Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moğolistan’a yaptığı resmi ziyaretin ardından Rusya’nın en doğusunda bulunan Vladivostok’a gitti. Her sene yapılan Doğu Ekonomi Formuna (EEF) katıldı ve önemli açıklamalarda bulundu. Japon denizine açılan Vladivostok, Moskova’dan 9 bin km mesafede bulunuyor ve uçakla ulaşmak 8 saat zaman alıyor. Kıyaslanması açısından, Moskova’dan New York’a batı hattını kullanarak giden bir uçak neredeyse aynı sürede (sadece bir saat fazla, 9 saatte) uçuyor.
Son 10 yıllık dönemde Moskova bu bölgeyi stratejik bir konum olarak geliştirme amacı güdüyor ve farklı yatırımlar yapıyor. Rusya buradan Asya-Pasifik pazarlarına doğrudan erişim sağlamaya çalışıyor. Çin’in tutumu ve yeni gelişmeler sayesinde bu bölgelerin küresel ekonomik koridorlarda hayati bir rol oynamaya başladığı gözüküyor. Bu nedenle aslında sessiz sedasız Uzak Doğu’nun yeni küresel ekonomik gerçeklikte Rusya’nın amiral gemisi haline geldiğini söyleyebiliriz. Bundan dolayı Putin bölgenin gelişmesini destekleme adına enerji ve altyapı yatırımlarının artırılacağını, özellikle Kuzey Deniz Yolu’nun genişletilmesini, Rus limanlarının kapasitelerinin artırılmasını ve yeraltı kaynaklarının çıkarılmasına öncelik verileceğini açıkladı.
Forum sırasında Rus lider, Malezya Başbakanı Enver İbrahim, Çin Başkan Yardımcısı Han Zheng ve Sırbistan Başbakan Yardımcısı Alexander Vulin ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Doğu Ekonomik Forumu’na, 76 ülkeden 6 bin misafir katıldı. EEF bir bütün olarak, Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Bu nedenle Putin, Rusya’nın küresel ekonomik sahnede yeni gerçeklere uyum sağlamak için işbirliğini ve ekonomik projelerini genişletmeye devam edeceğini belirterek, Rusya’nın uzun vadeli kalkınma hedeflerini vurguladı.
Putin’in Vladivostok’ta, Doğu Ekonomik Forumunda yaptığı konuşma her zamanki gibi yine uzundu. Bu tip uluslararası etkinlikleri dünyaya mesaj vermek için ve bilinenden farklı Rusya algısı oluşturmak adına kullandığı bir gerçek. Hindistan ve Çin’le ilişkiler; Çin’in Rusya’nın Uzakdoğu’suna yatırımları; Uzakdoğu’nun ekonomik durumu ve Rusya’nın bu bölgesini kalkındırma planları; Ukrayna savaşına yaklaşım ve Batının yardımları; Nükleer güç vurgusu; Batı yaptırımlarının hedefini bulamaması; enerji ihracı; Kuzey Deniz Yolu; ABD hegemonyası ve dolar karşıtlığı gibi başlıklar Putin konuşmasının genel çerçevesini oluşturdu.
Uzakdoğu’nun kalkınması Kremlin’in stratejik önceliklerinden
Putin konuşmasında irili ufaklı pek çok bölgesel ve ulusal projeden söz etti, bu projelere yerli ve yabancı “yatırımcıları” çekmek gerektiğini vurguladı, yatırım cazibesi ve istikrara vurgu yaptı. istatistiki bilgiler verdi. Açık ve net şekilde Uzakdoğu’nun kalkınması Kremlin’in stratejik önceliklerinden biri olduğunu söyledi. Putin konuşmasında offshore ve yabancı yargı alanlarından toplam 5,5 trilyon rublenin üzerinde (60 milyar dolardan fazla) varlığın bu bölgeye döndüğünü vurguladı. Her ne kadar rakamlar tartışmalı olsa bile bu devasa meblağın gelmesi bir başarı olarak değerlendirilmeli. Ayrıca Putin’in saydığı ve saymadığı projelere bakıldığında bunların ağırlıklı olarak devlet tarafından planlanmış olduğu anlaşılıyor. Özel sektör projeleri ise kontrollü teşvikler alıyor.
Putin’in konuşmasının BRICS ve dedolarizasyonla ilgili bölümünde bu süreci Rusya’nın istemediğini, ama dolarla ödeme imkanlarının ellerinden alındığını söyledi. Bununla birlikte kaçınılmaz gerçeğin arzularla ilgisi olmayan nesnel tarihi bir süreç olduğunu da vurguladı. Putin’e göre bugünkü sürece nesnelliğini kazandıran şey, “küresel güney” ülkelerinin dünya GSYH’sının yarıdan fazlasını üretmesi, BRICS ülkelerinin de küresel GSYH’nın üçte birini oluşturması. “Mesela biz BRICS ortaklarımızla şimdiden yaklaşık yüzde 65 oranında milli paralar kullanıyoruz.” dedi. Ayrıca, Rusya’nın küresel ekonomik sistemde dolara bağımlı olmadığını ve BRICS ülkelerinin küresel ekonomide artan önemine dikkat çekti.
