İman, Kuran Hizmeti Ve Siyaset

  • Cuma Karaman
  • Cuma Karaman
    10 Mar 2024 21:33
    İman ve Kuran hizmeti, hiçbir dünyevi çıkar, menfaat ve siyasete alet edilemez. Bu kutsal hizmet, eğer siyasetin aracı haline gelirse, kendisiyle olan bağını kaybeder. Ne yazık ki, uzun yıllardır din hizmetleri siyasetin etkisi altında kalmış ve onlara en büyük engel yine siyaset olmuştur.

    Özellikle son yıllarda, seçim dönemlerinde, hatta muhtarlık seçimlerinde dahi, bazı cemaat ve tarikatlar belirli bir partiye veya ittifaka destek olacaklarını açıklamaktadırlar. Ancak, bu destek bildirilerinin arkasında genellikle "İslam'ın mirasını asıl biz temsil ediyoruz" gibi ifadeler bulunmaktadır. İşte bu noktada, "Nurcu" olarak anılan grupların rehberi ve önderi olan üstadımızın sözleri önem kazanmaktadır.

    Doğrusu bu konuyu yazmamdaki en önemli sebep, Aziz Üstadımızın yüce davasının hiçbir siyasi çıkar veya akıma tabi olmaması gerektiğini hatırlatmaktır.

    Risale-i Nur eserlerinde geçen bazı kısa ve öz beyanlar, bu konuda bize ışık tutmaktadır:

    "Kur'an-ı Hakîm'in hizmetinin bütün siyasetlerin fevkinde bir ulviyeti var ki çoğu yalancılıktan ibaret olan dünya siyasetine tenezzüle meydan vermiyor." (Mektubat)

    "Risale-i Nur şakirdleri dünya siyasetine ve cereyanlarına ve maddî mücadelelerine karışmıyorlar ve ehemmiyet vermiyorlar ve tenezzül etmiyorlar." (Şuâlar)

    “Hakikat-ı İslâmiye bütün siyasetin fevkindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr olabilir. Hiçbir siyasetin haddi değil ki, İslâmiyeti kendine âlet etsin.” (Hutbe-i Şamiye)

    "Nur şakirdleri, hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. Çünki iman, mâl-i umumîdir. Her taifede muhtaçları ve sahibleri vardır. Tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dalalete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü'minlerin uhuvveti esastır.." (Emirdağ Lahikası)

    “Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.” (Mektubat)

    “Siyaset propagandası yalana ziyade revaç verdi” (Sözler)

    Bu beyanlar, Risale-i Nur'un temsil ettiği görüşü açıkça ortaya koymaktadır. İman ve Kuran hizmeti, siyasetin aracı değil, insanların manevi yönelimini güçlendiren, toplumun dinî ve ahlaki değerlerini koruyan bir olgudur. Bu nedenle, siyasetin etkisi altında olan din hizmetlerinin, asıl amacından uzaklaşmaması gerekmektedir. Her ne kadar siyasi atmosferde çeşitli baskılar ve yönlendirmeler olsa da, iman ve Kuran hizmeti, bu tür dış etkenlere karşı dirençli olmalı ve gerçek değerlerin koruyucusu olmalıdır.

    Hele ki haksızlıkların, hukuksuzlukların, zulmün, adaletsizliğin ve gayri meşru işlerin merkezi haline gelmiş siyasete taraf olmak, İslam'ın ruhuyla asla bağdaşmaz. Çünkü İslam, adaleti, merhameti ve doğruluğu esas alan bir din olarak, insanların haklarını korumayı, zulme karşı durmayı ve haksızlıklara karşı mücadele etmeyi emreder. Bu nedenle, İslam'ı temsil ettiğini iddia eden herkesin, adil ve doğru olanı savunmak için siyaseti bir amaç olarak değil, hak ve adaletin sağlanması için bir araç olarak görmesi gerekmektedir.


    Sonuç olarak, Risale-i Nur'un öğretileri ışığında, iman ve Kuran hizmetinin siyasetten ayrı tutulması gerektiği ve herhangi bir siyasi çıkar için kullanılmaması gerektiği açıkça ortaya konmaktadır. Bu değerler, toplumun manevi yönelimini güçlendirerek, daha sağlam ve dengeli bir toplum oluşturmayı hedeflemektedir. 

    Kısaca
     Risale-i Nur eserleri ve hizmeti bir hizbin veya bir grubun malı değil, umumun malıdır…
    10 Mar 2024 21:33