ABD’de Donald Trump’ın tekrar başkan seçilmesiyle önümüzdeki altı ayda, Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmalarda kritik bir döneme girildi. Üç yıllık yoğun savaştan artık bıkmış olan her iki tarafın müzakere pozisyonlarını netleştireceğini ve Trump’ın gelişinin sonucu olarak Kiev’e askeri desteğin azalma ihtimalinin bunu güçlendireceğini söyleyebiliriz. Biden ve ekibi, ABD’nin ideolojik liderliğini devam ettirmeye çalışırken Ukrayna krizini bu amaç çerçevesinde ele almıştı. Ancak Trump ise iş dünyası geçmişine dayanarak, silahlı çatışma yerine diplomatik ve ekonomik endeksli tutumu ile öne çıkıyor.
Trump, seçim kampanyası boyunca Ukrayna’daki çatışmayı hızla çözme vaadinde bulundu; hatta bunu, bir politik söylem olarak 24 saat içinde başarabileceğini bile iddia etti. Seçim sonrası geçen iki haftalık bu süre içerisinde, Ukrayna savaşı konusunda Trump ve ekibi sürekli demeçler veriyorlar. Trump’ın barış planlarından biri, cephe hattının dondurulmasını ve Ukrayna’nın en az 20 yıl NATO üyeliğinden vazgeçmesini öngörüyor. Bu çerçevede, Ukrayna barış müzakerelerine başlarsa daha fazla silah yardımı alabilecek. Bu yaklaşım, Trump’ın danışmanları emekli Korgeneral Keith Kellogg ve Fred Fleitz tarafından destekleniyor.
Keith Kellogg, Rusya ile ilişkilerde yaptırımlar yerine doğrudan iletişim kurulması gerektiğini savunuyor. The Wall Street Journal’a verdiği röportajda, sorunların çözümünde yaptırımların ya da kaba kuvvetin ilk tercih olmaması gerektiğini belirtti ve “Bu, kişisel ilişkilerle başlıyor” ifadesini kullandı. Trump’ın liderlik tarzının kilit liderlerle doğrudan temas kurmak olduğunu ve Rusya ile ilişkilerde bu yöntemin daha verimli olabileceğini vurguladı.
Kellogg ayrıca, Ukrayna’daki çatışmaları dondurmayı ve Kiev’e ilave silah desteği sağlamayı da içeren bir barış planına işaret etti. Bu planın, ABD-Rusya ilişkilerinde gerilimi azaltma ve doğrudan diplomasiye yönelme çabalarının bir parçası olarak değerlendirildiği belirtiliyor. Buna ilaveten Trump’ın oğlu Donald Trump JR ise Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky’nin, ABD yardımını yakında kaybedebileceğine dair bir paylaşımda bulundu.
Kiev ve Avrupa başkentleri endişeli
Elbetteki bu ve benzer açıklamalara Kiev yönetimi endişeli yaklaşıyor. Kiev, hızlı bir çözüm fikrini riskli görüyor. Zelensky, Trump’ın çözüm arzusuna inandığını belirtse de bu durumun “Ukrayna için bir kayıp” anlamına gelebileceğini vurguluyor ve zamana ihtiyaçları olduğunu dile getiriyor. Ukrayna’nın eski Dışişleri Bakanı Dmitry Kuleba, The Economist’e yayınladığı bir makalede Zelensky’nin “olumsuz şartlarda” bir barış anlaşmasını kabul etmesinin ülke içinde kitlesel huzursuzluk yaratabileceği ve Ukrayna’nın çöküşüne yol açabileceği uyarısında bulundu.
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin gerçekleşmemesi durumunda Avrupa’nın istikrarı için bir tehdit oluşturabileceği uyarısında bulundu. Süddeutsche Zeitung’un düzenlediği konferansta konuşan Pistorius, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasının reddedilmesi halinde ülkenin, Avrupa’da sürekli yeni çatışmaların merkezi olabileceğini belirtti. Bakan, ABD’deki yeni yönetimin de bu senaryoyu dikkate alması gerektiğini vurguladı. Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Kiev ve Avrupa’nın çıkarlarını göz ardı eden bir anlaşmaya varabileceğine dair endişesini dile getiren Bakan, bu olasılığın bir “risk” oluşturduğunu söyledi.