Rus lider, Rusya’nın dünyadaki konumunu güçlendirmek için uluslararası işbirliklerini sürdürmeye de kararlı olduklarını belirtti. Özellikle Uzak Doğu bölgesinin kalkınmasına dikkat çekerek, bu bölgenin Rusya’nın 21. yüzyıldaki en önemli önceliklerinden biri olduğunu vurguladı. Enerji sektörüne yönelik olarak ise nükleer enerji santrallerinin kurulmasını değerlendirdiklerini belirtti. Putin, bölgenin enerji ihtiyaçlarının karşılanması için hidroelektrik santralleri gibi projelerin hayata geçirilmesi gerektiğine de dikkat çekti. Batı yaptırımları sonrası Rusya’nın ticaret ve iş ilişkilerini Doğu ve Küresel Güney’e yönlendirdiğini vurgulayan Putin, bu stratejinin Rusya’nın küresel konumunu güçlendirdiğini ve bu yeni pazarların önemli fırsatlar sunduğunu belirtti.
Donbass’taki Rus saldırıları hızlandı ve büyük toprak kazanımları oldu
Putin, Çin ile ortaklaşa Habarovsk Bölgesi’ndeki büyük Ussuriysky Adası’nın 2025 yılında geliştirilmesi planlarını açıkladı. Bu projenin, Habarovsk ve çevresindeki ekonomik kalkınmaya önemli katkı sağlayacağını söyledi. Adanın lojistik, bilim ve turizm merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca kara ve deniz ordu birlikleri güçlendiriliyor. Bu açıdan Putin, Vladivostok’ta Primorsky filosunun üssünü ziyaret ederek 155. Deniz Tugayı askeri personeli ile görüştü. Ayrıca Vladivostok yakınlarında yapım aşamasında olan tersanede incelemelerde bulundu.
Putin, Ukrayna’nın Kursk ve Zaporozhye nükleer santrallerine yönelik saldırılarını “çok tehlikeli terör saldırıları” olarak nitelendirerek, bu tür eylemlerin olası sonuçlarına dikkat çekti. Kiev yönetiminin nükleer tesislere yönelik saldırılara misilleme olarak Rusya'nın aynıyla yanıt verdiğinde durumun Avrupa için felaket olacağını vurguladı ve “Avrupa’nın tamamıyla aynı tepkiyi verirsek ne olacağını ancak hayal edebiliriz” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin, Rusya’nın doğu cephesindeki saldırılarını durdurmak için başarısız çabalar sarf ettiğini söyledi. Rus lider, özellikle Donbass’taki Rus saldırılarının hızlandığını ve büyük toprak kazanımlarının elde edildiğini vurguladı.
Putin, Türkiye’nin arabuluculuğu ile Ukrayna ile Rusya arasında barış müzakereleri yapılabileceğini hatırlattı. Ancak Batı’nın müdahalesiyle bu sürecin kesintiye uğradığını belirten Putin, Batılı güçlerin Ukrayna’yı son Ukraynalıya kadar savaşmaya yönlendirdiğini savundu. Putin, Ukrayna'yla İstanbul'da 2022'de varılan ancak hayata geçirilmeyen barış anlaşması temelinde görüşmeye hazır olduklarını duyurdu.
Asya-Pasifik bölgesindeki stratejik ortaklığı güçlendirme çabası
Vladivostok Ekonomi Formuna Putin, Moğolistan ziyareti sonrasında geldi. Bu, Rusya’nın Asya-Pasifik bölgesindeki stratejik ortaklıklarını güçlendirme çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda Rusya’nın Asya’daki stratejik etkisini pekiştirme ve uluslararası arenada karşı karşıya olduğu zorluklara karşı bir duruş sergileme amacını da taşıyor. Kremlin’in açıklamalarına göre, Putin ve Khurelsukh, ikili ilişkilerin yanı sıra güncel uluslararası ve bölgesel konuları ele aldı.
Putin’in ziyaretinin bir diğer önemli boyutu ise, Rusya ve Moğolistan arasındaki ekonomik işbirliğini güçlendirme çabaları. Putin, Moğol gazetesi Onoodor’a verdiği röportajda, Rusya’nın Moğolistan ile olan ilişkilerini “yakın komşu ve uzun süreli dostluk” olarak nitelendirdi. İki ülke arasında devam eden projeler arasında, Rusya’dan Çin’e uzanan bir trans-Moğol gaz boru hattının inşası, Ulanbator demiryolunun modernizasyonu ve Cengiz Han Uluslararası Havalimanı’na Rosneft tarafından yakıt sağlanması gibi projeler yer alıyor. Rusya ve Moğolistan, özellikle enerji alanında işbirliğini derinleştirme konusunda önemli adımlar atıyor. Soyuz Vostok doğalgaz boru hattı projesi, bu işbirliğinin somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Moğolistan’ın, bu projeden elde edeceği ekonomik faydaların yanı sıra, Rusya ile olan stratejik ortaklığını daha da pekiştireceği düşünülüyor.
Rusya Doğal Kaynaklar ve Çevre Bakanı Alexander Kozlov, Rusya, Çin ve Moğolistan’ın yıl sonuna kadar 30’dan fazla ortak stratejik proje hazırlamayı planladığını açıkladı. Kozlov, bu projelerin karşılıklı yarar sağlayan kalkınma amaçladığını ve üç ülkenin işbirliğinin daha da derinleşerek “üçlü ittifak” oluşturma yolunda ilerlediğini belirtti. Bu stratejik projeler, üç ülke arasındaki ekonomik ve teknolojik işbirliğini genişletme hedefi taşıyor ve bölgesel kalkınmayı daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyor.