Rusya, Dağlık Karabağ'dan barış gücü askerlerini geri çekmeye başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in yardımcısı Hikmet Hacıyev, Moskova ve Bakü'nün Rus barış güçlerini Dağlık Karabağ'dan planlanandan önce çekmeye karar verdiğini söyledi. Rus barış güçleri, 10 Kasım 2020'de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan üçlü anlaşma uyarınca Dağlık Karabağ'da bulunuyordu. Anlaşmaya göre barış güçleri 2025 yılına kadar bölgede görev yapacaktı.
Hafif silahlarla donatılmış bin 960 askeri personel, 90 zırhlı personel taşıyıcı ve 380 adet otomobil ve özel teçhizattan oluşan Rus askeri birliği, Dağlık Karabağ'daki sınır hattı ve bölgeyi Ermenistan'a bağlayan Laçin koridoru boyunca konuşlandırılmıştı. İlk birliklerin geri çekilmesi 16 Nisan'da başladı ve Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında yer alan Terter Nehri boyunca yer alan Kelbecer bölgesindeki görevlerini 17 Nisan itibarıyla bitirdiler.
Bölgedeki dengeler kökten değişti
Öncelikle şunu vurgulamak gerekiyor ki Azerbaycan’ın istikrarlı ve sabırlı bir mücadele sonucunda, kendi sınırları içerisindeki Karabağ sorununu çözmesi, bölgedeki dengeleri kökten değiştirdi. Bakü yönetimi Türkiye’nin de yardımıyla, Rusya’nın Suriye ve Ukrayna savaşı ile yoğun olduğu bir dönemde, tarihi bir düğümü kendi adına çözmüş oldu. Bir açıdan bakıldığında Dağlık Karabağ halkının tüm Güney Kafkasya’nın en Rusya yanlısı kesimi olduğunu ve bu nedenle o bölgenin kaybının Moskova için kesinlikle jeopolitik bir kayıp olduğunu bilmek gerekiyor.
İkinci olarak ise Bakü’nün yanında sadece Türkiye’nin değil, farklı etkileşim yönlerini kullanarak aynı zamanda Batı’nın da Rusya’nın etkisini ve gücünü kırma açısından bu gelişmeye katkıda bulunmuş olması. Karadeniz havzasında bir şekilde Rusya ile karşı karşıya olan Batı, büyük bir mücadelenin parçası olarak Ermenistan’ı yakın markajda tutarak Rus rekabetinin derecesini artırması. Erivan yönetimi her zamankinden daha fazla Batı ile yakınlaşma içine girdi. Ayrıca Ermeniler içinde büyük bir kesim Rusya’dan kopma süreci yaşadı tarihi güven sarsıldı.
Bu açıdan 5 Nisan’da Bürüksel’de Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile yapılan zirveyi hatırlatmak isterim. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında gerçekleştirilen toplantının ardından Avrupa Birliği’nin 4 yıl boyunca Ermenistan’a 270 milyon euro destek sağlayacağı belirtildi. 500 milyon euroyu Ermenistan için seferber ettiklerini belirten AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, “Bugün sunduğumuz bu destek paketi, mevcut ekonominin başarısına ve Avrupa Birliği'nin Ermenistan'a yönelik yatırım planına dayanıyor. Halihazırda yarım milyar avronun üzerinde yatırımı harekete geçirdi. Ve şimdi yeni yatırım perspektifiyle çok daha fazlasını yapabiliriz” dedi. Von der Leyen, altyapı projelerine, özellikle Karadeniz elektrik kablosu gibi iletişim yollarına yatırım yapacaklarını belirtti.
Üçüncüsü olarak ise çok sayıda uzmanın, bundan sonraki süreçte Rusya için telafisinin zor olacağını, kaybedilen jeopolitik birikimin geri alınamayacağına dair yaklaşım sergilemeleri. Rusya, Erivan'ın Dağlık Karabağ’ı Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanıması ve barış güçlerinin "basit gözlemciler haline gelmesi" sonrasında kendisini boşlukta buldu, ve yapabilecek çok fazla bir şeyi kalmadı. Ayrıca mevcut şartlarda Rusya Federasyonu'nun daha sıkı önlemlere karar verecek gücü de yoktu. Barış güçlerinin yapabildiği tek şey Dağlık Karabağ'daki Ermenilerin tahliyesine yardım etmekti.