Benzer bir tepki ise Londra’dan geldi. Eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Donald Trump’ın başkan olarak Ukrayna’ya yapılan mali yardımı kesmesi halinde İngiltere’nin Ukrayna’ya asker konuşlandırmak zorunda kalabileceğini belirtti. GB News’e verdiği röportajda Johnson, Ukrayna’nın Avrupa güvenliği için kritik bir baraj oluşturduğunu vurgulayarak, bu ülkenin Rusya’ya karşı direncinin Avrupa’da daha büyük bir tehdidi önlediğini ifade etti. Johnson, Ukrayna’ya fon sağlamaya devam etmenin “akıllı bir yatırım” olduğunu ve bu stratejiden vazgeçmenin İngiltere için uzun vadede daha büyük maliyetlere yol açabileceğini söyledi.
Cephelerdeki gelişmeler Rusya’nın lehine
Amerikan seçimlerine yaklaşıldığı dönemde ve son altı ay içinde cephelerde gelişmeler daha çok Rusya’nın lehine değişti. Rusya’nın Ekim ayında gerçekleştirdiği toprak kazanımları, 2022 yazından bu yana en büyük alan ele geçirme operasyonlarından biri olarak kaydedildi. Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada, bu askeri başarıların Batı güç grubunun ilerlemesine önemli katkıda bulunduğu ve askerlerin gösterdiği cesaretin takdir edildiği belirtildi. Bu gelişmeler, Rusya’nın bölgede stratejik üstünlük sağlamaya yönelik askeri harekatının sürdüğünü göstermekte.
Ukrayna’nın Kharkov bölgesinde yer alan stratejik öneme sahip Kolesnikovka yerleşim yeri Rus birlikleri tarafından kontrol altına alındı. Kolesnikovka, Kupyansk şehrinin 20 kilometre güneyinde, Oskol Nehri üzerinde bulunuyor ve Kharkov bölgesindeki lojistik merkezlerinden biri olarak biliniyor. Ayrıca Rusya Savunma Bakanlığı, Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Antonovka ve Maksimovka yerleşim yerlerini de kontrol altına aldığını duyurdu. Buralar hem askeri strateji hem de psikolojik etki açısından büyük önem taşıyor. Bu iki yerleşim yerinin ele geçirilmesi, Rusya’nın bölgedeki askeri varlığını genişletmesine ve Ukrayna ordusunun savunma hatlarını zayıflatmasına yol açabilir. Özellikle Maksimovka’nın ele geçirilmesi, Rusya’nın Donetsk’in derinliklerine doğru ilerleyişini mümkün kılabilir.
Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmalar, son günlerde Kursk ve Kurakhovo cephelerinde yoğunlaştı. Rus Hava Kuvvetlerinin ağır bombardımanlarını artırdığı gelen haberler arasında. Kara birliklerinin bu ağır bombardımanların ardından yeni bir taarruza geçeceği iddia ediliyor. Rusya, Ukrayna’nın Dnepropetrovsk, Krivoy Rog ve Nikolaev bölgelerinde askeri hedeflere saldırılar düzenlerken, Ukrayna da Rusya’nın Voronezh bölgesine insansız hava araçlarıyla saldırma girişiminde bulundu. Kursk cephesinde Rus birlikleri, Korenevsky ve Sudzhansky bölgelerinde ilerleyişini sürdürüyor ve bölgedeki Ukrayna savunma hatlarını kırmaya çalışıyor.
Sonuç olarak Rusya-Ukrayna savaşı kritik bir döneme girdi. Cephelerdeki gelişmeler Rusya’nın lehine. Rusya Savunma Bakanlığı ordunun hem kara hem de hava gücünü yeni teknolojilerle beslemeye devam ediyor. Devlet teknoloji üretim şirketi ROSTEC’in alt kuruluşu United Aircraft Corporation (UAC) tarafından üretilen beşinci nesil Su-57 ve dördüncü nesil Su-35S savaş uçaklarının yeni bir partisi ordu birliklerine teslim edildi. Su-57’nin özellikle düşük görünürlük ve gelişmiş savunma sistemlerle donatıldığı, tüm beşinci nesil özelliklerini barındırdığını, bu sayede savaşta yüksek performans oranına sahip olduğu biliniyor. Yıl sonuna kadar bu uçakların yeni bir partisinin daha teslim edilmesi bekleniyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Tümgenerali Dmitry Marchenko, Donbass cephesindeki mevcut durumu, mühimmat sıkıntısı ve kontrol dengesizliği nedeniyle “cephe hattının çökmesi” olarak nitelendirdi. Ukrayna Bölgesel yönetimi, Rus ordusunun batıya doğru stratejik ilerleyişi karşısında Harkov Bölgesinde kritik öneme sahip Borovaya dahil olmak üzere bölgedeki 10 yerleşim yerinden tüm yetişkin nüfusun zorla tahliye edileceğini duyurdu.