası eğitimli insanlardı. Puşkin, soylu bir aile ortamında büyüdü.  İlk bilgilerini Fransız mürebbiyelerden edindi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca ve Rusça öğrenmişti. 11 yaşına geldiğinde özgürlükçü ve hicivci yazarlarını beğendiği Fransız edebiyatından etkilenerek Fransızca şiirler ve güldürüler yazmaya başlamıştı.

    Puşkin öncesi Rus yazarlarının ana yönelişleri, romantizm ve klasisizm olmuştu. Daha çok Batı edebiyatının etkisi altında doğmuşlar, Rus kültürü temeline yeterince oturmamışlardı. Puşkin, Batı kültürü ve özgürlükçü düşüncesiyle Rus halk duyarlılığını kaynaştırdığı eserlerinde, Rusçayı gerek sözcük dağarcığı ve gerekse tümce yapısı ve anlatım özellikleri bakımından arındırmış, zenginleştirmiş, bu dile çağdaş ve ulusal bir  yapı kazandırmıştır. Şiirlerinin yanında Rus ve Dünya edebiyatına katkısı tartışılmayacak, ”Byelkin’in Öyküleri”, ”Dubrovski”, ”Yüzbaşının Kızı” v.b. öykü ve romanlarıyla hafızalarda yer etmiştir.
     
    ”Büyük Petro’nun Arabı”

    Puşkin'in ilk roman denemesi olan yarım kalmış uzun hikaye ”Büyük Petro’nun Arabı”, şiirleriyle nam salmış bir yazarın düz yazıda da gayet başarılı olabileceğini göstermesi açısından çok önemli bir yere sahip. Adından da anlaşılacağı gibi Büyük Petro'nun, aslen Arap olan vaftiz edilmiş oğlu İbrahim'in yaşadığı bir aşk sonrası evliliği konu ediniyor. 

    Puşkin’in büyük dedesi Arap İbrahim, Çad Gölü’nün yanında doğmuştur.  Daha küçük bir çocukken esir düşerek köle tacirleri vasıtasıyla İstanbul’a kadar getirilir. İstanbul Kapalı Çarşı’da zamanın Rus sefiri tarafından satın alınan İbrahim bir müddet sonra Moskova’ya gönderilir. Çalışkanlığı ve belki esmer sevimli haliyle Çar 1. Petro’nun beğenisini kazanır. Vaftiz edilerek Çarlık ailesinin içinde büyür. İlerleyen yaşlarında önemli görevlere getirilen İbrahim Hannibal’ın kıvırcık saçlı torunu dünyanın en çok bilinen şair ve yazarlarından olur. 

    Puşkin’in Erzurum Yolculuğu

    Puşkin, 1829 yılındaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rus ordusuyla birlikte Erzurum'a kadar gider. 1836'da yayımlanan ''Erzurum Yolculuğu'' kitabı bu yolculuğun izlenimlerini yansıtır ve yazarın gezi türündeki başarılı bir eseridir. Batılı oryantalistlerden farklı olarak, abartısız, Doğu'yu kendi kimliği ve özellikleriyle anlatmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun o zamanın şartlarında doğu bölgesiyle İstanbul arasındaki karşıtlık ve çelişkileri dahice sezerek eserinde konu olarak işlemiştir. 

    Puşkin Moskova’dan başlayıp Erzurum’a kadar devam eden yolculuğunu, kitabının özeti gibi olan şu başlıklarla anlatıyor: Bozkırlar. Bir Kalmuk çadırı. Kafkas suları. Askeri Gürcü yolu. Vladikafkas. Osetinlerin ölü gömme törenleri. Terek. Daryal geçiti. Gürcistan'a ilk bakış. Hüsrev Mirza. Tiflis. Halk hamamları. Ermenistan'ın görünüşü. Çifte geçitler. Gergerler. Maden suyu kaynağı. Gümrü'de geceleme. Ararat. Sınır. Kars'tan ayrılış. Kont Paskeviç'in ordugâhı. Hakkı Paşa'yla savaş. Bir Tatar beyinin ölümü. Çoban köprüsü. Hasankale. Ilıca. Erzurum üstüne yürüyüş. Görüşmeler. Erzurum'un alınması. 

    Erzurum’da Puşkin Müzesi  

    Avrasya coğrafyasında gücünü birçok alanda muhafaza etmeye çalışan ve tekrar bölgesel bir aktör olarak ortaya çıkan Rusya’nın dış politikasını geliştirmede yumuşak güç ve kamu diplomasisini  son yıllar daha fazla kullanmaya başladığını görmekteyiz. 
    Kültür, eğitim, halk sanatı, turizm, etnoişletme ve genç girişimcilik vb alanlarda halklar arası etkileşime yardımcı olacak platformların sayısı artırıldı. 2015 Kasım ayında Rusya uçağının düşürülmesi sonrası Moskova ile ilişkilerin düzelmesi için her fırsatı değerlendiren Türkiye, bu tip etkinliklerde insiyatif alarak destekledi.  

    Bu sebeple yada bu niyetle olsa gerek Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Atatürk Üniversitesi Rus Dili ve edebiyatı Bölümünün çabalarıyla Erzurum'da, Aleksandır Puşkin'in kaldığı ve ‘Erzurum Yolculuğu' adlı eserini yazdığı evde bir Puşkin Müzesi açılacak. 

    Yerli halk açılacak Puşkin müzesine ne kadar ilgi gösterir bilmiyorum ama son yıllar Erzurum kayak merkezine ve ‘Erzuruma Yolculuk’ kitabında bahsedilen kükürtlü kaplıcalara gitmeye başlayan Rus turistlerin çoğunluk itibariyle uğrayacaklarını tahmin ediyorum. Yıllık ağırlanan turist sayısının 45 milyona ulaştığı Türkiye’ye en fazla ilgi, 6 milyonluk rakamla ilk sırada  Rusya’dan gelenler oluşturuyor.   

    Hatırlanacağı üzere, Rusya tarafından benzer bir müze Mayıs 2018’de Antalya’da açıldı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dönemindeki Rus yaşamını anlatan "Sosyalist Yaşam Müzesi", totaliter dönemdeki sosyal yaşamı anlatan kitap, poster, kıyafet, broşür, afiş, günlük hayatta kullanılan çeşitli malzemeleri görme açısından güzel bir örnek.

    11 Kas 2019 11:34