Arif Asalıoğlu
26 Ağu 2024 14:34
Geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki günlük resmi ziyaret kapsamında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi. Sonrasında ise Rus lider, Kafkasların Rusya’ya ait diğer bölgelerine de giderek değişik etkinliklere katıldı. Kafkasya; Avrupa kıtası, Orta Doğu ve Karadeniz'i, Hazar Denizi'ne bağlayan jeostratejik konumu nedeniyle Rusya için önemli.
Ayrıca büyük miktarda petrol ve doğalgaz rezervleri barındıran Hazar Havzası da, enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara ulaşımı açısından, dünyanın gözde yerlerinden birisi haline geldi. Bu nedenle bu yüksek enerjiyi taşıma koridorunda bulunan Kafkasya, Batı ve Rusya arasında bir jeopolitik rekabet alanına dönüşmüş durumda. Ukrayna savaşı sonrası Batı yaptırımlarına maruz kalan Rusya, Putin’in Bakü ziyaretiyle ana gündem olarak petrol ve gaz hatlarının daha verimli kapasiteye dönüştürülmesini masaya yatırdı.
Putin, mevkidaşı Aliyev ile Bakü’de gerçekleştirdiği görüşme sonrasında, iki ülkenin petrol ürünlerini taşımak amacıyla ortak tankerler inşa etmeye başlayacaklarını duyurdu. Rusya Birleşik Gemi İnşa Şirketi ve Bakü Tersanesi işbirliğiyle üretilecek modern nehir-deniz tankerlerinin, Azak-Karadeniz ve Hazar rotalarında enerji kaynaklarının dünya pazarlarına arzını artıracağını vurguladı.
Bilindiği üzere her ne kadar Rusya’ya yaptırımlar olsa bile, Türkiye ve AB ülkeleri, Azerbaycan gazının Rus boru hatları üzerinden Avrupa'ya taşınmasına olumlu yaklaşıyor. Hatta Azerbaycan bu hatlar üzerinden kendi üretim kapasitesinin üzerinde gaz naklediyor. Bu nedenle Moskova bu kanalı daha verimli kullanmak istiyor. Bu da bölgedeki enerji dengelerinin yeniden şekilleneceğini ve Rusya'nın yeni stratejiler üretebileceğini gösteriyor.
Rusya’nın radikal gruplara ve ABD’ye Kafkaslar üzerinden yaklaşımı
Moskova, küresel güç yaklaşımı kapsamında çok kutuplu dünya düzeninin inşasına gayret etmekte ve ABD hegemonyası ve tek kutupluluğu ile buna paralel olarak NATO'nun, kendi sınırlarına kadar genişlemesine tepki göstermekte. Ayrıca aynı konuda ortak yaklaşımlar sergileyen Çin ve Hindistan ile BRICS çatısı altında daha kurumsal ABD karşıtlığını seslendirmekte. Yine bu doğrultuda Kafkasya, Moskova için önemli bir bölge olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü, Orta Doğu ve son gerilimlerin yaşandığı Irak ve Suriye'ye coğrafi olarak yakın bulunuyor.
Putin-Aliyev görüşmesinin önemli sonuçlarından bir tanesi de bu konuda karşımıza çıkıyor. Yani Azerbaycan’ın BRICS’e resmi üyelik başvurusunda bulunmuş olması. Bu gelişme, BRICS’in resmi sosyal medya hesabından duyuruldu ve bölgesel işbirliği açısından önemli bir adım olarak değerlendirmek mümkün.