Mesela Kasım 2020'den bu yana, 13. yüzyıldan kalma Dadivank manastırını koruyan, keşişlerin ve Ermeni hacıların güvenliğini sağlayanlar Rus birlikleri oldu. Bu birliklerin görevi yerel halkın güvenliğini ve o dönemde kaydedilen siyasi dengeyi sağlamaktı. Ayrıca birliklerin görevleri arasında kültürel miras da dahil olmak üzere ikonik alanların korunması ve ateşkesin sürdürülmesi yer alıyordu. Bunlara ilaveten askerlere özgü olmayan sosyal işlevleri de çözmek, teknik olarak bölgedeki Ermeni nüfusunun yaşamını desteklemek, hatta bazen Ermeni okullarının işletilmesini sağlama gibi fonksiyonları vardı. Çünkü bunların hiçbiri artık Erivan tarafından icra edilemiyordu.
Rus ordusu bunların dışında gerginliği ve bir sebeple kan dökülmesini önlemek, bölgenin mayınlardan temizlenmesine katılmak ve yerleşik nüfusun sorununa daha fazla barışçıl çözüm fırsatı sağlamak gibi görevleri yerine getirmeye çalıştı. Fakat dış koşullar nedeniyle, barışı koruma birliğinin potansiyeli tam olarak gerçekleştirilemedi ve üçlü anlaşmada amaçlandığı ve öngörüldüğü şekilde kesinlikle gerçekleşmedi. Karşılıklı siyasi dengeler nedeniyle ve Erivan tarafından bilinçli ve tek taraflı bozulan anlaşmalar gerilimi sürekli sıcak tuttu. Bütün bunların neticesinde Bakü yönetimi başarılı bir operasyonla bütün kontrolü ele alınca Rus birliklerinin fonksiyonu bitmiş oldu.
Kafkasya’daki Rusya varlığı ve Ukrayna savaşı
Fakat son olarak şunu da vurgulamak gerekiyor. Genel olarak Rusya'nın Güney Kafkasya'daki varlığının Ukrayna cephesindeki durumla doğrudan bağlantılı olduğu yönünde genel kabul gören bir gerçeklik var. Yani Ruslar son haftalardaki başarılarını artırmaya devam ederse, Ukrayna'da bazı hedeflere ulaştıktan sonra Rusya'nın tekrar Kafkaslar’a ağırlık vermesi mümkün. Sadece Dağlık Karabağ’dan dolayı değil. Gürcistan’da ki gelişmeleri de dahil ederek Güney Kafkasya üzerinde askeri varlığını kabul etmeye zorlamak için oldukça ciddi argümanları olacak.
Zaten başkent Erivan'ın 120 km. kuzeyinde Gümrü’de Rus askeri üssü bulunuyor. Erivan’da üsse bağlı bir garnizon da varlık gösteriyor. Türkiye'ye yaklaşık 20 km. mesafedeki Gümrü Üssü, 1995 yılında yapılan bir anlaşma ile kurulmuştu ve 25 yıl süreyle 2020 yılına dek varlığını koruması kararlaştırılmıştı. Ancak 2010 yılında Rusya ile Ermenistan arasında üssün süresini 2044'e kadar uzatan bir anlaşma imzalandı. Gümrü ve Erivan'da sınır koruma ile görevli toplam 3 bin 500 Rus askerinin yanı sıra savaş uçakları, füze savunma sistemleri ve tank taburu yer alıyor.
Ayrıca Güney Kafkasya'daki Rusya askeri varlığından bahsediyorsak Abhazya ve Güney Osetya'yı da unutmamalıyız. Bu aynı zamanda prensipte Rus askeri varlığı olarak da değerlendiriliyor. Üstelik Abhazya ve Güney Osetya'daki varlıkları birçok kişi tarafından tamamen kurumsal olarak Rus askeri üslerinin varlığı olarak algılanıyor. Yani Gümrü askeri üssünün Güney Kafkasya'daki tek askeri üssü olduğu söylemi tamamen doğru değil. Ukrayna'daki başarısı durumunda Rus askeri varlığının artması ve Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan'ın bir tür direnişini zorlaması büyük olasılıkla kaçınılmaz olacaktır. Yani sonuç olarak Rusya'nın Güney Kafkasya'dan tamamen çekilmesini konuşmak için henüz çok erken.