Başka önemli bir konu ise Rusya sınırları içerisinde bulunan Kuzey Kafkasya’nın güvenliği ve tam kontrolü, Moskova açısından, Güney Kafkasya'nın kontrol edilmesini sağlıyor. Benzer şekilde Güney Kafkasya üzerinde kontrol sağlanabilmesi ve güvenliğin istikrarlı olması Kuzey Kafkasya'nın güvenli olmasını ve bütüncül kontrolünü gerektiriyor. Özellikle İŞİD ve Vahhabilik gibi radikal grupların Rusya’ya geçişleri uzun dönemler Kafkasya üzerinden gerçekleşti. Yine bölge ülkelerinden olan Azerbaycan ve Gürcistan'ın güvenlikleri de doğrudan Rusya içinde olan Kuzey Kafkasya ile bağlantılı. Başka bir açıdan Kafkasya, Rusya için iç ve dış güvenliği arasındaki ayrımın en belirsiz olduğu bölgelerden biri. Bu nedenle Kafkasya, Rusya’nın iç, dış ve güvenlik politikasını doğrudan etkileyen bir bölge konumunda.
Rusya-Azerbaycan İlişkilerinde Yeni Anlaşmalar
Putin, Bakü ziyaretini kalabalık bir heyetle gerçekleştirdi. Aliyev ise misafirlerini özel konutunda ağırladı. Liderler enerji, sanayi, ulaşım, lojistik gibi birçok alanda işbirliğini ele aldılar. Putin, Azerbaycan’da Rus dilinin gelişimine verilen öneme dikkat çekerek, ülkede 300 okulun Rusça eğitim verdiğini ve Rusya’nın önde gelen üniversitelerinin Azerbaycan’da şubeler açtığını hatırlattı. Ayrıca, binlerce Azerbaycanlı öğrencinin Rusya’da eğitim gördüğünü ve bu işbirliğini daha da genişletmeye hazır olduklarını belirtti. İki lider arasında altı yeni belge imzalandı. Bu belgeler arasında gıda güvenliği, tarım karantina şartları, sağlık hizmetleri, tıp eğitimi ve bilim alanlarında işbirliği anlaşmaları yer alıyor.
Görüşmenin önemli bir konusu da Karabağ meselesiydi. Putin, Azerbaycan’ın Karabağ sorununa tam çözüm getirmeyi hedeflediğini bildiklerini, bu nedenle sınırların netleştirilmesi ve bir barış anlaşmasının imzalanması konusunda Rusya’nın destek vermeye hazır olduğunu ifade etti. Ayrıca Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini istediklerini ve daha önce üzerinde mutabık kalınan üçlü anlaşma temelinde bir barış anlaşmasının imzalanmasını teşvik edeceğini belirtti.
Rus lider Bakü ziyareti dönüşünde bu konuyu Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile de telefonda değerlendirdi. Rusya’nın Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının geliştirilmesine yardımcı olmaya hazır olduğunu ve Azerbaycan’a yaptığı ziyaretle ilgili izlenimlerini Paşinyan’a aktardı.
Sonuç olarak Batının ağır yaptırımları neticesinde Rusya’nın Avrupa’ya gaz sevkiyatı üzerindeki etkisinin azalması ve Azeri gazının AB'ye sevkiyatının artması, bu güzergahta Türkiye'nin artan önemi, bir bütün olarak enerji dengelerini yeniden şekillendirmeye zorluyor. Bu bağlamda Putin'in Aliyev ile Kuzey Güney ticari koridorunun inşaasını konuşması ve Azeri gazının Türkiye'ye alternatif olarak Rus boru hatları üzerinden Doğu Avrupa'ya aktarılması da gündeme gelen başlıklardan.
Benzer bir uygulama Kazakistan ile Rusya arasında petrol taşımacılığında hayata geçirildi. Kazak petrolü Rus boru hattı üzerinden farklı ülkelere tedarik ediliyor. Türkiye'de kurulması planlanan doğalgaz merkezine Rus gazının yanı sıra Azeri ve Türkmen gazlarının da dahil edilmesi bekleniyor. Bu açıdan Ankara ve Bakü’nün, Rusya’nın geniş imkanlarını değerlendirme refleksleri örtüşüyor. Bölgemizdeki enerji politikaları ülkelerin ve bölge insanının jeopolitik kaderini belirlemeye devam edecek anlaşılan.
26 Ağu 2024 14:34